Burada O Eski Bayramlar!

Burada O Eski Bayramlar!

Nerde O Eski Bayramlar Zeynep Karaca Yazıları

Eski bayramların yerini söylemeden önce herkesin kurban bayramını gecikmeli olarak kutlarım.

Bayramın birinci günü şöyle bir tweet okumuştum ‘bayram = n’apalım çıkaralım mı pijamaları?’ Çok eğlenceli buldum bunu; çünkü bayramın ilk günü bizde de biraz böyledir. Uzun uzun kahvaltı yapılır o kallavi kahvaltıdan sonra bir miktar mayışılır sonra haydi bir kahve içelim de kendimize gelelim denir, anneye baklavayı neden hâlâ şerbetlemedin diye sitem edilir. Son hep aynıdır ama kahve faslının uzaması uzaması uzaması ve çalan kapıyla beraber ‘ben daha giyinmedim’ diye panikle koşuşturmaca.

Bu, bizim ailenin klasiğidir, anneminse hiç hoşlanmadığı bir durumdur. Çünkü onun için bayram erkenden giyinip hazır ve nâzır misafir beklenmek, ziyaretlere bütün aile tam kadro gitmektir. Onun aradığı eski bayramlar böyleleridir. Çocuklarının hadi dendiğinde hazır bir şekilde bayram ziyaretine gitmeye can attığı bayramlardır. Ailenin gençleri sınıfında olan bizler içinse bayram, kırmızı rugan ayakkabı giymeyi bıraktığımızdan beri ‘hadi bayram ziyareti’ denildiğinde ‘ben gelmiycem’ diye şansını denemek bir müddet ısrar etmek ama sonuçta yine de gitmektir. Bayram ziyaretlerini yıllardır istemeye istemeye, aile zoruyla yaptığımızı zannetsek de son yıllarda bayramların moda tabirle birer ‘kaçamak’ fırsatı olarak görülüp tatile gitmek şeklinde değerlendirilmesine üzülmektir.

Değil mi ki bizler annelerinin sandıkları açıldığında başına toplaşan, o hafif rutubet kokusunda nostalji soluduğunu zannederek büyüyen insanlarız, dünya durdukça ‘nerde o eski bayramlar’ demeye devam edeceğiz. Her kuşak kendi gençliğindeki hatta çocukluğundaki bayramların artık kalmadığından dem vuracak. Onların ne kadar güzel olduğundan o zamanlar insanların birbirine daha çok değer verdiğinden bahsedecek şimdikilerde tat tuz yok diyecek.

Zeynep-Karaca-Yazıları-Burada-O-Eski-Bayramlar

Ben diyorum ki bayramda giymek için en hanım hanımcık kıyafetimizi hazırlıyorsak hâlâ, çocuklara çok şeker yeme karnın ağrıyacak diye gözdağı veriliyorsa; bakın burası çok önemli ziyarete gittiğimiz evlerde baklavanın şerbetiyle tatlanmış yaprak sarmalar, kavurmalar yiyorsak,- anlayamadığım bir şekilde- tatlının yanına ayran içiyorsak… açıklıyorum; burada o eski bayramlar!

Biraz romantik olsam, İslamcı yazarlar gibi, baklavanın şerbeti hâlâ sarmaya doğru akıyorsa bayram fazla uzaklaşmış olamaz derdim. Misafirlikte yediğimiz kavurmada tabağımıza denk gelen etin yağlı kısmını ayıp olmasın diye yemekte insanımıza inanırdım, kavurmanın yağlı kısmındaki gerçeklik der üç nokta koyardım. Neyse ki yirmi dört yaş, bunları söylemek için erken ama bu gerçekliklere gülümseyerek bakmak için güzel bir dönem.

Siz ne dersiniz, nerde o eski bayramlar?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir