Moda Dünyası ‘Tek Tipçilik’ten Uzaklaşıyor mu?

Moda Dünyası ‘Tek Tipçilik’ten Uzaklaşıyor mu?

Moda Dünyası 'Tek Tipçilik'ten Uzaklaşıyor mu

İngiliz Vogue Dergisi nisan ayındaki kapağında farklı kimlikleri olan mankenlere yer verdi. Bu isimlerden bir tanesi de geçtiğimiz ay Türkiye’de bir defilede yer alan, başörtülü manken Halima Aden oldu. İlk kez başörtülü bir mankene yer veren derginin kapak resmi, sosyal medyada hızla paylaşıldı. Yine aynı derginin, geçtiğimiz Şubat sayısında da Dina Tokio yer almıştı.

İngiliz Vogue’un basın tarihini incelediğimizde moda dergileri arasında farklı ırklardan, etnik kökenlerden gelen kadınların ilk kez yer verildiği dergilerden birisi olduğunu gözlemliyoruz. Bir çok dergi, mesela zenci bir kadını, kapak kızı yapmaktan çekinirken, 1966 yılında ilk kez İngiliz Vogue da zenci manken Donyale Luna derginin kapak kızı seçilmişti. Bundan yıllar sonra, 1974 yılında ise Amerikan Vogue’un kapağında zenci manken Beverly Johnsonin resmi yayınlanmıştı.

İlk Kez Bir Dergi Kapak Resminde Başörtülü Mankene Yer Verdi

Farkındalık anlamında İngiliz Vogue’un diğer dergilere öncülük yaptığını söyliyebiliriz. 2017 senesinde derginin editörlük pozisyonuna atanan Edward Enninful ise, derginin 100 yıllık yayın tarihinde, “ilk zenci, ve ilk erkek editör” olma ünvanına sahip oldu. Tek tipçiliğin, yüz yıllardır yerleşmiş olduğu moda dergileri endüstrisinde, bu adımlar ufakta olsa ümit veriyor. Enninful’un derginin başına geçmesiyle, moda dünyasının takipçileri bu tek tipçilikten kurtulmuş ve farklı kimliklere yer verebilen bir dergi olacağı beklentisine girdi.

İlk Kez Bir Dergi Kapak Resminde Başörtülü Mankene Yer Verdi

Yalnız, bu konuda merak ettiğimiz ve gözlemlediğimiz bir konu var. Başörtülü kadınlara, önde gelen moda dergilerinde yer verildiğinde, genelde ikinci sınıf vatandaş algısı ön plana çıkıyor. Resimlerin analizini yaptığımızda, yalnız çekimlerde değil ama toplumda “farklı” veya “değişik” oldukları algılanan kadınlarla beraber fotoğraflanmaları akıllarda soru oluşturuyor. Örneğin Vogue’un Nisan ayı nüshasındaki kapağında bulunan mankenlerin hepsinin farklılıkları var. Aralarında, kendi ülkelerinde tanınan, Hindistanlı, Koreli, İtalyan, Afrikalı, Hırvatistanlı, zenci İspanyol Amerikalı melez bir mankenin yanı sıra yine moda dünyasının dışlanmış mankenlerinden büyük beden kıyafetler sunan bir manken yer alıyor. Moda dünyasının alışılmış tek tipçilik kalıbına uyan mankenlerden sadece bir tanesi, beyaz İngiliz manken Fran Summers da bulunuyor.

İlk Kez Bir Dergi Kapak Resminde Başörtülü Mankene Yer Verdi

Bu mankenlerle beraber dünyanın ilk başörtülü mankeni olarak tanınan Halima Aden da yer alıyor. “Başörtülü manken” konusunu sorunlu bulsak da, burada dikkat çekmek istediğim konu aslında moda dünyasının “tek tipçilik”ten uzaklaştığını iddia ettiği, ama yine de yalnız beyaz, sarışın, uzun boylu Barbie görünümlü mankenlere kapaklarında yer verdiği ve daha değersiz buldukları, farklı kadınların hepsini bir arada fotoğraflandırdıkları konusu. Şubat ayında, Dina Torkia’nın da yer aldığı nüshada, o da yalnız olmayıp, LGTB aktivizmi yapan bir kadının yanı sıra, toplumda ikinci sınıf olarak görülen kadınlarla beraber resimlenmiş. Bu konu aslında insanı daha da düşündürüyor.

Yorumlar

“Moda Dünyası ‘Tek Tipçilik’ten Uzaklaşıyor mu?” için bir yanıt

  1. necla dedi ki:

    Sende dahil bütün saçörtülüler olmuş manken zaten, podyuma çıkınca mı sorunlu oluyor? Ne kadar kaçamak bir düşünce. İnternete süslenip püslenip, fotoğraflar servis ediyorsan, mankensindir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir