Eminönü’nde insanın başını döndüren odun ateşinde kavrulmuş ve taze taze çekilmiş kahve kokusu; onlarca baharat, peynir, balık, sucuk, çemen gibi lezzetlerin arasından sıyrılarak öne çıkıyor. Tahmis Sokağı’nda tarihin içinden gelen bu kahve kokusu; ilk olarak 15. yüzyıl sonlarına doğru Yemen’de daha sonra Kahire’de, Şam’da, coğrafi olarak yakınlıktan dolayı Osmanlı’da ve dolayısıyla İstanbul’da hissedilmeye başlanıyor.
Zamanın ruhu ve mekânların hafızasının silinmesi öyle kolay olmayan bu şehirde, yüzyıllar sonra bile kahve kokusu hâlen baki. Ve o koku için, Tahmis’in kalabalık sokaklarına gelmeye, şehrin tarihi kurukahvecilerine uğrayıp kahveye de kokusuna doymaya ne dersiniz? İşte Eminönü’nün simgesi haline gelen meşhur kurukahvecileri…
Kurukahveci Mehmet Efendi
Tahmis Çıkmazının bir yanı eski bir taş duvar, bir yanı Kurukahveci Mehmet Efendi’ye ait mağaza… Mağazanın ana caddeye bakan cephesinde kahverengi önlüklü tezgâhtarlar müthiş bir el çabukluğuyla küçük kese kâğıtlarına kurukahve dolduruyor. Küçük poşetler daha sonra tekrar kraft kâğıda sarılıyor, bantla yapıştırılıyor. Eskiden bunlar iple bağlanırmış hatta Metin Büyüksalgır adında bir tezgâhtar öylesine hızlı paketlermiş ki çoğu insan sırf bu el çabukluğunu seyretmek için gelirmiş.
1871 yılından bu yana, kahve üretimine bir sanat gibi yaklaşan Kurukahveci Mehmet Efendi; bu zanaatı beraberindeki ustalık, bilgi, tecrübe ve inceliklerle babadan oğula, ustadan çırağa aktarmaya devam ediyor. Türklerin dünyaya armağan ettiği Türk Kahvesini, gelecek nesillerle de buluşturma bilincini taşıyan mekan, kahveseverlere her yudumda aynı kalite ve keyfi ulaştırıyor. Kurukahveci Mehmet Efendi’nin Arabica türü kahve çekirdeklerinden üretilen lezzetleri, İhap Hulusi Görey’in tasarlamış olduğu kahve içen adam amblemi taşıyan ambalajlarında satışa sunulmaya devam ediyor.
Kurukahveci Mehmet Efendi, dünya çapında yaygınlaşan bir kahve üreticisi olmasına rağmen, halen bir aile şirketi olma özelliğini koruyarak, 1871’den günümüze ulaşan kalitesini modern teknolojileri kullanarak sürdürüyor. Tahmis Çıkmazındaki yeni dükkanında, Türk kahvesinin yanı sıra filtre kahve çeşitleri ve kahve fincanlarını da beğeninize sunuyor. Bugün 60 ülkeye ihracat yapan Kurukahveci Mehmet Efendi, 150 yılı aşkın zamandır tüm dünyada Türk kahve kültürüne hizmet etmeye devam ediyor.
İhsan Kurukahvecioğlu
Şehrin tarihî kuru kahvecilerinin değişmez adreslerinden biri de İhsan Kurukahvecioğlu. Burası tam anlamıyla bir tahmishane, kendilerine has aroma ve kokularıyla kahve çekirdekleri, odun ateşinde kavurup emektar makinelerinde çektikten sonra kahveseverlerle buluşturuyor. Mis gibi kahve çekirdeklerinin odun ateşinde kavrulmasıyla yaydığı kokuyu ve kazandığı benzersiz lezzeti tarif etmeye kelimeler yetmiyor.
İhsan Kurukahvecioğlu Halefleri, en kaliteli kahve çekirdeklerini ustalıkla odun ateşinde kavurarak bu zanaati kahveseverlerle buluşturmaya devam ediyor. Şimdilerde bu tarihî dükkânın en ince ayrıntılarıyla 6. kuşak torunları olan Aslı Tapucu ilgileniyor. 150 yıllık aile geleneğini sürdüren Aslı Hanım, bu tarihi yapının hem nefes almasını hem de kahve etkinlikleri düzenleyerek bu uzun serüvenin aktarılmasını sağlıyor.
Burada ayrıca kahvenin çekirdek halinden içecek haline kadar tüm serüvenine şahit olmanın büyüleyici bir yanı var. Bu yolculuğun ilk adımını, sizin için özenle seçtikleri %100 Arabica çekirdekleri oluşturuyor. Sonucunda ise yüzde yüz kahve keyfi kalıyor!
İstanbul’da kahvenin merkezi olan Eminönü Tahmis Sokak’ta yer alan mekan, aynı zamanda aile yadigarı Kurukahveci Han’ın alt katında yer alıyor. Han Eminönü’nün en görkemli, en estetik yapılarından biri olma özelliğiyle dikkatleri üzerine çekiyor. 1911 yılında Art Nouveau/Belle Époque usulüyle yapılan bu Han, yüz yılı aşkın zamandır Mısır Çarşısı’nın tam karşısında olanca güzelliğiyle görenleri kendine hayran bırakıyor.
Giriş kapısı üzerinde hem Latin hem de Osmanlı alfabesi ile ismi ve yapım yılı yazan han binasında 1913 yılında yedi komisyoncu, bir tuhafiyeci, bir kürk ve deri tüccarı, üç avukat, iki ithalat ve ihracatçı, bir kağıtçı, bir çaycı, bir de cam eşya tüccarı faaliyet gösteriyor. Günümüzde de yine birçok çeşit işletmenin yer aldığı bir han binası olarak kullanılıyor. Bu müze gibi olan hana bir de içeriden bakmak, günün sonunda anekdotlar almak ve ağzınızda kahve tadı ile ayrılmak isterseniz mutlaka uğrayın.
Kurukahveci Nuri Toplar
Tahtakale sokaklarında renk renk ambalajların satıldığı tezgâhların, pastacı dükkânlarının arasında yer alan Nuri Toplar’ın hikâyesi de 1890’larda başlıyor. Yine tarihi bir kurukahveci olan Nuri Toplar’ın mazisi Erzincan’dan İstanbul’a gelerek ticaret hayatına atılmasına uzanıyor. Hemşerilerinin iş kurmasına yardım edip odun ateşinde kavrularak pişen kahvesinin ünü, Eminönü hanlarında dillenip yayılıyor.
Odun ateşinde kavrularak pişirilen kahvesinin yanı sıra kakaosu da çok meşhur olan Nuri Toplar’da yüksek kaliteli Arabica çekirdeklerinden yapılan mocha sizi büyüleyecek eşsiz bir lezzet deneyimi sunuyor. Zengin kreması ve karşı konulmaz kokusuyla sizi baştan çıkarıyor. Kurukahveci Nuri Toplar’dan Türk mutfağının otantik lezzetini deneyimlerken; hemen yanındaki Elit Çikolata’ ya uğramayı ve kahve yanına çok iyi gidecek bitter çikolatalarından almayı unutmayın.
Yorumlar