Hz. Peygamber üsve-i hasene olduğu için kıskançlık ve rekabetten kaynaklanan bu gibi ailevi problemleri hikmet, maharet ve merhamet ile çözmüştür. Bazen tebessüm ve latife ile bazen öfke durumunda göz ardı edip görmezden gelerek bazen konuşma, ikna ve nasihat ile bazen de bunun dışındaki bazı metotlarla halletmeye çalışmıştır. Hadis ve siyer kitapları Hz. Peygamber’in bu kıskançlıkla nasıl muamele ettiğini bize aktarmışlardır.
“Andolsun ki, sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü ümid eden ve Allah’ı çokça anan kimseler için, Resûlullah’ta güzel bir örnek vardır.”
(Ahzab, 33/21)
Sabır ve Tahammül
Bir gün Hazreti Safiye validemiz, Hz. Peygamber (asm) Efendimize, Hz. Aişe annemizin evinde iken bir tabak yemek gönderdi. Güzel yemek yapmasıyla bilinen Safiye annemizi Aişe annemiz kıskandı ve bu duygunun tesiriyle hizmetçinin eline vurarak yemeği yere döktü, tabak iki parçaya ayrıldı. Bunun üzerine Allah Resulü orada bulunanlara: “Anneniz kıskandı” buyurarak iki parçaya ayrılan tepsiyi alıp eliyle birleştirdi, yiyeceği içine koydu. Sonra da evdekilere “yiyin!” buyurdu. Evdekiler yediler. Daha sonra hizmetçiye sağlam olan başka bir tepsi verdi, kırık olan tepsiyi ise Hz. Aişe’nin odasında tuttu. ( bk. Buhari, Nikah, 106; İbn Mace, Ahkam, 14; Ebu Davud, Buyu, 91; Nesai, İşretü’n-nisa, 4)
Hz. Peygamber (asm) Efendimiz, bu üzücü olaya sesini çıkarmamış, sabır ve tahammülüyle işin sonunu hayra çevirmişti.
Bu durum, insanların hatalarını düzeltmeye çalışırken öğrenmemiz gereken harika bir nitelik. Çoğu kez, bizler değer verdiğimiz şeyleri itelemeye ve o insanın böyle davranmasına neyin sebep olduğunu anlamadan nasihat vermeye başlıyoruz. Bu hadisten harika bir ders çıkarıyoruz, Peygamber Efendimiz (asm) başka bir eşi yemek gönderdiğinde bir kadının içinde dolaşabilen kıskançlığı anlıyor. Ne onu azarlıyor ne de diğerlerinin önünde ona bağırıyor. Kırılan tabağı yenisiyle değiştirmesini sağlıyor ve mesele oracıkta halloluyor. İşte bile içinde çıkabilecek bir krizin nasıl yönetileceğine harika bir örnek.
Konuşarak İkna Etmek
Hz. Peygamber’in annelerimiz arasında ortaya çıkan bir başka problemi de konuşup ikna etmek suretiyle çözdüğüne şahitlik etmekteyiz.
Hz. Safiye annemizi diğer bazı annelerimiz “Yahudi Kızı” olarak nitelemişti. O da buna üzülmüş ve ağlamıştı. Durumdan haberdar olan Peygamberimiz, Safiye annemize: “Sen de onlara benden nasıl daha hayırlı olabilirsiniz ki eşim Muhammed, babam Harun, amcam Musa’dır deseydin ya!” demek suretiyle onu taltif ve teselli etmiştir. (Tirmizî, Menâkıb, 63; İbn Sa’d, et-Tabakât, II, 108, VIII, 127; İbn Abdilberr, el-İstîâb, IV, 1872.)
Sınırı Aşınca Yanından Uzaklaşmak
Hatta kıskançlık durumu biraz sınırı aşınca Hz. Peygamber’in farklı tedbirler uyguladığını müşahede etmekteyiz.
Hac yolculuğunda Hz. Safiye’nin devesi hastalanınca Peygamberimiz diğer bir hanımı Hz. Zeyneb bint. Cahş’dan yanında bulunan fazla develerden birini vermesini söylemiş, onun, “Yahudi’ye mi vereceğim?” demesi üzerine Hz. Peygamber üç aya yakın bir süre Hz. Zeyneb’in yanına gitmemiştir. (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, VI, 337–338; İbn Sa’d, et-Tabakât, II, 108, VIII, 127)
Neticede şunu ifade edebiliriz ki kıskançlık kadında asil bir mizaçtır. Sınırı korumak ve yerinde kullanılmak şartıyla büyük bir sevginin olduğuna delildir.
Peygamberimizin aile hayatı ile ilgili daha fazla bilgi için “Peygamberimiz Eşleri İle Nasıl Şakalaşırdı? “başlıklı yazımıza da göz atabilirsiniz.
Yorumlar