2016’ya girmemize şurada ne kaldı ki? Birbirinden görüp uygulayan, aynı fabrikadan çıkmış gibi klonlanan bir güruh çoğalıyor. Yeni bir yıla demode ve hatta “moda vebası” olarak adlandırdığımız normlarla girmeyin! Hiçbirimiz mükemmel değiliz ama belli olan hatalarımızı düzeltebiliriz. Bu kadar olanak önümüze sunulmuş iken bu topa ısrarla girmenin mantıklı bir açıklaması yok. Birçok arkadaşım, meslektaşım bu konular ile ilgili yazdı, konferans verdi deyim yerinde ise bangır bangır bağırdı. Lütfen sınırları belli ve uygulaması oldukça kolay olan tesettüre riayet etmeye özen gösterelim.

Yeni yılda kendinizi, ruhunuzu gerekirse gardırobunuzu yenileyin, kendiniz için yeni başlangıçlar yapın, yeni sayfalar açın.

Devasa Topuz!

Bitmesini en net istediğim moda vebası. Çifter çifter makarna toka takanlar mı dersiniz, üç-dört tülbenti topuzuna saranlar mı dersiniz. Şu gözler neler gördü bir bilseniz… Bazen öyle kocamanlarına şahit oluyoruz ki topuzunu bornoz ile yaptığını düşünüyoruz. Şalların ebatları topuzlara yetmiyor. Hayır topuzun ne kadar büyükse o kadar zengin, o kadar güzelsin anlayışı var da biz mi kaçırdık! Hele o topuzla mesaj yazarken ki hal…

Vücudunuzdaki altın oranı topuz sayesinde mahvediyor, başınızın gövdenize oranla kat ve kat büyük gözükmesine neden oluyorsunuz. Gelin başı yaptırırken de mutlaka makul ölçülerde bir topuz isteyin. En güzel gününüzde moda faciasına kurban gitmeyin. Topuzunuzu küçülttüğünüz zaman başta size garip gelecektir ama inanın ki yıllar sonra eski fotoğraflarınıza dönüp bakınca iyi ki diyeceksiniz.

Abartılı Makyaj!

Ya da boya badana mı demeliydik? Özellikle 20’li yaşlarında su gibi duran kızların ciltlerine bu eziyeti neden yaptıklarını anlamıyoruz. Tabii 30’lu, 40’lı, 50’li yaşlardaki kadınların da neden Marshall sponsorluğundaymışçasına görünmek istediğini de.

Eye-liner çekmek bir sanattır. Bu konuda sanatçı değilseniz lütfen eye-liner macerasına girmeyin! “Ne kadar çok makyaj yaparsam o kadar güzelleşirim” mantığı inanın ki 70’lerde bir daha ağza alınmayacak şekilde kapandı. Özellikle tesettürlü kadınların eşarp ya da şal rengine uygun rengarenk farlar, heidi kıvamında pespembe allıklar sürmesi trajikomik…

Yüksek Yüksek Tepeler! Pardon Ayakkabılar!

Bunu size kim söyledi bilmiyorum ama platform topukları her daim giymek gibi bir zorunluluk yok. 13 cm’lik topuklarla Pazar kahvaltısına, alışverişe, pazara gitmek pek akıl karı değil. Zaten çoğu kadın ya hiç yürüyemiyor ya da bir süre sonra yalpalamaya başlıyor. Topuk kısmı sağa sola doğru Pisa Kulesi gibi eğilmiş topukları görmekten bıktık…

Daracık Jean’ler!

Jean pantolonlar hayatı kolaylaştıran parçalardan ama daracık skinny pantolonlar hem sağlığı hem de göz zevkimizi tehdit ediyor. Bu tarz pantolonlar bel bölgesindeki yağlanmayı tetikliyor, istemediğimiz simitleri bize armağan ediyor. Aynı zamanda hareket etmenizi kısıtlayarak sinir sisteminize zarar veriyor, uzun vadede varis oluşumu da cabası.

Başımızı nereye çevirirsek çevirelim bu sonuçla karşılaşıyoruz. Başı örtülü kadınların bu kadar dar pantolon giymesi de moda vebasının bir örneği. Daracık pantolon, tunik ve şal üçlüsü sosyal medya tabiri ile kapalı kız itemi. Aynı fabrikadan çıkmış gibi bu kombini yapmayı 2016 gelmeden bırakın.

İğnesiz Eşarp ve Şallar

İğneyi eşarba çuvaldızı başkasına demişler. Ya da dememişler biz uydurduk. Rüzgarda ahenkle dans eden eşarp ve şalları görünce ‘iğne taksan akrobasi yapmayacaksın aslında’ diyesi geliyor insanın. Çünkü o baştaki iğnesiz örtüyü rüzgardan açılmasın(!?) diye kapatmaya çalışan hanımkızlarımız takdir edilesi akrobasi hareketleri sergiliyor. Boyun kısmındaki iğnesizliği fotoğraflarda o meşhur el hareketi ile göstermek de çağımızın vebası!

İğneyi ağzımda yutarım diye iğne kullanmıyorum ya da iğneyi tenime batırmaktan korkuyorum diye bahaneler uydurmayın. Senelerdir annelerimiz batırmadı, gözü görmeyen anneannelerimiz, babaannelerimiz batırmadı öyle değil mi? İğne yutmaktan korkuyorsanız aynanın önündeki komodine iğneleri koyup kullanabilir, komodin yok ise üzerine ne giydiyseniz önce oraya batırıp oradan alabilirsiniz. Ben bu dediklerini yine de yapamam diyorsanız son önerimiz mıknatıs olacak, klips olacak. Yani mazeret yok, çözüm var.

Avize Küpeler

Şaşaalı avizelere benzeyen küpelerden bıkmadınız mı? Şahsen biz bıktık. Özellikle iğnesiz şallardan bile isteye gösterilen küpelerden oldukça bıktık. Bunun size moda olduğunu kim söyledi? Bu şekilde güzel olduğunuzu kim söyledi Allah aşkına? Böyle bir moda yok, trend yok, akım yok… Bunun adı olsa olsa kafa karışıklığı, yanlış bilgi…

Çevrenizde bu tarz arkadaşlarınız mevcut ise güzel bir dille anlatın. Sosyal medyadan bangır bangır rencide edin demiyoruz dikkat ederseniz. Küpelerinizi ille de göstermek istiyorsanız yapın kısırı keki, çağırın kankalarınızı, takın takıştırın. Helal daire keyfe kafidir, unutmayın.

Her Yerde Assolist Gibi Görünme Telaşı

Çok sık karşılaştığımız bir durumdur. Mesleğimiz gereği katıldığımız davetler, workshoplar, lansmanlarda gördüğümüz ve gördüğümüze pişman oldurtan, şaşırdığımız bir durumdur. Kahvaltı davetine gece elbisesi, make-up workshop’una en kabarık şatafatlı tafta eteği ile assolist edasıyla gelmek de bir moda vebasıdır.

Muthemelen gardırobundaki ennn markalı eennn pahalı olan parçaları bir arada giyerek -uyumlu olsun ya da olmasın- ben kaliteliyim imajını vermeye çalışırlar. Tabii karşıdaki insan bu durumu görmemişlik ya da sonradan görme vakası olarak algılar o kısmı ayrı. Geçtiğimiz hafta bu konuya yorumlarını katan Çağla Aksu’nun “Festivale Giderken Festival Olmayın” başlıklı yazısına verebileceğimiz sonsuz örnek varken, aa o da mı öyle diyeceğiniz isimler varken susma hakkımı kullanıyorum. Artık assolistlerin bile assolist gibi sahneye çıkmadığını hatırlatıyor, her mekanın kendine özel her yaşın kendine güzel havası olduğunu bir kez daha vurgulamak gerekli diyoruz.

Yazı: Munise Boz