Modanın Yönü Doğu’ya Döndü… Moda rüzgârı artık Doğu’dan esiyor. Ortadoğulu ve Uzakdoğlu Müslüman modacılar, kendi inançlarına uygun kıyafetleriyle moda başkentlerini bile etkisi altına aldı.
Bunda sermayenin el değiştirmesinin rolü büyük. Avrupalı tasarımcılar da bu değişime kayıtsız kalamadı ve ‘inanç hassasiyetine uygun kıyafetleri’ gündemine aldı. Mesela ‘Dolca & Gabana’ defilesinde podyuma başörtüsünün çıkması boşuna değildi.
Moda dünyaya Avrupa’dan yayılıyordu şimdiye kadar. Hatta moda deyince Avrupa menşeli tasarımcıların tarzı dünya tekstil pazarına hâkimdi. Değişen ekonomik şartlar ile birlikte sermaye de el değiştirince yeni sermaye sahiplerinin taleplerine dikkat edilmeye başlandı. Şimdiye kadar ‘geri kalmış ve fakir’ olarak görülen Uzakdoğu ve Ortadoğu’nun aslında önemli bir sermaye sahibi olduğu keşfedildi.
Asya kültürünü ve inançlarını yüzyıllardır göz ardı eden modanın, el değiştiren bu sermaye karşısında tepkisiz kalması beklenemezdi… Önceden Avrupalı tasarımcılar Doğu kültüründen esinlendikleri tasarımları kendi yorumları, hayat görüşleri ile birleştiriyor ve binlerce dolara tekrar ‘o ülkeler’e pazarlıyordu. Kültürel motifleri kullanarak kendi modasını ortaya çıkaran Malezyalı tasarımcı Tom Abang Saufi gibi daha birçok Uzakdoğulu Müslüman modacı, Avrupa’dan dünyaya yayılan bu stillere ‘dur’ diyerek inançlarını yansıtan koleksiyonlara imza attılar.
Bazen Malezya’dan esiyor bu rüzgâr, bazen Hindistan’dan, Japonya’dan, Suriye’den, Lübnan’dan… Hollywood yıldızlarını giydiren Lübnanlı modacılar; Elie Saab ve Zuhair Murad’ın koleksiyonları da bu akımın gelişmesinde etkili oldu. Onların ardından Doğu’nun, Anadolu’nun zengin kültür mirasından beslenen, Ortadoğu’nun zarif prenseslerini, şık hanımefendilerini giydiren yeni yerli tasarımcılar ortaya çıktı. Sadece eşarp değil, uzun elbiseler, şık pardösüler, konforu yanında zarif de görünen abiyeler, uzun etekler, yakası dekoltesiz modern gömlekler, tunikler ve daha nice kıyafetler tasarlıyorlar.
Kendi isteklerine uygun şık kıyafet bulamamaktan dolayı yüzlerce dolar verip satın aldığı kıyafetin içine ya da dışına bir şeyler giyip dekoltesini kapatmaya çalışan Müslüman kadınlar, yeni nesil modacılarla çalışmayı tercih ediyor. İnançları paralelinde şık giyinmek isteyen hanımlar, artık dayatılana değil, talep ettiklerine rahatlıkla ulaşıyor.
Avrupa moda anlayışını gözden geçiriyor
Bu akım Avrupalı modacıları da etkiledi ve koleksiyonlarını gözden geçirmelerine neden oldu. Dünyada yeni yükselen değer, inanç hassasiyetine uygun kıyafetler tasarlamak. İnanç hassasiyeti derken, sadece Müslüman kadınlardan bahsetmiyorum. Dindar Musevi ve Hıristiyan kadınların da istekleri göz önünde bulunduruluyor.
Geçtiğimiz sezonda şimdiye kadar boyunlarda aksesuar olarak sunulan eşarplar, artık başörtüsü görevi görüyordu. Dolce and Gabbana, Prada, Channel, Armani gibi birçok modacı koleksiyonlarında ‘inanç hassasiyeti olan kıyafetler’e yer vermeye başladı. Yıldırım Mayruk, Cemil İpekçi, Hüseyin Çağlayan gibi Türk modacılarda da bana göre bu yönde bir eğilimi var. Eşarp ile başlayan akım daha dekoltesiz, yırtmaçsız uzun etekli, uzun kollu, bedenin tüm kıvrımlarını ortaya çıkarmayan akıcı stildeki tasarımlar ile devam ediyor. Bu yeni akımın başlaması, tabii ki sadece sermayenin el değiştirmesiyle açıklanamaz… Hayrünnisa Gül, Esma Esad gibi siyaset sahnesindeki portrelerin de etkisi var. Göz önündeki Müslüman kadınların artış göstermesi inanç hassasiyetiyle tasarlanan kıyafetlerin ilgi çekmesinin nedenlerinden biri olarak görülebilir.
Dolayı Müslüman moda tasarımcıları, ‘dindar kişiler moda ile ilgilenmemeli’ söylemleri arasından sıyrıldı ve ihtiyaç duyulan günlük giysileri algıları doğrultusunda şekillendiriyorlar. İşin ilginç yanı, bu kıyafetleri sadece dini hassasiyeti olan kişilere satılmaması. Avrupalı modacıların şimdiye kadar yaptığı gibi, ‘moda’ başlığı altında herkese satabiliyorlar…
Moda sadece kısa etek, yakası açık bluz demek değildir. Moda talepler doğrultusunda, giyenin kişiliğine katkıda bulunmayı amaç edinmiş şık görünümdür. Dini inançlarına gör şık giyinmek isteyenlerin talepleri değişiyor, ama her ne olursa olsun bu konudaki sınırlar belli ölçülerin dışına taşmıyor. Zaten moda diye adlandırdığımız unsur eteğin kısalması ya da uzatılması ile alakalı değil ki; stil ile alakalı bir durum…
Kaynak: zaman
Yorumlar