Pandemi sürecinde bütün dünya yeni bir hayat tarzına alışmak zorunda kaldı. Kendimizi ve ailelerimizi hastalıktan korumak için uyguladığımız sosyal mesafe dışarda belki sadece “2 metre” olarak kurallara yerleşse bile, hepimizin sevdiklerimizle aramıza rakamlarla ölçülemeyecek kadar mesafe girdi.
Evde kaldığımız bu süreçte, dış kıyafetlerimizi daha az giydiğimiz için pandeminin verdiği ev rahatlığı ile günümüzün hemen hemen tamamı bol eşofmanlar, hatta pijama yerine geçebilecek ev içi kıyafetler içinde geçti diyebiliriz. Aktif giyim ve “athleisure” olarak tanımladığımız yoga taytları, jogger (koşucu) pantalonları, bol sweatler üreten markalar büyük kazançlar sağladı.
Peki pandemi sonrası modada nasıl değişiklikler bekleniyor?
Moda tarihini incelediğimizde, insanlık tarihinde yaşanan bir çok zorlu süreç öncesinde ve sonrasında moda trendlerinde büyük değişiklikler olduğunu görüyoruz. Bu zorlu süreçler arasında pandemi, savaş, ekonomik krizler ve başka doğal afetler yer alabiliyor. Özellikle savaş dönemlerine baktığımızda, görüyoruz ki savaşların hem öncesinde hem de sona ermesinin ardından gelen dönemde insanların giyinme tarzlarında kayda değer farklılıklar oluşmuş.
Örneğin büyük ekonomik kriz sonrası 1930’lu yıllarda başlayan ikinci dünya savaşı sürecinde kıyafetlerde önemli değişiklikler olmuştu. Savaş sonra dönemde beliren ekonomik sorunlardan dolayı bir kıtlık sürecine girilmişti. Kumaş üretimi azaldığı için, kumaş kullanımında kısıtlamalar gelmişti. Bu sebepten dolayı üniforma tarzı kıyafetler üretiliyordu ve etek boyları kısa idi. Zaman içinde savaşın tesirinden kurtulup ekonominin yavaş yavaş düzelmesi ve insanların savaş psikolojisinden çıkması ile kıyafetlerde yenilik gelmişti. Hatta, Christian Dior “the new look” (yeni tarz) ismi adı verilen beli dar beyaz ceket ve geniş kesimli uzun pilili etek kombini ile moda tarihine imzasını tam da bu dönemde atmıştı.
Dior’un başlattığı bu yeni moda akımında etek boyunun eski tarzlara nazaran çok daha uzun olması ve her bir etek için 20 metreye yakın kumaş kullanılıyor olması, olağanüstü bir durum olarak karşılanmış ve bir çok insan tarafından israf olarak kayda geçmiş ve eleştirilmişti. Büyük ekonomik krizde az kumaşla idare edilen tek tip kıyafetlerden sonra, moda tam alışılmış kıyafetlerin zıttı olan bir stille kendine yeniden hayat vermişti.
Başka bir örneği de 1980’lerin ekonomik krizi sonrasında 1990’lara geldiğimizde, bu yeni dönemin aşırı süslü abartılı giyim tarzlarında görmüştük. Abartılı makyajlar, kabarık saç modelleri, lame-dore renklerinin ağırlıklı olduğu, büyük vatkalı bluzların ve ceketlerin tercih edildiği 90lar modasında yer almıştı.
Pandemiden kurtulacağımız 2021-2022 moda trendlerinde de geleceğin kıyafetlerinde, makyajlarında ve saç stillerinde aşırı abartı göreceğiz. Eşofmanları bir kenara atıp, 1-1.5 yıldır evde kalmanın acısı, dışarıya çıkarken giyilen süslü, parlak, işli, boncuklu kıyafetlerle çıkartılacak gibi gözükmekte. Spor ayakkabıların yerine herkes yüksek topuklu ve apartman topuğu dediğimiz platform ayakkabıları tercih edecek, bu da tahminler arasında. Günlük hayat içerisinde kıyafetlerinde artık abiye elbiseler, balo kıyafetleri tercih edenler bile olacak.
Normalde Türkiye’de ve daha geniş kapsamda Ortadoğu’da kadınlar süslenmeyi, takip takıştırmayı çok severler. Kadınların evdeki bütün takılarını bir seferde takip sokağa çıkabileceği bir psikolojik moda anlayışı ortaya çıkacak da denebilir. Doğal makyaj trendleri gidip, abartılı renklerin yer aldığı makyaj tarzları popülerleşecek. Geleceğin modasının sadelikten ve minimalizmden çok uzak olacağı kesin denebilir. Hep beraber bekleyip göreceğiz.
Yorumlar