Hayatınızda dargın olduğunuz ve barışmak istediğiniz insanlar var, adım atmak istiyorsunuz fakat olumsuz bir tutumla karşılaşırsanız ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Bu korku sizi adım atmaktan da vazgeçirebiliyor böyle bir durumda ne yapmalısınız?
Burada aslında bizi engelleyen içimizdeki gurur duygusudur ya da gururumuzun kırılma korkusu da diyebiliriz. Öncelikle şundan söz etmek istiyorum. Bazen, gurur ile onur birbiri ile de karıştırılabilir. Gurur bizim negatif egomuza yönelik yani kendimize yapıldığını düşündüğümüz, olası ya da gerçek saldırıda vereceğimiz tepkidir. Onur ise daha farklıdır. O gerçekten şahsımıza yönelik verdiğimiz kişiliğimizin yok sayıldığında verdiğimiz tepkidir. Mesela şöyle bir tabir vardır; ‘İnsanlık Onuru’ insanlık gururu demeyiz onuru deriz. İşte burada ki bahsedilen reddedilme korkusu egodan gelen gurura aittir.
Ayrıca yalnız değilsiniz, dünyada ki bütün insanların bir numaralı korkusu reddedilme korkusudur. Cesur insanlar ile korkaklar arasında ne fark var derseniz; cesur insanlar reddedilme korkularına rağmen adım atan insanlardır. Korkaklar ise korkularının kendilerini durdurduğu insanlardır. Cesur insanların karşılaşacağı iki durum vardır.
- 1- Genel İtibariyle Adım Atmak Değerle Karşılanır: Eğer anormal bir öfke ve kindarlık yoksa arada bir kişinin hatasını bilip ya da artık yaşananların birbirlerinden önemli olmadığını anladığında attığı adım güzel ve değerli bir şekilde karşılanır. Kollarını açar affetmeyi bilir. ‘Hoş geldin’ der. Fakat zaten, halen kini nefreti size devam eden biriyle de aradaki bağları daha da germemek adına arkadaşlığı sürdürmemek de en iyisidir.
- 2- Olumsuz Tavırla Karşılanma: Adım attığınız kişi belki size çok öfke göstermeyebilir fakat sizin gururunuzu rencide edici bir tavırla “Bak gördün mü ben haklıyım, iste böyle doğruya geldin” ya da “Ben seninle ilişkimi kestim bir daha benim hayatıma bulaşma lütfen, çek git çık hayatımdan” diye bir tutum da takınabilir. Bu durumlar adım atmak noktasında zaten bizi endişelendirir. Burada da kabul etmeyen kişi tarafında ego devrededir ve haklı olma ihtiyacı vardır. Egonun tek derdi vardır zaten oda haklı olmak. Böyle bir arkadaşlıktan size bir fayda gelmeyecektir.
Fakat bizi ilgilendiren bundan sonrasında böyle bir olayla karşılaşmamak için neden adım atmaktan korktuğumuzdur?
Gururumuzun İncinmesinden Korkmak
İşte burada şunu düşünebiliriz. “Ben gittim ve karşımdaki kişi özrümü kabul etmedi. Buda benim gururumu incitti.” Asıl endişemiz budur. Gururumuzun incinmesine sebep olan, aslında davranışımız değil egomuzdur. Ego bizim kıyafetimizdir. Şöyle düşünün kendinizce çok güzel bir kıyafet giydiniz ve birisi gelip kıyafetinizi eleştirdi. Şimdi siz kıyafete yapılan bir eleştiriyi kendinize hakaret algılarsanız bu doğrudan negatif egonun ürünüdür. Kişinin burada beğenilmeyenin kendisi değil, elbisesi olduğunun farkına varması gerekir. Kaldı ki bu elbiseyi başkası beğenmeyebilir fakat senin, o elbiseyi beğenmemeni gerektiren bir tutum yoktur. Ya da ille de sen beğeniyorsun diye, birileri de elbiseyi beğenmek zorunda da değildir.
