İlk Teravih Bu Gece Kılınacak

İlk Teravih Bu Gece Kılınacak

Teravih Namazının Önemi

Sözlükte rahatlamak, dinlendirmek anlamlarına gelen tervîha kelimesinin çoğulu olan terâvih, dini bir kavram olarak, Ramazan ayında, yatsı namazı ile vitir namazı arasında kılınan nafile namaza verilen isimdir. Namazın her dört rek’atinin sonunda bir miktar oturulup dinlenmek müstehaptır; ki buna tervîha denilmiştir. Daha sonra bu kelimenin çoğulu olan terâvih, kılınan bu namaza isim olmuştur.

Terâvih namazı yirmi rek’at olup, erkek ve kadınlar için sünnet-i müekkededir. Hz. Peygamber, “Kim inanarak ve sevabını Allâh’tan bekleyerek Ramazan namazını (Teravih) kılarsa, onun geçmiş günahları bağışlanır” buyurmuşlardır (Buhârî, Salâtü’t-Terâvih, 1; Müslim, Müsâfirîn, 174 ). Nafile namazlarının tek başına kılınması daha faziletli olduğu halde, terâvih namazının cemaatle kılınması sünnettir. Hz. Peygamber terâvih namazını iki defa cemaatle ashaba kıldırmış, ancak daha sonra farz olur düşüncesiyle cemaatle kıldırmaktan vazgeçmiştir (Buhârî, Salâtü’t-Terâvih, 1;Müslim, Müsâfirîn, 177 ). Hz. Ömer halife olunca, halkın dağınık bir şekilde terâvih namazını kıldıklarını görüp, tekrar cemaatle kılınmasının daha hoş olacağını düşünmüş ve ashapla istişare ederek bu namazın yeniden cemaatle kılınmasını başlatmıştır. Halkın bir vecd içinde bu nazmı kıldıklarını görünce, “ne güzel bir adet oldu” diyerek sevincini belirtmiştir (Muvatta, 84, H. No: 245 ). Hz. Ali de, “Ömer mescitlerimizi teravihin feyziyle nurlandırdığı gibi, Allâh da Ömer’in kabrini öyle nurlandırsın” duası ile memnuniyetini açığa vurmuştur.

O dönemden günümüze kadar, büyük bir iştiyakla devam eden bu sevimli ibadet, toplumumuzda her kesimin ilgisini çekmektedir. Terâvih namazı büyük bir huşu ve huzur içerisinde ifa edilirken, birliği, dayanışmayı ve uzlaşmayı da beraberinde getirmektedir. Ancak son yıllarda bu ibadetle ilgili özellikle rekatları konusunda vatandaşlarımızın aklında istifhamlar oluşturulmak istenmektedir.

Hz. Peygamber’in kıldırmış olduğu teravih namazlarının kaç rekat olduğu konusunda bir rivayet bulunmamaktadır. Bu konuda Hz. Ömer’in teravihi cemaatle kılınmasını başlatmasıyla ilgili haberlerden ve Hz. Aişe’nin, Hz. Peygamber’in Ramazan ayındaki gece namazlarıyla ilgili hadisinden hareketle, bir sonuca ulaşılmaya çalışılmaktadır. Bu konudaki haberler şöyle değerlendirilebilir:

