Fatma Barbarosoğlu İle Tesettür Üzerine

Fatma Barbarosoğlu İle Tesettür Üzerine

Fatma K. Barbarosoğlu ile Tesettür Üzerine Bir Röpotaj

Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, hayata dair gözlemleri ve bunlara yönelik sosyolojik tahlilleriyle ilgi gören bir yazar…

Timaş’tan çıkan son kitabı ‘Şov ve Mahrem’de, analizlerine konu ettiği medya haberlerine ait gazete kupürü ya da televizyon programlarının bant çözümlerini bulmak mümkün. Bu durum hem tarihe not düşülmesi hem de okurun olayı daha iyi kavrayabilmesi açısından önemli. Türkiye’deki türban tartışmalarını ‘medyatik yaklaşımlar ve şov’ boyutuyla ele alan yazar, “Kendisi olmadan antisi olan bir akımla karşı karşıyayız. Türbanizm yok ama antitürbanizm var. O halde dindarlar antitürbanizmin dinamiklerine vâkıf olmak zorunda.” diyor.

* Türkiye’de kamusal alanda kıyafetlerin standardı belli mi?

Kamusal alanda kıyafetlerin belirli olduğunu düşünmüyorum. Cumhuriyetin ilk yılları için bu belirginlikten ve tek tip anlayıştan bahsetmek mümkün. Ancak günümüzde hanımların kıyafetleri çok çeşitlendi. Okullarda kız öğrenciler için pantolon yasağı kalktı mesela. Hanım memurlar için de öyle. Tansu Çiller’in başbakan kimliği kamusal alandaki kadın giyiminin çeşitlenmesine vesile oldu.

* Kamudan boşalan yeri modacıların doldurduğunu söylüyorsunuz. Size göre modacılar muhafazakâr-dindar kadının giyim kuşamı üzerinde bir tür gayriresmî kamusal alan denetimi mi sağlıyor?

Ben din adamlarından boşalan yeri modacıların doldurduğunu söylüyorum. Çünkü modacılar kendilerini ve söylemlerini bir din adamı gibi belirliyor. Kamusal alanın seküler yapısından dolayı din adamlarının kılık kıyafet ile ilgili olarak, bir şey söyleme hakkı bulunmazken, modacılar bütün kadınların -tesettürlü kadınlar dâhil- kıyafetlerini olmuş / olmamış diye değerlendirebilme hakkını kendilerinde görüyor. Daha da önemlisi modacıların otoritesi tartışma konusu bile yapılmıyor. Onun için bu duruma moda-erkillik diyorum.

* Dindar kadınlar, eskiden kıyafetlerini dinî gerekçelerle savunurken, son yıllarda kadın hakları üzerinden savunuyor. Feminist ve liberal söylemi sık kullanan kesimler sizce ne derece bu durumu içselleştirdi?

Kullanılan isimlendirmeler ve kavramlar zamanla zihnimizin işleyişini belirliyor. Bir noktada buluşmak için dünyada egemen söylem olan feminizmin ve liberalizmin argümanları kullanılmaya çalışıldı. Bunun tesettürlü kadınların ontolojik durumunu zayıflatan bir aşındırma ortaya çıkaracağına, 1990’ların ortalarından itibaren işaret etmeye çalıştım.

Toplumun bütün kesimleri, kendi zevk ve estetik anlayışı çok tartışılabilir kişiler bile tesettürlü kadınlara giyim kuşam dersi vermeye kalkıyor.

* Size göre, örtünen kadın veya dindar kesim kendi tarzını kendisi neden belirleyemiyor?

Türkiye’de dindarlar özellikle kadınlar, hayatı mevsim normallerinin üzerinde bir sıcaklıkta yaşamaya mahkûm ediliyor. Bu baskı altında tarz oluşması kolay bir şey değil. Toplumun bütün kesimleri, kendi zevk ve estetik anlayışı çok tartışılabilir kişiler bile tesettürlü kadınlara giyim kuşam dersi vermeye kalkıyor. Bu kadar baskı altında tarz oluşması kolay bir şey değil. Diğer taraftan tarz özgüvenle de alakalı bir durum.

Tesettür tarzlarının cemaat aidiyetlerini de simgelemesini nasıl yorumluyorsunuz? Zaten kimliği çok deşifre hâldeki örtünen kadın bir de kendini böyle belli etme ihtiyacı neden hissediyor?

Kadınların böyle bir deşifre derdi yok. Kişinin zamanı ve mekânı kullanma şekli, giyimini de etkiliyor. Buna göre sekiz saat dışarıda mesai yapmak zorunda olan bir kadının kıyafeti ile cumadan cumaya evinden çıkan ya da öğleden sonra kabul günlerine giden kadının kıyafetinin aynı olması mümkün değil. Eskiden cemaatler takvaya uygun kıyafetler konusunda kadınlar ve erkekler üzerinde uyarıcı bir etkiye sahipti. Ama 1990’ların sonlarından itibaren bu etki azaldı. Bir kadının kıyafetine bakarak hangi cemaate mensup olduğunu anlamak mümkün değil. Ama özellikle gençlere bakarak mesleklerini tahmin edebiliyorum.

* Tesettürlü kadınlarla ilgili en önemli eleştiri, örtünmenin koca-baba baskısıyla açıklanması… Sizin örtünen genç kızlar üzerindeki gözlemleriniz nedir?

Eğitim seviyesi arttıkça baskı ile örtünen genç kızların sayısı çok azalıyor. Ama işçi kızlar arasında böyle bir baskı var. Ve zaten herkesin diline doladığı kıyafetleri giyenlerin bir kısmı işçi kızlardan oluşuyor.