Evet af dilediğiniz kişinin tepkisi sizin davranışınızla çelişmenizi ya da o beğenmedi diye yanlış bir şey yaptığınızı göstermez. Yapmanız gereken cesur insanlar gibi her türlü sonucu göze alıp adım atmaktır.
İnsan Yapmadığına Pişman Olur
Büyüklerimizden, bilge kişilerden duyduğumuz; insanlar genellikle yaptıklarına değil, hayatta yapmadıkları şeylerden pişmanlık duyar. Bir pişmanlık duyacaksanız bu yapmadığınız bir tutumdan olmasın. Siz özrünüzü dileyin, arkadaşınızı yeniden kazanmak için ya da yaptığınız yanlışın farkına vardığınız için, bu hatadan öğrendiğin ve geliştiğin için özrünüzü dileyin.
Evet siz özür dileyin; “Ben böyle bir durumdan dolayı sana borçlu hissediyorum” deyin ve masaya özrünüzü koyun. Artık o saatten sonra sizin masaya koyduğunuz özrü, karşı taraftaki kişinin alması, masada bırakması, beğenmesi, beğenmemesi sizi ilgilendirmez. Karar verme süreci karşı tarafa geçmiştir. Sizin imtihanınız hatanızı bilip pişmanlığınızı yaşayıp gereğini yapmaktır. Artık imtihan sırası diğer tarafta siz böyle bir durumda gururunuzun incinmesindense, üzerine düşeni yapmanın huzurunu yaşamalısınız. ‘Karşımızdaki kişinin davranışı bizimle ilgili değildir.’
Kalpten Gelen Özürlerin Kabulü Çok Daha Kolaydır
Birde endişelerimiz vardır ya kabul etmezse ya reddederse diye… Beklentisiz yapılan, “Ben özrümü o kadar diledim o da kabul etmeli” beklentisi ile yapılmayan tamamen kalpten yapılan özürlerin reddi zordur.
Yalnızların dünyasında gerçek bir arkadaşlığı dostluğu sürdürmek o kadar zor ki; arkadaşlarımızın dostlarımızın değerini bilelim. Evet insanız hatalar yapabiliriz. Arkadaşlarımızı istemeden kırabiliriz, negatif egomuzdan kaynaklı istemediğimiz sözler ağzımızdan çıkabilir, istemediğimiz davranışlarda bulunabiliriz ama insanız hatalar bizim için.
Önemli olan eski hataları tekrarlamadan, yeni hatalardan da öğreneceklerimizi öğrenerek her şeye rağmen kalpten içtenlikle gidip, özür mü dileyeceğiz, kendimizi ifade mi edeceğiz bunu yapmalıyız. Yalnız önemli olan karşımızdaki kişiye şunu hissettirmektir; “Evet bu insan belimle arkadaşlığını, dostluğunu sürdürmek isteyecek kadar bana değer veriyor“. Bir şey daha; korkunuza rağmen adım attığınızda aynı zamanda bu sizi cesur bir insanda yapacaktır.
Online Yaşam ve İlişki Koçluğu Hizmetleri üzerine ayrıntılı bilgi almak için www.interaktifdanismanlik.com ‘u ziyaret edebilirsiniz.
Kocamla yaklaşık üç haftadır doğru düzgün konuşmuyoruz. Sadece çocuğumuzla ilgili bi mevzu olduğunda konuşabiliyoruz. Şimdi iş gereği ayrı yerlerdeyiz. Telefonda tartıştık irtibatımız tamamen koptu. Yine sadece çocuk mevzu olduğunda konuşuyoruz. Ben bu duruma çok üzülüyorum. Karşımdaki hiç bir tepki vermiyor. Dik bir duruş mu yoksa geri adım atmak mı yapmam gereken karar veremiyorum. Yardımcı olursanız sevinirim.
Ben bundan çok doğa iyisi lazım
Ben hislerimi hemen söylerim ve özür dilememe rağmen kabul etmediler