Havalar soğumaya basladı artık sonbaharı iliklerimize kadar hissederken ve yeni bir yıla girmeye hazırlanırken bahanelerimizi rafa kaldırıp yeni bir beden için çalışmaya başlama zamanı dediğinizi duyar gibiyim. Önümüzdeki tek ufak sorun: Sonbahar. Biz bu aylarda ‘’Nasıl olsa ince ve renkli giyinmeme daha çok var, ‘’Havalar erken kararıyor televizyon karşısında atıştırmalık bir şeyler yesek fena olmaz’’ gibi düşüncelerimizle kendimize ve bedenimize ihanet ediyoruz aslında.

Şimdi size kilo vermeniz üzerinde etkisi olacak sihirli tavsiyelerim olacak ama yinede hatırlatmalıyım ki tek başına hiçbir besin kilo verdirmez sadece metabolizmanıza ufak dokunuşlarla metabolizmanızı canlandırabilir.

Probiyotikler: Bağırsaklarımıza dost bakteriler! Probiyotikler, besinlerle birlikte veya ayrı olarak alınabilen metabolizmamız üzerinde olumlu etkilerinin dışında bağışıklık sistemimizide destekleyen yararlı bakterilerdir. Başlıca probiyotik kaynakları: kefir, yoğurt, ayrandır. Probiyotikleri takviye şeklinde şase, hap ve sıvı formda da kullanabilirsiniz.

Omega 3: Yapılan bilimsel araştırmaların sonuçlarına bakıldıgında omega 3 yağ asitleri tüketmenin tokluk hissimizi arttırdığı ortaya çıkıyor buda demek oluyor ki yağlanmaya başladığımız şu aylarda en azından televızyon karşısında yenilen abur cuburları azaltmak için haftada 2 gün 150 gram balık tüketimimiz önemli hale geldi. Balık hem proteini açısından hemde kalp damar, tansiyon gibi hastalıkların riskini azaltması açısından rahatça tercih edilebilecek besinlerdendir. Balığı hiç tüketemiyorsanız omega 3 için gün aşırı iki tam ceviz yiyebilirsiniz. Omega-3 takviyesi almak özellikle balık tüketmeyenler için çok önemlidir.

D vitamini: Son zamanlarda yapılan çalışmalar gösteriyor ki obezite ile azalmış D vitamini seviyeleri arasında ciddi bir bağlantı var. ‘’Kilo veremiyorum’’, ‘’Herkes gibi değilim yavaş zayıflıyorum’’ gibi cümlelerininizin nedenlerinden biride azalmış D vitamini seviyeleriniz olabilir. D vitaminin en iyi kaynağı güneştir. Güneş ışınlarıyla birlikte D vitaminini vücudumuz sentezleyebilir. Besinlerde D vitamini kaynağı balık başta olmak üzere yumurta sarısı, peynir, süt ve süt ürünleridir fakat güneş olmadan tek başına besinlerle almak vücut için yeterli değildir.

Koenzim Q10: Halk arasında pek bilinmese de vücudumuzda doğal olarak bulunan ve görevi gıdaları enerjiye dönüştürmek olan bir moleküldür. Kırmızı et, yer fıstığı, susam, brokoli, karnabahar ve yağlı balıklar doğal olarak bulunduğu kaynaklardır. Yağlanmaya elverişli olduğumuz mevsimlere geçiş yaptığımıza göre beslenmemizde bu gibi besinlere sıkça yer vermeliyiz. Bunun yanında takviye olarakta dönem dönem kullanabilirsiniz.

Chia Tohumu: Son yılların yükselen besinlerinden biri de kendisi olur. Yüksek proteini, omega 3 yağları, lif içeriği ve uzun süre tok tutması, iştah metabolizmasının üzerindeki olumlu etkileri nedeniyle sıkça tercih ediliyor. Bütün bu faydalarının yanında yapılan çalışmalarda gösteriyor ki chia iyi kolesterol olan HDL’yi arttırırken kötü kolesterol olan LDL ve trigliseridi düşürüyor yani kalp sağlığımızı koruyor. Chia tohumu gluten içermez puding vb. tatlılarda rahatlıkla kullanılabilir. Pişirilmeden kullanılır.

Amarant: Tahıllar arasında en yüksek protein ve en yüksek life sahip olan amarant diğer tahıllarda bulunmayan ve dışardan almamız gereken aminoasit olan lizini içerir. Lizin, ameliyat sonrası ve spor yaralanmaları sonrası iyileşme sürecinde önemli bir role sahiptir. Salatası sıkça kullanılsa da haşlanarak ya da fırınlanarak çorbaların üstünde de servis edilebilir.

Kinoa: ‘’Kinoa kısırı yaptım, bize gelin’’ cümlesi hala bazı kesimler tarafından kullanılmasa da kinoanın da ciddi hayranlarının olduğunu biliyoruz. Kinoa yüksek lifi, yüksek proteini, kabızlık, kalp hastalıkları ve diyabeti önlemekteki etkisi nedeniyle sık tercih edilir bilenleri tarafından. Salata, kısır gibi yiyeceklerde rahatlıkla tercih edebileceğiniz kinoa gluten içermez. Pişirilerek kullanılır.

Keten Tohumu: Chia tohumu, kinoa ve amaranta göre daha çok bilinen omega 3 ve omega 6 yağ asitlerini içeren, kolesterolü dengeleyen, yüksek oranda lif, magnezyum, demir, potasyum, bakır, çinko ve çeşitli vitaminleri bulundurur. Kan şekerinin düzenlenmesinde de etkili olan keten tohumu içerdiği lif sayesinde tokluk hissi yaratarak kilo vermemize yardımcı olur.

Baharatlar: Günlük hayatımızda sıklıkla kullandığımız baharatların yağ yakımını destekleyici etkileri vardır. Bunlardan bazılarını anlatmak gerekirse zerdeçal metabolizmayı hızlandırır vücut ısısını arttırarak yağ hücrelerinin hızla çözünmesini sağlar. Tarçın, kan şekerini dengeleyerek tatlı ihtiyacımızı azaltır. Acı biber, en etkili yağ yakıcı baharattır vücut ısısını arttırıp metabolizmayla birlikte yağ yakımını hızlandırarak vücutta yağ birikmesini engeller. Zencefil, vücutta şeker ya da karbonhidrat metabolizmasının daha iyi çalışmasını sağlayarak kan şekerini kontrol altında tutar böylece daha kontrollü yememize sebep olur. Karabiber, yağ yakma özelliğine sahiptir vücutta yağ hücrelerinin birikmesini engeller.

Cla: Besinlerde çok az bulunan omega ailesine ait bir yağ asididir. Vücutta yağların depolanmasına izin vermediği gibi aynı zamanda yağ yüzdesini de düşürmede etkilidir. Yine de vücuttaki etkisi yapılan çalışmalarla yüzde yüz kanıtlanamamıştır.