Kanuni’den Hürrem’e …
‘‘Benim birlikte olduğum, sevgilim, parıldayan ayım,
Can dostum, en yakınım, güzellerin şahı sultanım.
Hayatımın, yaşamımın sebebi Cennetim, Kevser şarabım
Baharım, sevincim, günlerimin anlamı, gönlüme nakşolmuş resim gibi sevgilim, benim gülen gülüm… ’’
Hürrem’den Kanuni’ye …
‘‘Benim canımın parçası gözümün nuru iki cihanda ümidim vallah dünyada hemen siz muradımsınız. Benim halim ne söz ile söylenir ne kalem ile yazılır…’’
Muhteşem yüzyıl bir kurgu da olsa , böylesi bir aşka ve tarihe gölge düşürmeye kimse cesaret etmemeli ! Kanuni ve Hürrem’i anlatmak , bu aşkı ve bu saltanatı konuşmak elbette ki tarifsiz bir güzellik ancak anlatırken doğrudan sapmak , hem anlattığınız kişilere hem de kendinize büyük bir saygısızlık olmaz mı ? Bugün her muhabbetinin arasında , ülke olarak bir diziyi tartışmamızın nedeni de tam da bu değil mi ?
Kabul edin , toplum olarak biraz tuhafız . Muhteşem Yüzyıl dizisi için yıllardır pek çok ilim insanı haklı eleştirilerde bulundu ve çoğu kez bu eleştiriler azınlık bir kesim tarafından dikkate alındı , ta ki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kütahya’da yaptığı konuşmaya kadar . Recep Tayyip Erdoğan’ın diziyle ilgili yaptığı yorumlar oldukça eleştirildi , bir başbakanın bir diziye müdahalesi olarak algılandı ancak esasen bu bir müdahale değil , dizinin senaryosunda olan ve telafi edilemeyecek yanlışların geldiği son noktaydı ! Ve ancak o zaman herkes aynı yere doğru başını çevirmeyi başardı . Diyorum ya biraz tuhafız , bir şeyleri görebilmek için illa ki birinin o gerçekleri gözümüze sokmasını bekliyoruz …
Osmanlı tarihini İlber Ortaylı , Halil İnalcık gibi çok kıymetli insanlardan okumuş ve dinlemiş biri olarak Muhteşem Yüzyıl dizisinin kurgusundaki hatalar elbette ki çok fazla . Araştırdıkça ve düşündükçe aynı cümleyi ben de tekrar ediyorum : ‘Muhteşem Yüzyıl’da anlatılanlar benim de ecdadımın tarihi değil ! ’’
‘‘ Aman canım nihayetinde bir dizi ! diyenler de var , Hayır bu senaryo kabul edilemez ! ’’diyenler de … Osmanlı tarihinde geçen olayları , o dönemi birebir kaydeden vakinüslerden biliyoruz . Hiçbirimiz Sultan Süleyman döneminde yaşananlara tanık olmadık . Bildiklerimiz aktarılanlarla sınırlı . Ancak , eğer bir tarih filmi çekiyorsanız ve çektiğiniz bu film insanların hassasiyetlerine dokunuyorsa , yaşananlara aykırı düşüyorsa , o vakit çok daha gerçekçi bir kurgu hazırlamak en iyisi .
Mesleğim gereği , gündemi takip etmek adına , Muhteşem Yüzyıl dizisini birkaç kez izlemem gerektiğini hissettim . Ancak her defasında oradaki Sultan Süleyman’ın bizim Kanuni Sultan Süleyman olmadığına kanaat getirdim ve elbette ki Hürrem’in de ! Osmanlı saray kültüründe harem denilen bir organizasyon vardı , fakat 36 yıl süren Kanuni saltanatının sadece bir haremden ibaret olduğunu düşünmek çok acımasızca ! Velev ki , harem denilen yapı saray içinde kız çocuklarının çok küçük yaşlardan beri eğitime tabi tutulduğu bir nevi medreseydi . Bunu da gözardı etmemek lazım gelir . Hürrem Sultan ile Kanuni’nin birbirlerine yazdıkları mektupları tarih arşivlerinden çıkarıp okursanız , o mektuplarda Hürrem’in hep bir özlem ve hasret içinde olduğunu fark edersiniz , çünkü Kanuni hep seferdedir ve aylar süren seferler sırasında o mesafeleri kısaltan tek şey mektuplardır ..!
‘‘ … Zar eyleyip ağlayıp inleyerek gözüm kapıları gözlerken , alemlerin Rabbi, tüm aleme acıyan Allah, bütün aleme yardım edip, fetih haberini yetişti ve işitince Hak biliyor ki benim padişahım, benim sultanım, ölmüş idim taze can bağışladı. Yüce Allah’a bin şükürler, o yüce kapısına varılıp şenlikler mutluluklar oldu. Bütün alem karanlıklar içinden çıkıp Hakkın esirgeyiciliğine daldılar Allah’a şükürler olsun, minnet o Hüda’ya. Daima benim sultanım, benim padişahım, dünya ve ahiret sultanı dayanağım, dünyaya baktığım iki gözümün ışığı, sermayesi, şahım sultanım, gazalar edip düşmanları toprak olup memleketler alıp yedi iklim zaptedesin. İnsan ve mahlukatlar , emrinize boyun eğip her bela ve kazadan Hak saklayıp kutsal kalbinden geçen her muradını kolay ede. Yardımcın olan Hızır İlyas arkanda olsun. Bütün emriler peygamberler üzerinizde hazır ve nazır ola. Bütün dünya mutlu gölgenizde hoşça yaşayıp mutlu ve gülen olalar … ’’
Muhteşem Yüzyılı neden eleştiriyorum ? Çünkü bir dizi 36 yıl süren bir saltanatı sadece Harem’de geçen olaylar ile sınırlıyorsa ve 700 yıllık bir imparatorluğun dünya tarihindeki imajını da zedeliyorsa susmak mümkün mü ? Evet diziyi eleştiriyorum çünkü , ilmi ile amel etmeyen insanların , bildikleri halde bir şeyleri yanlış aktarmalarını cehalet değil kasten bir fiil olarak algılıyorum . Böylesi büyük bir bütçe harcanarak hazırlanan bir dizi , Osmanlı’yı yermek için mi yoksa yüceltmek için mi yapılıyor benim takıldığım yer burası ..!
Televizyon elbette insanlar üzerinde etki eden çok güçlü bir araç . Televizyonla insanlara ulaşan bilgilerin yanlışlığı , araştırmayan ve televizyonda kendisine sunulan her şeyi olduğu gibi doğru kabul eden insanlar için , tarihi tekrar ve yanlış bir şekilde yazmaktan ve sahte bir vakinüslükten başka bir şey değil ! Popüler kültür ve rayting uğruna bir padişahı , bir tarihi çarpık kelimelerle ve yakışıksız görüntülerle anlatmak Sultan Süleyman’ın seferlerde ve savaşlarda harcadığı emeğe de büyük haksızlık . Herkes elbette ki istediği şeyi izlemekte hürdür fakat anlatılanlara koşulsuz itibar etmemek bilinci ile .
Sultan Süleyman , pek çok padişaha nasip olmayacak kadar özel yeteneklerle donatılmış bir padişahtı . Doğa , Süleyman’a her anlamda cömert davranmıştı . Aşk onu sarhoş edebilirdi ama asla küçük düşürmezdi . Adaleti ile ün salmıştı . Fethettiği şehirler onun asaletinin karşısında saygıyla eğiliyordu . Fatih’ten daha adil , Sultan Selim’den daha hırçındı . Ve onu o yapan her şeyi bir armağan gibi kalbinde taşıyordu , her an hissederek …
Hürrem ise 7 yaşında geldiği Osmanlı topraklarını vatanı bilen bir hatun idi . Nereli olduğunu , nereden geldiğini kendisi de hatırlamıyordu . Güzelliği Kafkasları andıran bir ahenge sahipti , çok güzel olmadığı fakat çok karakteristik yüz hatlarına sahip olduğu anlatılır . 7 yaşından beri medresede gördüğü eğitimler sırasında parlak zekası ile de dikkat çekmişti . Gülbahar Hatun’un yerine geçmesi , tüm kaderini de değiştirdi . Hürrem Sultan’ın , isminin Roxaline olduğu o dönemlerdeki dini de değişmişti . Kaynaklar Hürrem Sultan’ın dini yönünün de çok kuvvetli olduğundan bahseder . Aynı zamanda ısrarla altını çizmek isterim ki , Hürrem Sultan o dönemin Türkçe ve Osmanlıcasını da mükemmel konuşmaktadır !
Hırsları ve hataları ile sevdi Kanuni Hürrem’i . Seferlerde özlemi , fetihlerin dönüşünde armağanıydı Hürrem . Hep ona doğru sürdü yollarını , hep onun sevgisini yazdı kalemiyle . Gözlerini yumduğunda hayali , gözünü açtığında gerçeği oldu . Bize tuhaf gelen bir padişahın , onca cariye arasında neden bir insana böylesine derin bir aşk duyması mı , bunun imkansız olacağının düşünülmesi mi , yoksa bunun inandırıcı olmaması mı ? Günahıyla sevabıyla onlar aşkın en gerçek ve en saf halini yaşadılar . Bize inanmak düşer , ötesi var mı ..?
Bir dönemin , magazin programıymışçasına sadece spekülasyonlar ile anlatılmasını ve aktarılmasını doğru bulmuyorum . Dizinin reklam afişlerinde bile , Kanuni Sultan Süleyman’ın kadınlar arasında olan fotoğrafının kullanılmasını Kanuni ile örtüştüremiyorum . Bir padişahın otoritesinin bir kadın önünde yumuşadığı doğru olabilir fakat bu dizide padişah olan Kanuni değil , Hürrem’dir … Tarihi bugüne getiriyorsanız , yaşanılanların birebir olmasa da en yalın haliyle sunulmasının daha değerli olduğunu düşünüyorum . Muhteşem Yüzyıl ya da başka bir dizi ile Osmanlı tarihi elbette ki anlatılabilir ve anlatılmalıdır . Hürrem’in hırsları da konuşulmalıdır , aşkı da . Kanuni’nin seferleri de konuşulmalıdır , sarayı da . Ancak tarihe olan saygı duruşumuzu kaybetmemek gerekiyor . Bu bizim geçmişimiz ve ta Orta Asya’dan , bugün Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar gelen geçmişimizle gurur duymamız gerektiğine inanıyorum tüm kalbimle .
Sadakat göstermemiz gereken bir tarihimiz ve sahip çıkmamız gereken bir mazimiz var , inançla ve her zaman gururla !
Yorumlar