Uzun ve zorlu bir eğitim öğretim döneminin ardından sömestr tatili sevinci ve bu dönemin nasıl geçtiği hakkında bilgi veren karne heyecanı tüm çocukları sardı şu günlerde…. Ancak yarıyıl tatilinin habercisi, karnelerin alınması bazı ailelerde sevinç ve coşku yaratırken, bazı ailelerde ise üzüntü ve mutsuzluğa sebep olabilmektedir.
Okan Üniversitesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Terapisti – Psikolog Emel Güler’e karne korkusunu sorduk.
Psikolog Güler; ’’Karne korkusu, öğrencinin karne aldıktan sonra nelerin olacağına dair olumsuz düşüncelerinden kaynaklanmaktadır. Bu olumsuz düşüncelerin gelişiminde ailelerin, çocuğun notlarına ve performansına gösterdikleri tepkiler önemli bir etkendir. Bu nedenle çocuğunuzun, karnedeki notlarına değil, dönem boyunca gösterdiği performansına itibar edin. Unutulmamalıdır ki, alınan karne tüm akademik hayatı belirleyen tek gösterge değildir. Eğitim ve öğretim bir süreçtir ve bu süreçte zaman zaman dalgalanmalar da olabilir. Alınan karne çocukların hayatları boyunca alacakları ne ilk ne de son karne olacaktır.’’ dedi.
Karneden Beklenti Ne Kadar Yüksekse, Karşılanmadığı Durumlarda Yıkım da O Derece Büyük Olabilir!
Ebeveynlerin beklenmeyen karne notları karşısında gösterdikleri aşırı tepkiler, çocuklar için kaygı ve endişeye sebep olabilir. Çocuğu suçlamak, eleştirmek kendisini daha da kötü hissetmesine sebep olur. Bu nedenle çocuğun olumlu yönleri ön plana çıkarılmalıdır. Çocuğun karne notu üzerinden değerlendirilmesi kendilik algısı üzerinde olumsuz etkiler yaratarak özgüvenini zedeleyebilir. Karneden beklenti ne kadar yüksekse, karneye yüklenen anlam ne derece büyükse karşılanmadığı durumlarda yıkım da o derece büyük olabilmektedir. Bu nedenle ailelerin çocuktan beklentileri, çocuğun yaşına, gelişim düzeyine, ilgi ve yeteneklerine, sorumluluklarına ve olanaklarına uygun olmalıdır.
Karne neyin göstergesidir?
Çocuk ve Ergen Terapisti – Psikolog Emel Güler; Karne, okul yönetimince öğrencilere dönem sonlarında verilen ve öğrencinin her dersten aldığı notlarla okula devam durumunu vb. gösteren belgedir. Aslında karne nelere daha iyi çalışmak gerektiğini çocuğa, ailesine ve öğretmene hatırlatır.
- Karne çocuğun zeka seviyesinin göstergesi değildir.
- Karne çocuğun ilgi ve yeteneklerinin göstergesi değildir.
- Karne çocuğun hayat başarısının göstergesi değildir.
- Aileler karne ve karne notuyla ilgili duygu ve düşüncelerini çocuklarıyla paylaşmalı ve çocuğun da duygu ve düşüncelerini ifade etmesi için onu desteklemeli
- Düşük notlar hakkında karşılıklı konuşularak nedeni tespit edilmeye çalışılmalı, amaç çocukta farkındalık yaratmaya çalışmak olmalı.
- İşbirliği içerisinde düşük notların nasıl telafi edileceği konuşulmalı, etkili çözüm yöntemleri gözden geçirilmeli
- Çocuklar kendilerini güvende hissedecekleri sınırlara ihtiyaç duyarlar. Ebeveynlerin aşırı müdahale etmeden, sınırlar çerçevesinde çalışma planı oluşturmaları çocuğun kendi sorumluluklarını almalarına yardımcı olur.
- Çocuk başka çocuklarla kıyaslanmamalıdır. Her çocuk biriciktir.
- Olumlu yönleri mutlaka övülmeli ve desteklenmelidir.
- Çocuğun aldığı not üzerinden değerlendirme yapmak yerine dönem boyunca gösterdiği çabası vurgulanmalıdır.
- Dışarıdan sürekli müdahale etmek yerine, çocuğun zorlandığı alanlarda içsel motivasyonunu harekete geçirmesine yönelik yaklaşımlarda bulunmak önemlidir.
- Çocukla ilişki sadece okul, ders ve karne başarısı üzerinden olmamalı, her koşulda sevildiğini çocuğa hissettirmek özgüven gelişimi açısından oldukça önemlidir.
Diğer taraftan, karnedeki notların tüm sorumluluğu çocuğa yüklenmemeli. Karne notunun oluşmasında; ailenin, öğretmenin çevrenin ve okul yönetiminin de sorumlulukları olduğu unutulmamalıdır, dedi.
Karne Psikolojisi ve Aile Yaklaşımı!
Kötü karne ile karşılaşıldığında nasıl davranılması ile ilgili bilgi veren Çocuk ve Ergen Terapisti – Psikolog Emel Güler, bu konuda aşağıdaki tavsiyelerde bulundu:
Tüm çocuklara, hem dinlenmeye, eğlenmeye ve sevdikleri etkinliklere vakit ayıracakları hem de etkili ve verimli ders çalışacakları bir yarıyıl tatili dilerim, dedi.
Yorumlar