Ramazan’ın Kıyafetlerimize Yansıması

Rabbimizin izniyle bir Ramazan ayına daha ulaştık. Bu mübarek ay manevi gücünü gün içindeki her hareketimizde belli ediyor. Ne kadar büyük bir hikmettir ki, diyet yapmak amacıyla açlığa sabretmeye çalışırken, aynı açlığı oruca niyet ederek tecrübe ettiğimizde çok daha farklı bir ruh halinde oluyoruz. Normalde kontrol edemediğimiz nefsimizi, Allah’ın rızası için huzurla, rahatlıkla terbiye edebiliyoruz. Bu terbiye çerçevesinde sadece ruhumuz değil, bedenimiz ve gün içindeki tercihlerimiz de şekillenmiş oluyor. Ruh halimizi yansıtan kıyafetlerimiz de bu tercihlerimiz arasında yer alıyor.

“Kıyafetler insanın kimliğinin en berrak aynasıdır.”

Kıyafetler insanın kimliğinin en berrak aynasıdır. Alış veriş yaparken, bazı giysileri denerken, kendimizi onların içinde yabancı gibi hissederiz. Bazı giysiler ise kişiliğimizle bütünleşirler. Ramazan ayında da giyecek seçimlerimiz bu manevi havayla zıtlaştığı zaman kimliklerimiz çelişki içinde kalır. Nefsimizin kontrol altına alındığı bu önemli ayda çabalarımızın sadece yeme, içme, ve davranışlarımızla kısıtlı kalmayıp kıyafetlerimize de yansıması gerektiğini düşünüyorum. Ramazan kültürü anlayışımızın zaman geçtikçe değiştiğini gözlemliyoruz. Toplum olarak bir çoğumuz içinde bulunduğumuz mübarek ayın manevi havasından istifade edebilmek yerine Ramazan ayını bol çeşitli sofralar ve misafirlikten misafirliğe geçen davetlerle doldurmayı tercih ediyoruz. Zaman zaman ev davetlerinde, bazen de değişik mekanlarda verilen iftar davetlerine katılırken farklı gardırop seçimlerinde bulunuyoruz. Bu güzel ayın manevi havasından uzaklaşıp, bu akşamki davete acaba hangi kıyafeti giysem, nasıl bir kombin yapsam derdine düşebiliyoruz. Öyle bir kültürel algı oluşuyor ki ikramlar, mekanlar ve kıyafetler yani sıra hanımlar yarış içine giriyorlar. En güzel sofralar, en güzel kıyafetler, iftardan sahura kadar İstanbul sokaklarında gezen gençler derken Ramazan’dan gittikçe uzaklaşan bir toplum ortaya çıkıyor.

Halbuki Ramazan ayında ibadetlerimize itina gösterdiğimiz gibi, diğer alışkanlıklarımıza da çeki düzen versek mi acaba? Özellikle kıyafetlerimiz bu manevi ayın ruh halini mi yansıtsa? Daha da fazla efor mu sarf etsek bu ayda? Teravih namazına giderken üzerimize alıp çıktığımız abayelerimiz, feracelerimiz Ramazan’ın manevi havasını, her zaman giydiğimiz süslü kıyafetlerimizden daha mı güzel yansıtır acaba? Normalde açık kalan boyunlar, türban tarzı baş örtmeler, dirsek ve bilek arası görünen kollar, kısa etek boyları daha mı uzatılsa acaba? Evet, belki tesettürün tam anlamını günlük hayatımızda ne kadar çabalasak da pratiğe dökemiyor olabiliriz, ama Ramazan’da hep beraber tesettürümüze daha da bir özen göstersek… Uçuş uçuş feracelerle sade, zarif ve gösterişten uzak olma ruh haline bürünsek. Mekke ve Medine gibi kutsal mekanlarda kıyafet seçimlerimize daha dikkat ettiğimiz gibi Şehru Ramazanda da nefsimizi biraz daha mı zorlasak ki, kıyafetlerimiz kimliklerimizle bütünleşsin. Kim bilir, belki ilk kez her gün etek, elbise, ferace, veya çarşaf giymek üzere bu ay içinde adım atabiliriz. Güzel olmaz mı sizce?

Ramazan’da ferace giyme konusunda bize katılır mısınız?

#ootd (outfit of the day – günün kıyafeti) hashtag trendi yerine #ramazandaferace hareketine var mısınız? Nefsimizi tesettüre daha uygun, alıştığımızdan daha muhafazakar bir kıyafet giymeye zorlayalım mı hep beraber? Sosyal medya hesaplarınızda paylaşımlarınızı bekliyoruz…

Ramazan ayı içinde #ramazandaferace hashtagi ile yapacağınız paylaşımları heyecanla bekliyoruz…

Fotoğraflar Feradje 2016 Yaz Koleksiyonuna aittir.