O Benim Diğer Yarım Dediğiniz Kişiyle Mutlu Olur musunuz?
İnsanın diğer yarısını arama düşüncesinde hoşa gitmeyen bir şeyler vardır. Şöyle ki; diğer yarınızı bulduğunuzu düşündünüz fakat bırakıp sizi gitti, ne olacak? Yine yarım kaldınız. Diğer yarınızı ararsanız, hep eksik kalma korkusunu yaşarsınız.
Yarım değil de ancak tam olduğumuz da gerçekten kaliteli bir ilişki yaşayabiliriz. Diğer yarısını arayan kişi, yaşamını sürdüre bilmesi için, her zaman diğer yarısına muhtaç durumdadır. Böyle ilişkiler muhtaçlık ilişkisidir. Bu nedenle tam bir birey olmak öncelikli hedefimiz olmalıdır. Kişi hiçbir zaman ilişkide olduğu kişiye muhtaç olmamalıdır.
Bireysel gelişim yolculuğumuzda, kendimizi sevmememiz için de ilişkimizde de diğer kişiye ihtiyaç duymamalıyız. Böylece bir gün hayatınızda diğer yarım dediğiniz kişi hayatınızda olmasa bile kendimize olan sevgimizden, saygımızdan yada yeterliliklerimizden hiçbir şey eksik olmaz. Peki diğer yarısını bulduğuna inanılan ilişkilerde bizi hangi tehlikeler bekler?
İlişkide Kaybetmemek Uğruna Verilen Tavizler Öfke Doğurur
Hayatınızda olan kişinin yanında bir şey olduğunuzu, o olmadığında ise bir hiç olduğunuzu düşünüyorsanız, orada bir problem vardır. İlişki öyle bir yere doğru ilerler ki, eşinizi ya da sevgilinizi kaybetmemek için devamlı kendinizden taviz veren duruma düşersiniz. Madem benim yarımmış, yeter ki onu kaybetmeyeyim, düşüncesi sizi daha fazla taviz vermeye iter.
Zamanla taviz taviz…sürer, artarak süren taviz, kişilerin içinde öfkeyi de biriktirmesine sebep olur. ‘‘Neden hep ben taviz veriyorum, Sen taviz vermiyorsun?” tartışması, çiftlerin en popüler tartışma konusu haline gelir. Bir noktadan sonra ise ilişki zaten tahammül edilmez hale olur. Kaçınılmaz son olan ayrılıkla karşı karşıya kalırız.
Oysa her an eşinizi kaybetme riskini göze alarak ilişkiye başlarsanız, hiçbir zaman kendinizden taviz vermezsiniz ya da ne siz eşinizi istediğiniz şekle, sokmaya çalışırsınız ne o sizi bir kalıba benzetmeye çalışır. Yarım iki insan, her tartışmada azalırken, kendi başına tam olan bir kadın ve tam bir erkek ilişkisine yeni şeyler katarak yollarına devam ederler.
Kadınlar Kendine Zarar Veren İlişkilerden Nasıl Koparlar?
Bir çok kadın mutlu değil, doyumlu değil, kopmak istiyor bir türlü kopamıyor. Bir türlü bırakamıyor. Genellikle bu durumu kadınlar yapıyor. Doğuştan getirdiğimiz iki temel ihtiyaç vardır. Birincisi koruma güdüsü, ikincisi gelişme güdüsüdür.
Koruma güdüsü; varlığımızı koruma, varlığımız olmazsa biz yok oluruz. Bunlar yemek, içmek, üremek gibi her canlıda olan durumlardır. Tehlike durumunda hemen içgüdüsel olarak kendimizi koruma altına almak isteriz. Fakat gelişme noktasında iç güdülerimiz bizi yönlendirmez. Bireysel gelişimimiz ve en iyi versiyonumuza ulaşmak sadece ve sadece kendimiz sayesin de olur. Duygularımızı tanımak, düşüncelerimizi geliştirmek ile mümkündür. Fakat bir çok kadın, bitirmek istedikleri halde, hayat adına bazı şeyleri göze alamadıkları için ilişkilerini bitiremezler ve sürdürürler. ‘İnşallah bir gün değişir’.
Evet elbette ilişkilerin sonlandırılması taraftarı değilim. Ama sağlıksız giden, her ilişki bir gün ya kendini ya yaşayan kişileri bitirecektir. Kangren olmuş, kendisine zarar veren ilişkilerini bitiremeyen kadınların bu tutumlarının gerçek sebebi; duygusal ihtiyaçları ile fiziksel ilişkilerini karıştırmalarıdır.
Yani çocukluklarında alışkın oldukları ortam, en temel ihtiyaçları olan, emniyet, güven, eğer kötü ise, yıpranmışlık varsa, her türlü istismara maruz kaldılar ise, emniyette hissetmek her türlü duygusunu tanımaktan daha önemlidir. Mesela çocuksunuz ve evde kocaman bir adam var babanız, dayak yemektense duygularınızı bastırır yada önemsemezsiniz. En büyük ihtiyacımız varlığımızı sürdürme adına güven ihtiyacıdır.
İşte bir çok kadın, tabi ki erkeklerde var, ama özellikle kadınlar; ilişkilerinde, duyguların farkına varma, duygularını hissetme ihtiyacını göz ardı ediyor. Otomatikman ilk temel ihtiyacına yöneliyorlar. Yani o kadın ya da erkekle evliliği sürdürmek ilk temek ihtiyaç oluyor. Korunma modun da çocukluğundan tanıdık olan emniyet, güvende hissetme moduna geçiyor. Kötü muamele görse de, o da tanıdık bildik geliyor. İşte kadın çocukluğundaki o tanıdık aile yapısını tekrar ilişkilerinde oluşturuyor. Ve kopamıyor.
O yüzden sağlıklı bir ilişki için, sorumluluğumuzu ya da beklentilerimizi diğer yarımızı bulup ona bırakmaktansa, bireysel gelişimimize odaklanmalıyız. Belki bir çoğumuz mükemmel ailelerde yetişmedik fakat artık birer yetişkiniz ve kendi ilişkimizin, mutluluğumuzun sorumluluğunu alıp, bir bütün ve tam bir birey olabiliriz.
Unutmayın; diğer yarınızı bulduğunuz bir ilişki değil, iki tam bir bütün olduğunuz ilişkiler sizi mutlu ve tatmin olmuş doyumlu biri yapar.
Online Yaşam ve İlişki Koçluğu Hizmetleri üzerine ayrıntılı bilgi almak için www.interaktifdanismanlik.com ‘u ziyaret edebilirsiniz.
Yorumlar