* Size göre başörtü sorununun çözülme ihtimali var mı?

Başörtü ve sorun kelimelerini asla yan yana kullanmadım. Başörtüsü bir sorun değil. Sorun laikçilerin zihniyetleri. Türkiye’de korku üzerinden oluşturulan ittifaklar devam ettiği sürece hürriyet alanları daraltılmaya devam edecek.

* Yakın vadede umut var mı?

Ümitvar olmalıyız. Küçük Prens’in yazarı, “Bir kişide ümitsizlik ile sorumluluk aynı anda bulunmaz.” diyor. Ben sorumluluğumu yerine getirmeye uğraşıyorum, ümitsizliğe düşmemek için.

* Ötekilerin müdahaleci yaklaşımlarının, bazı noktalarda dindar kesimi etkilediği ve dönüştürdüğü de söylenebilir mi?

Kraldan çok kralcı olanlar, her şeyi çözmeye pek meraklı olanlar her kesimden çıkar. Evet, baskılar yozlaşmalara sebep oluyor. Ama baskıdan daha çok sınıf atlama merakının bozulmaya yol açtığını düşünüyorum.

Tesettürlü kadınlar da giyim ilkelerine uygun olduğunda modaya uygun giyinir. Giyiniliyor da nitekim. Moda giyim ilkelerine uymadığında da o modayı takip etmez. Ama tesettür modası tesettürün de moda olabileceği anlamını barındırır. Çünkü moda olan her şeyin takdim olarak eskitilmesi söz konusu.

* ‘Tesettürün modası olmaz’ yorumunuz var, peki tesettürlü kadın modayı izlemek isterse ne olacak?

Tesettür modası kavramlaştırmasına itiraz ediyorum. Tesettürlü kadınların kıyafetlerinin moda dışı olması gerektiğini söylemiyorum. Modaya uymamak ile anti-modacı olmak arasında önemli fark vardır. Anti-modacılar moda olanın aksini yapar. Bu tesettürlü bir kadının zaten yapamayacağı bir şeydir. Tesettürlü kadınlar da giyim ilkelerine uygun olduğunda modaya uygun giyinir. Giyiniliyor da nitekim. Moda giyim ilkelerine uymadığında da o modayı takip etmez. Ama tesettür modası tesettürün de moda olabileceği anlamını barındırır. Çünkü moda olan her şeyin takdim olarak eskitilmesi söz konusu.

* Yeni Şafak’taki köşenizde eskiden fotoğraf yoktu, neden artık fotoğraflı olmasını tercih ediyorsunuz?

Çok fazla iletiye cevap vermek durumunda kaldım uzun yıllar. Neden fotoğrafım yok diye. İnternet üzerinden okuyanlar kafadan bir erkek olduğumdan yola çıkarak mesajlar attılar yıllarca. Tesettürlü olduğumu öğrenince de bu defa fotoğrafımı gazetenin koymadığı yolunda haberler. Ama beni en çok etkileyen, tesettürlü öğrencilerin fotoğrafınızı koysanız kendimizi güçlü hissedeceğiz yolundaki istekleri oldu. Haftada iki yazmaya başlayınca arkadaşlar fotoğraf koymanın şart olduğunu söylediler. Söyleşiler fotoğrafsız yayımlanmıyor. Dolayısıyla köşeye fotoğrafımı koymak “zaruret miktarı” sınırlarının içine girdi. Ben hayatımı biraz “zaruret miktarı” yaşıyorum.

* Basına fotoğraf vermekte çok zorlandığınızı gözlemliyorum. Verseniz de hep aynı kıyafeti tercih ediyorsunuz.

Resmimin değil fikirlerimin, eserlerimin ön plana çıkmasını istiyorum. Fotoğraf çektirmek sağlığımı bozacak kadar beni etkiliyor. Çok geriliyorum. Onun için kitap çıktığında bir defaya mahsus çokça fotoğraf çektiriyorum ve her yere o fotoğrafları gönderiyor yayınevi. Eskiden röportaj yapanlar, ille bizim kurumumuzun fotoğrafçısının çekmesi gerekiyor diye diretiyordu. Ona da şöyle bir çözüm buldum. Hep aynı kıyafeti giyiyorum. Dolayısıyla bakıyorlar ki bir şey değişmeyecek, razı oluyorlar.

* Özel hayatınızda örtülü olma ile ilgili sıkıntı yaşıyor musunuz?

Öğrencilerimi özlüyorum. Gençler karşısında hoca olmayı çok seviyorum. Örtülü olduğum için diye başlayan cümleler kurmamaya şimdiye kadar daima dikkat ettim. Akmasam bile her gün damlamaya gayret ediyorum. Ama bütün bunları, yaşamaktan yorulmuş bir halet-i ruhiye ile söylüyorum. Daha genç olsaydım başka şeyler söylerdim muhakkak. Bizim kuşağımızda “olmak” daha kolaydı. Şimdiki gençler için her şey sanki çok daha zor gibi geliyor. İnşallah yanılıyorumdur.

Kaynak: Aksiyon

Yorumlar

“Fatma Barbarosoğlu İle Tesettür Üzerine” için 2 yanıt

  1. fatih dedi ki:

    bu yazıyı bu siteye ekleyen kişi sanırım bu yazıyı okumamış yoksa anlayacaktır ki fatma barbarosoğlu bu tür giyinen bayanları uyarmaya çalışıyor bu site kendiyle çelişiyor sanki

  2. Semra dedi ki:

    Fatih Bey , siz bir erkek olarak bu bayanlar için olan içerikli sitede ne işiniz var?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir