Artık hepimiz affetmemiz gereken geçmişten kalma anılarımız ve davranışlarımız olduğunun farkındayız. Fakat farkına vardıklarımız zihnimizde oluşan buz dağının sadece görünen küçük bir parçası. Fakat geçmişten taşıdığımız asıl affetmemiz gereken şeyler buzun suyun altında kalan kısmında saklıdır. Her birimizin suyun altında kalan buz kütlesinde derin acılarımız, yaralarımız, pişmanlıklarımız, öfkelerimiz, kırgınlıklarımız ve korkularımız olabilir.
Buz dağının onda birlik bölümü görünürken, geri kalan onda dokuzluk bölüm yüzeyin altında gizlidir. Hayatımızda farkında olduğumuz ve çözmemiz gerektiğini düşündüğümüz onda bir gözümüzün önündedir. Tabi ki bu onda birlik bölüm üzerinde de çalışmak lazım fakat asıl şok insanın bunların halledilmesi gereken çok küçük bir bölüm olduğunda şaşkınlıktır. Geri kalan onda dokuz bölümü egomuz yıllardır özenle saklamıştır.
Şekil değiştirerek, bastırarak güzelce sakladığımız geçmiş acılarımız, korkularımız, kırgınlıklarımız, öfkelerimiz kendiliğinden yok olmaz. Yok olabilmesi için önce farkına varmak sonra da üzerinde çalışmanız gerekir. Bu nedenle biz üzerine gittikçe, ruhumuzun etrafını saran olumsuz enerji artıklarıyla karşılaşırız. Belki de yıllar öncesinden kalan bu atıklar, halen hayatımızı mahvetmeye devam ederler.
Öncelikle sorunu fark etmeliyiz ki, ona çözüm bulabilelim. Unutmayın eski yaralar, acılar ve deneyimlerin enerjisinden uzak yaşamak çözüm değildir.
Yıllar önce beraber çalıştığımız burada ismine Serpil diyeceğim genç ve güzel bir bayan, geçmiş yaralardan sıyrılıp, yaşadığı kısır döngülerden kurtulmaya niyet etmişti. Hikayesi; beş yaşında anne babası ayrılmış, babası sahip oldukları bütün mal varlığını alıp ortadan kaybolmuştu. Üzerinden otuz yıl geçmiş olmasına rağmen, o küçük kız çocuğun; “Lütfen babacığım, beni bırakma, lütfen beni de boşama, söz veriyorum çok iyi bir kız olacağım” diye ağlayışını anlatırken halen acı çekiyordu. O günden sonra babasını hiç görmemiş.
Yaşadığı bu geçmiş deneyimlerinin yarasını halen taşıyor, hayatına girmesi muhtemel eş adaylarına “Erkekler beni terk eder” mesajını yayan bir enerjiye sahipti. Tıpkı babasına benzeyen erkeklerden hoşlanıyor, onları hayatına çekiyordu. Hayatına giren kişiler ilişkinin başında kendisini çok seviyor, fakat eninde sonunda onu terk ediyorlardı. Daha fazlasını vereceğine, daha fazlasını yapacağına, tıpkı o beş yaşındaki kız çocuğu gibi, “iyi bir kız” olacağına yemin etse de, göz yaşı dökse de, terk ediliyordu.
Otuz yıldır, babasının terk edişinin acısını ve enerjisini yüreğinde taşımıştı ve yetişkin olarak da bu deneyimi tekrar tekrar yaşamaya devam ediyordu. Gerçek sorunun ne olduğunu bilse içindeki çelişkiden kurtulabilecek, yaralarını sarabilecek ve ona geçmişten farklı gelecek sağlayacak olan iyileşme çalışmasına başlayabilecekti.
Serpil’in hikayesinde, bu buz dağının görünen ve görünmeyen kısmına baktığımızda, babasının gidişi içinde derin yaralar açmıştı, ayrıca annesinin de erkekler hakkında bazı olumsuz düşünce kalıpları vardı ve bunları kendisine aşılamıştı. Bunlar buz dağının görünür yanı ya görünmeyenler. Fakat görünmeyen bölümünde; yetersizim ve değersizim, bütün erkekler tıpkı babam gibi, kalıcı ve sevecen ilişkilere layık değilim, erkeklerden nefret ediyorum, ne kadar uğraşırsam uğraşayım asla değerli olmayacağım, hayat kötü, kendimden nefret ediyorum, hayat yaşamaya değmez, hayat acı çekmek ayrılık ve terk edilmek…vb birçok barınıyordu. Bu anlattığım kadın oldukça zeki çok çekici bir kadındı fakat ruhsal çöplüğünün farkında değildi. Sadece sonu gelmeyen acılar içinde mutsuz ve kontrolsüz bir hayat yaşadığının farkındaydı.
Evet hikaye bir çoğunuza tanıdık gelebilir ya da kendi hikayenizde de en azından kısır döngüler yaşadığınızı fark ettirmiş olmalısınız. Bu çıkmazdan kurtulmak için, öncelikle eski inatçı ve katılaşmış düşüncelerden kurtulmak gerekiyor. Serpil şimdi 5 yaşında terk edilmiş bir çocuk değil, Hayatında ilk defa onu seven, ona destek olan, bir erkekle evli, sağlıklı ve olgun bir ilişki içinde.. Sıza sizde…
Geçmiş Acılardan Kurtulma Tekniği
Bugün başlangıç olarak uygulayabileceğiniz bir teknik önereceğim. Bu teknik içinde taşıdığınız inanç ve duyguların tam tersini ifade eden bir olumlamadır.
Sizde, bilincinde olduğunuz olumsuz inançlarınızı gözden geçirin. Eğer temel inançlarınızı görmekte güçlük çekiyorsanız, sizi iyi tanıyan bir arkadaşınızdan yardım isteyin. Tabi ki seçtiğiniz arkadaşınız duygusal açıdan sağlıklı biri olsun. Sizin gibi olumsuz düşünceleri olan birini seçmediğinizden emin olun.
Öncelikle kendinize bir buz dağı çizelgesi yapın. Ve çizelgeyi çoğaltın, çantanıza arabanıza koyabilir ya da banyoda aynaya iliştirebilirsiniz. Her zaman elinizin altın da olsun ki aklınıza her hangi bir olumsuz inanç gelirse ekleyebilin. Liste çıkarmaya hazır olduğunuz hissettiğinizde, bir süre yalnız kalın ve düşüncelerinizi bu konuya yoğunlaştırın. Aklınıza gelen her şeyi mutlaka yazın. Kendinize ruhunuzu derinlemesine araştıracak zaman tanıyın. Hayatınız boyunca taşıdığınız yanlış inançları sorun kendinize. Örneğin; “Hayatımda bir erkek yokken kendimi eksik hissediyorum”, “Bütün kadınlar/erkekler sahtekardır”, “Babama bile güvenmem”, “Erkeklere/Kadınlara güvenilmez“….vs listeyi uzatabiliriz.
Beş, altı olumsuz düşünce ile başlayabilirsiniz. İlk olarak bu olumsuz düşüncelerin hayatınızda var olduğunu kabul edeceksiniz, ikinci olarak da o olumsuz ifadeleri olumlu ifadelerle çevirmeye başlayacaksınız. Sahip olduğunuz olumsuz inançları düşünceleri değiştirecek gücünüzün olduğunu bilmek ve inanmak çok önemli. Örneğin; hayatın acımasız olduğunu düşünüyorsanız, “Yaşamak çok güzel ve ben bu güzelliğin bir parçasıyım” diyebilirsiniz. Ve bu ifadeyi günde en az elli kere yazın. Her yazdığınızda bilinç altınız size nasıl karşı çıkıyor iç sesiniz nasıl bağırıyor dinleyin. İşte bunlarda buz dağının görünmeyen kısmı.
İlk başta böyle bir ifadeye bilinç altınızın vereceği cevap; “Saçmalama hayatın harikalık ile hiç ilgisi yok“, “Hayatında harika olan hiç bir şey yok kendini kandırma.” gibi cevaplar alacaksınız. Bu çalışmaya devam ettiğinizde farkına bile varmadan bilinç altınızın kodlarının değiştiğini, belki günler haftalar olsa da, sonunda en azından artık ifadeye “Bu güzelliği yaşamak istiyorum” diye seslenen nötr noktaya ulaşana kadar yazmak zorunda kalabilirsiniz. Bu nokta sizin katılaşmış olan savunma mekanizmanızın kırılmaya başladığı noktadır. Fakat yaşamın ne kadar güzel olduğunu kabul edene kadar yazmaya devam edin.
Online Yaşam ve İlişki Koçluğu Hizmetleri üzerine ayrıntılı bilgi almak için www.interaktifdanismanlik.com ‘u ziyaret edebilirsiniz.
Yorumlar