Hz. Aişe’den, Rasullah’ın Ramazandaki gece namazından sorulduğunda, Hz. Aişe, “Rasullah ne Ramazanda, ne de Ramazandan başka gecelerde on bir rekat üzerine ziyade etmiş değildir” karşılığını vermiştir (Muvatta, 88, H. No: 261). Başka bir rivayette bu sayı on üç olarak zikredilmektedir (Muvatta, 88, H. No 262; Müslim, I/508-510). Öncelikle bu hadisin teravih namazı hakkında olduğu konusunda bir açıklık bulunmamaktadır. Diğer taraftan Hz. Aişe’nin, Allâh’ın elçisinin Ramazan ayında ve Ramazan dışındaki gecelerde on bir veya on üç rekat namaz kıldığını belirtmesi, onun devamlı olarak kıldığı bir gece namazının bulunduğunu göstermektedir. Zaten Kur’an-ı Kerimde de, “Gecenin bir kısmında uyanarak, sana mahsus bir nafile olmak üzere namaz kıl. Umulur ki Rabbin, seni övgüye değer bir makama gönderir” buyrulmaktadır (İsra 17/79). Bundan da anlaşılmaktadır ki, bu soru, Ramazan ayında Hz. Peygamber’in diğer ibadetlerinde olduğu gibi, gece namazlarında da bir değişiklik, artış olup olmadığını öğrenmek amacı ile sormuştur; terâvih namazı ile ilişkisi yoktur. Hz. Aişe’den rivayet edilen, “Rasullah (a.s) Ramazan ayında, diğer aylarda görülemeyen bir gayrete girerdi. Ramazanın son on gününde ise çok daha şiddetli bir gayret gösterirdi. Son on günde, geceyi ihya eder, ailesini de uyandırırdı, izârını da bağlardı.” hadisi (Buhari, Fadlu Leyleti’l-Kadir 5; Müslim, i’tikaf 8 ).Bu görüşümüzü desteklemektedir. Diğer yandan, bu hadisin terâvih‘in meşru kılınmasından önce mi, yoksa sonra mı olduğu da belli değildir.

Hz. Ömer zamanındaki cemaatle kılınan terâvih namazlarının rekatları konusunda iki rivayet vardır: yirmi rekat, on bir rekat ( Muvatta, 85-86 (H.No: 248,249,250); İbn Ebî Şeybe, Musannef, II/163-164). Hz.Ömer’in dönemiyle ilgili farklı rivayetler; ünlü hadis bilgini Nevevî ve Buhârî şârihi Bedreddin Aynî tarafından, “Hz. Ömer’in on bir rekat emri, döneminde ilk kılınan teravih gecelerine aitti. Sonra teravih yirmi rekat olarak yerleşmişti. Şimdiye kadar devan eden de budur.” şeklinde yorumlanmıştır (İbn Humam, Fethu’l-Kadir, I/334; ,Aynî, ve V/357; Neylü’l-Evtar, III /61).

Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali dönemlerinden başlayarak, günümüze kadar teravih namazı yirmi rekat olarak kılınmıştır. Sahabeden kimse buna itiraz etmemiş ve alimler tarafından da bu şekilde kabul edilmiştir. Günümüzde de, başta ülkemiz olmak üzere pek çok İslam ülkesinde teravih namazı cemaatle 20 rekat olarak kılınmaktadır. Allâh’ın rahmetinin taştığı mağfiret ayı Ramazan’da, kadını – erkeği, çocuğu – genci ve yaşlısıyla halkımızın, tam bir kaynaşma, sevgi, saygı, huzur ve sükun içerisinde camilerimizi doldurarak büyük bir vecd ve iştiyak ile ifade ettiği bu ibadetin, tartışma konusu yapılarak toplumumuz da dine karşı şüphe uyandırmak ve toplumumuzu sebepsiz yere bir fikir kargaşasına sürüklemek iyi niyetli hiç kimseye bir şey kazandırmaz. Bununla birlikte şunu da ifade etmek gerekir ki, teravih namazı nafile bir ibadet olduğundan, farz gibi telakki edilmesi de doğru değildir. Bu nedenle, yorgunluk, meşguliyet ve benzeri sebeplerle teravih namazının evde 8,10,12,14,16 veya 18 rekat kılınması halinde de sünnet yerine getirilmiş olur. Ancak cemaate iştirak etmeye çalışmak daha iyidir.

Teravih namazını iki rek’atte bir selam vererek ve dört rek’atin sonunda biraz dinlenerek kılınması müstehabdır. Bu dinlenmelerde tehlîl (lâ ilâhe illallâh demek) ve salavât ile meşgul olunması uygundur.

Teravih namazını kıldıran imam, okuyuşu uzatarak cemaati bıktırıp dağıtmamalı; çabuk kıldırarak namaza noksanlık getirmemelidir. Teravih namazında da diğer namazlarda olduğu gibi, kıraatin gereği gibi yapılmasına ve ta’dil-i erkana riayet edilmesine özen gösterilmelidir.

Oruç tutamayanların teravih namazı kılması

Teravih namazı Ramazan ayının bir sünnetidir, oruçla ilişkisi yoktur. Bu nedenle oruç tutmayanlar da teravih namazı kılabilirler.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir