Tesettüre Dair…

Tesettüre Dair…

Tesettüre Dair

Müslüman Hanımın İffeti

Tesettür; bir müslümanın, dinimizce örtülmesi gereken yerleri yine dinin belirlediği şekilde örtmesi demektir. Ve tesettür, İslam’ın en mühim emirlerinden biridir.

Tesettür müslüman hanımın iffetini ve daha önemlisi şahsiyet ve vakârını korumayı amaçlar. Bu sebeple bedenin tesettürünü, rûhun ve kalbin tesettüründen ayrı düşünenler çok büyük bir hatâya düşerler.Aynı zamanda Rabbimiz ve Rasûlullah (sav) katında ne kadar önemli bir emir olduğu âyetler ve hadîs-i şeriflerle de apaçık ortadadır.

Yüce Allah (cc) Kur’an-ı Kerim’de

“Ey Ademoğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek bir giysi, bir de giyip süsleneceğiniz bir giysi indirdik. Takva örtüsü ise daha hayırlıdır.”

(el-A’raf, 26)
Bu âyet-i kerîmenin de dikkat çektiği üzere giysi, takvâ ile meczolunmalıdır.

“Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Zînet yerlerini açmasınlar. Bunlardan kendiliğinden görünen kısmı müstesnâdır. Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar… Gizleyecekleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Ey mü’minler! Hepiniz Allâh’a tövbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin, umduğunuza nail olasınız.”

(en-Nûr, 31)
Kadınların ev dışında veya yabancı erkeklerin yanında, normal ev içi elbisesinin üstüne bir dış elbise daha giymeleri gerekir. Bu husustaki âyet-i kerîmede şöyle buyurulur:

“Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu onların tanınıp, kendilerine sarkıntılık edilmemesi için daha uygundur. Allâh çok bağışlayıcı ve çok esirgeyicidir.”

(el-Ahzâb, 59)

Örtünme ile ilgili bu âyetler inzâl oldukça, Allâh Rasûlü (sav) de en yakınlarından başlayarak bu âyetlerde kastedilen örtünmenin şeklini tarif ve tebliğ etmiş; kendi hanımlarını, kızlarını ve bütün müminlerin hanımlarını Allâh’ın murâdına uygun örtünme hususunda yetiştirmiştir. Bu hususta pek çok fiilî örnek bulunmaktadır.

Hazret-i Âişe’nin rivâyetine göre, birgün Hazret-i Ebû Bekir’in kızı (Hazret-i Âişe’nin kızkardeşi) Esmâ, ince bir elbise ile Allâh Rasûlü’nün huzuruna girmişti. Rasûlullâh (sav) yüzünü başka tarafa çevirdi ve şöyle buyurdu:

“-Ey Esmâ! Şüphesiz kadın erginlik çağına ulaşınca, onun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi uygun değildir.”
Hazret-i Peygamber bunu söylerken, yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti.”

(Ebu Davûd, Libâs, 31)

Temimoğulları kabilesinden birtakım kadınlar, Hazret-i Âişe’yi ziyarete gelmişlerdi. Üstlerinde ince giysiler vardı. Hazret-i Âişe, onlara ikaz mâhiyetinde şöyle dedi:
“-Eğer sizler mü’minler iseniz, bunlar inanmış hanımların giysileri değildir. Eğer mü’min değilseniz o zaman durum değişir.”
Yine bir gün onun huzuruna, ince başörtülü bir gelin getirilmişti. Bunun üzerine O şöyle dedi:

“-Nûr Sûresine inanan bir kadın böyle örtünmez.”

(El-Kurtubî, El-Cami’, XIV, 157)

Peygamberimiz, ashâb-ı kirâmdan birine Mısır’da dokunmuş keten bir kumaş vermiş ve yarısından kendine gömlek diktirmesini, diğer yarısından ise hanımının giysi yapmasını istemiştir. Ancak daha sonra şöyle buyurmuştur:

“-Hanımına git ve söyle: Altına bir gömlek diksin. Çünkü vücut şeklinin ortaya çıkmasından korkarım.”

(El Kurtubî, El Cami’, XIV,156)

Hazret-i Peygamber, müslüman kadınların ibadetlerini îfâ ederken dikkat etmesi gereken bir hususa da:

“Allâh Teâlâ ergin kadının namazını başörtüsüz kabul etmez.”

(İbn Mâce, Tahâre, 132; Tirmizî, Salât, 160; Ahmed b. Hanbel, IV, 151) buyurarak dikkat çekmişlerdir.

Bu âyet ve hadislerin ışığı altında zihinlerimizde ve kalblerimizde tesettür şeklimizi tekrar muhasebe etmeliyiz. Biz, tesettür anlayışımız ile bu emirlerin neresinde bulunuyoruz? Acaba bilerek veya bilmeden hatâ mı işliyoruz? Rabbimizin ve Peygamber Efendimizin çizdiği sınırları zorluyor muyuz?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir