Zeynep Kamez Kaya ile ‘Öncüler’ Kitabı Üzerine…

Zeynep Kamez Kaya ile ‘Öncüler’ Kitabı Üzerine…

“Hicrete Gelin Giden ÖNCÜLER”in Hatıralarında Bir Yolculuk

Burç FM‘de 2 buçuk yıldır hicrete gelin gidenlerin hikâyesinin anlatıldığı ‘Öncülüler’ programını bizlere sunan Zeynep Kamez Kaya, şimdi de konuklarının hikâyelerini bir kitapta topladı.

Zeynep Kamez Kaya ile ne katı edebiyat sohbetine girmek istedik ne de ucuzlatılmış bir güncel hayatın içerisine… Zeynep Kamez Kaya‘nın ‘Hicrete Gelin Giden ÖNCÜLER‘ kitabında yer alan, yurt dışında açılan okullarda görev yapan öğretmenlerin eşlerinin hatıralarını hayal etmek ve kendimizi onların yerine koymak istedik.

Sorular sorduk… Cevaplar aldık… ve o bizi uzak diyarlara sürükledi…

Son zamanların en başarılı ve en anlamlı çalışmalarından birini gerçekleştirdi o…

Çokça seviliyor ve bir o kadar da dua alıyor…

Yurt dışına hicret etmiş ‘Öncüler’in hatıralarını öğrenmek, derinlerde saklı kalanları hissetmek, hicret yolcularının hatıralarında bir yolculuk yapmaktı bizim dileğimiz.

Şimdi sizi de bu yolculuğa davet ediyoruz…

* Bize öncelikle Zeynep Kamez Kaya’dan biraz bahseder misiniz?

Zeynep Kamez Kaya: İzmirliyim. İzmir’e göre kalabalık bir ailede büyüdüm. Dört kardeşiz. Ben 2. Çocuğum. Annemin veya babamın en çok sevdiği evladı bendim diye hissederdim ta ki anne olana kadar. Anne olduktan sonra anne babama bakış açım değişti. Anneler evlatları arasında ayrım yapamaz hakikati gün yüzüne çıktı. Üniversite eğitimimi Konya’da işletme üzerine yaptım. 2002 yılında mezun olduğumda gönlümde yatan meslek radyoculuktu. İzmir’de bölgesel bir radyoda başladım mesleğime. 2007 yılında Hakan Bey’le evlenip İstanbul’a gelince Burç FM’de çalışmaya başladım. Şimdi hem Burç Fm hem de Shaber radyo’da çalışmalarıma devam ediyorum. İlk olarak Burç FM’de yayınlanan Şefkat Kahramanları programını kitaplaştırdık, ardından Öncüler geldi. İşlerim geç bittiğinde “anne sen babamdan bile geç geliyorsun” diyerek kendisine olan görevlerimi bana hatırlatan beş yaşında Mirza Halis isminde bir oğlumuz var.

Zeynep-Kamez-Kaya-Hicrete-Gelin-Giden-Öncüler

* Son kitabınız olan Hicrete Gelin Giden Öncüler’in ilk çıkış fikri nerden doğdu?

Zeynep Kamez Kaya: Öncüler Programında yurt dışında açılan okullarda görev yapan öğretmenlerin eşlerini ve oralarda bizzat öğretmenlik yapan bayanları konuk alıp Gurbet hatıralarını anlatmalarını istiyoruz. Program fikri Burç FM Eski Genel Yayın yönetmeni Bünyamin Şen Bey’in teklifi ile ortaya çıktı. Bu güzel projede ben de yerimi almış oldum. Program üç yıldır devam ediyor. İlk başladığı günden bu yana dinleyicilerimizden çok güzel geri dönüşler aldık. Yayınlanan bu hayatların sadece dinleyici ile sınırlı kalmaması için kitap fikri oluştu.

* Yeni bir kitabınız baskıdan ilk çıktığında ve okurlarla buluşmaya başladığında ne hissediyorsunuz?

Zeynep Kamez Kaya: Heyecan ve şükür…

Hicrete Gelin Giden Öncüler’le dünyaya bakış açım değişti…

* Gerçek insan öykülerini kaleme almak sizi nasıl etkiledi, farklı insanların yaşanmışlıkları ve tecrübeleri size hangi noktada etkileyici geliyor?

Zeynep Kamez Kaya: Yurt dışına hicret etmiş kişilerin hayatları şimdiye kadar birçok kitaba konu oldu. Yaşadıkları hikâyeleştirildi. Hicrete Gelin Giden Öncüler’in şimdiye kadar yapılan çalışmalardan farkı yaşananları yaşayanların dilinden ve isimleri ile yayımlamaktı. Dolayısı ile okuyucu açısından okuduklarının gerçek kişilerin hayatları olduğunu bilmek etkili oldu. Benim üzerimde ki etkisi tabiî ki fazla. Şu alanda etkilendim diye ayrı tutabileceğim bir şey değil adeta dünyaya bakış açım değişti diyebilirim.

Zeynep-Kamez-Kaya-Hicrete-Gelin-Giden-Öncüler

* Gurbeti yaşamış insanların hikayelerini yazmak nasıl bir duygudur? Onlar Türkiye’yi daha fazla yaşarlar, Türkiye’ye daha fazla tutunurlar.

Zeynep Kamez Kaya: Hicrete Gelin Giden Öncüler’in yaşadıklarını yazmak ve dinlemek insanın şefkatine dokunan bir duygu. Ezanı onların kulakları ile dinlemek, peynirin zeytinin olmadığı ülkelerde kahvaltı yapan kardeşlerimizi düşünerek kahvaltıya oturmak, Türkiye’de burun kıvırıp, basit olarak gördüğümüz sebze yemeklerine onların hasret olduğunu bilmek şükür duygunuzu arttırıyor. Birçok ev hanımı marul ve ıspanağı temizlerken pörsümüş olan yapraklarını düşünmeden atar. Hicrete giden bayanların burnunda tüten ıspanağı, marulu, pırasayı onlardan hasretle dinlediğinizde hem içinde bulunduğunuz nimetlere şükrediyor hem de onların gözüyle bakmaya başlıyorsunuz. Üsküdar’da ezan dinlerken dinleyemeyenleri düşünüp gözlerimin dolduğu çok olmuştur. Ezan okuyan telefonlar ve saatler o hasreti ne kadar dindirebilirse o kadar dindirmeye çalışıyorlar.

* Belki bu sizin için zor bir soru olacak ama kitabınızda kaleme aldığınız ve en çok etkilendiğiniz hayat hangisi? Bizimle paylaşır mısınız?

Zeynep Kamez Kaya: Evet bu benim için zor bir soru gerçekten. Hepsi çok kıymetli hatıralar. Bu hatıralardan bir örnek verebilirim. Makbule Aksaray Kitaba aldığım isimler arasında. İlk olarak Özbekistan’a oradan sonra Kazakistan’a gidiyorlar Kazakistan’da başından geçen bir hadiseyi kendisi şöyle anlatıyor;

“Küçük oğlumun yürümeyi yeni öğrendiği zamanlardı. Tahta soframızı oturduğumuz odaya açmış ve üzerine ocaktan yeni indirdiğim çaydanlığı koymuştum. Büyük oğlum ranzanın üzerinde uyuyordu, küçük oğlum da babası ile diğer oda da oynuyordu. Tehlikeli bir durum olmadığından sıcak çaydanlığı bırakırken tereddüt yaşamadım. Ve Mutfaktan “çay hazır” diye seslendim. Küçük oğlum düşe kalka çaydanlığı koyduğum odaya gelmiş. O sırada ranzada uyuyan oğlum da ranzanın üst katından tahta sofranın üzerine düşmüş. Onun düşmesiyle sofranın üzerindeki çaydanlık tamamen küçük oğlumun ayaklarına dökülmüştü. Kısa sürede gerçekleşen bu olaya müdahale edememiştik ve bir yaşındaki oğlumun ayakları birinci dereceden yanmıştı. Ambulansla hastaneye götürdük. Hayatımda kendimi o kadar çaresiz hissetmemiştim. Oğlumun üzerinde külotlu çorabı vardı. Çıkarırken çoraba yapışan derileri soyulmuş. Var gücü ile ağlıyor ve bağırıyordu. Beni içeri almıyorlardı. Dışarıda ağlıyor ve dua ediyordum. Çaresizlerin çaresi Rabbe sığınmak o anda yaptığım tek şeydi. Oğlumuzun ayakları çok derin yanmış ve hastanede yatması gerekiyordu. Hastaneye Eşim Ramazan Bey ile gelmiş uyuyan çocuğumuzu emanet edeceğimiz kimse olmadığından evde bırakmıştık. Evde elektrikli petek kullanıyorduk. Çok soğuk ve karlı bir kış günüydü. Hemen yalnız kalan oğlumuzun yanına dönmemiz gerekiyordu. Doktorlar ayakları yanan oğlumun hastanede yatması gerektiği konusunda ısrar edince, Eşim bütün sorumluluğu üzerime alıyorum diye bir dilekçe yazıp imzaladı. Böylelikle çocuğumuzu alarak yola çıktık. Gece saat iki sıralarıydı. Doktorun verdiği ilaçları nöbetçi eczane bularak aldık. Eve gitmemiz iki saati bulacaktı. Evde uyuyan çocuğumuzla ilgili endişelerimiz artıyordu. Yüksek bir tepeyi aşıyorduk ki arabamız durdu. Kapkaranlık yolun ortasında kaldık. Eşim Ramazan Bey “Bismillah” diyor gaza basıyor fakat araba çalışmıyordu. Ben kucağımda ağlayan oğlumla birlikte hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Bir yandan da söylenmeye başladım “ne işimiz var buralarda!, kaldık bu dağ başında, güzel bir hayatımız varken niye buralardayız, ne yapacağız şimdi!” diye… Arkadan gelen arabanın bize çarpması çok muhtemeldi. Çünkü hiçbir şey görünmüyordu. Eşim inip iterek arabayı yolun kenarına çekti. Epey o şekilde bekledik. Ne gelen vardı ne giden…Ben ve oğlum durmadan ağlıyorduk. Gecenin üçü olmuştu. Orada sabahlasak donabilirdik. O sırada karşıda bir araba ışığı fark ettik. Işığın yaklaşmasını bekleyip yardım isteyecektik. Araba yaklaştıkça ışık gözümüzü alıyor ve içerisindekileri seçemiyorduk. Araba tam önümüzde durdu. İçinden bir genç indi ve eşime “buyurun hocam bir sıkıntınız mı var?” dedi. Ben çok şaşırmıştım. Eşime “Ramazan Bey kim bu gençler?” diye sordum. O da “öğrencilerim ama bu saatte neden buradalar onu bilmiyorum,” dedi. Biz arabaya bindik. Öğrencilere neden orada olduklarını sorduk. Onları oraya getiren kudret can sıkıntısını vesile kılmıştı. Canları sıkılmış arabayla dolaşmaya çıkmışlar. Olacak bir şey değildi. Ama olmuştu. Söylediklerim konusunda pişmanlık yaşadım. Neden orada olduğumuzun cevabını hemen almıştım. Gözyaşlarımız sevinç gözyaşlarına dönmüştü. Bizi evimize kadar götürdüler… Ömrümün en bereketli zamanlarıydı.”

* Çocuklu bir yazar olarak annelik konusunda kendinizi deneyimli buluyor musunuz?

Zeynep Kamez Kaya: Annelik çocukla birlikte büyüyen canlı bir kavram. Her gün annelik adına bir şeyler öğreniyorum diyebilirim. Hiçbir kadının ben annelik konusunda uzmanım, deneyimliyim diyebileceğini sanmıyorum. Her çocuk kadına farklı duygular yaşatıyor ve öğretiyor. Dünyada ki en önemli emanet çocuk. Ve ilk yıllar ıskalanmaması, geçiştirilmemesi gereken zamanlar. İş güç derken ihmal ediyoruz çocuklarımızı ve pişmanlıklar yaşıyoruz. O pişmanlığı yaşamamak için bir dönem işlerime ara vermiştim. Annelik konusunda öğreneceğim şeyler oğlumun büyümesi ile gün yüzüne çıkıyor. Her an farklı bir durumla karşılaşıyor ve çocuklara aranızda olan o üsluba, sevgi bağına zarar vermeden yolunuza devam etmeniz gerekiyor. Zor ama güzel bir sorumluluk annelik..

Zeynep-Kamez-Kaya-Hicrete-Gelin-Giden-Öncüler

* Burç FM’deki programınızın içerikleri hakkında bizi ve okurlarımızı bilgilendirebilir misiniz?

Zeynep Kamez Kaya: Burç FM’de Şefkat Kahramanları ve Öncüler programları devam ediyor. Şefkat kahramanlarında toplum tarafından tanınan, sevilen ve düşünceleri referans alınan güzel işler yapan, başarılı kişileri konuk alıp annelik kavramını ve annelerini konuşuyoruz. Hem anneler hem de evlatlar için kulağımıza küpe olacak kıymette sözlerle karşılaşıyoruz. Az önce bahsettiğim gibi Öncüler gurbetteki bayanların hatıralarını içeriyor.

* Peki farklı bir konuya değinecek olursak, son zamanların en aktif iletişim aracı olarak görülen sosyal medya, sizce bir yazar için gerekli midir?

Zeynep Kamez Kaya: Öncelikle şunu belirtmek isterim, kendimi bir yazar olarak değil radyocu olarak görüyorum. Sosyal medyayı çok başarılı kullanamayan biri olarak gerekli olduğunu düşünüyorum. Düşüncelerin duyguların paylaşılması güzel.

Fakat, her anın her durumun paylaşılmasına, kişilerin özel yaşamlarını sosyal medyada sergilemesine sıcak bakmıyorum. Mahremiyet duygusunu törpüleyen bir sosyal medya kullanımı nahoş bir durum oluşturuyor.

* “Kitaplardan kurtulabileceğinizi sanmayın” diyen Umberto Eco’ya göre 20-30 yıl sonra dünyada kitap koleksiyonculuğu diye bir şey kalmayacak. İnternet ve dijital medya sizin kitaplarla ilişkinizi değiştirdi mi?

Zeynep Kamez Kaya: Değiştirmedi demek mümkün değil. Önceden ulaşmak istediğiniz bilgiye zaman ayırmanız gerekirken şimdi saniyeler içinde ulaşıyorsunuz. Dolayısı ile kitaplığınızdan internetten ulaşabileceğiniz bilgi içeriğine sahip kitaplarınızı çıkarıyorsunuz. Takip ettiğim yazarlar dışında arşivime aldığım kitaplarda internetin etkisini görüyorum.. fakat elektronik kitap okuyamıyorum. Kendimi kitap okuyor gibi hissedemiyorum. Kitabı kitaptan okumanın tadı ve zevki başka. Kitap kokusunu sevenlerdenim.

Yıllarca cahil formatında çekilen başörtülülerin fatoğrafı değişmek zorundaydı…

* Son dönemlerde tesettürlü bayanların öncülük ettiği bir çok girişim bulunuyor. Bu girişimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Zeynep Kamez Kaya: Başörtülü bayanlar şimdiye kadar hak ettikleri yerlere gelemediler. Başörtüsü problemleri yüzünden okullarını bırakmak zorunda kalan, ötekileştirilen bayanların son zamanlarda başarılı işlere imza atmaları haklarını elde etmeleri güzel bir gelişme. Lise yıllarından buyana başörtülü olan biri olarak önceden hayalini bile kuramadığımız zamanları yaşadığımızı düşünüyorum. Yıllarca cahil formatında çekilen başörtülülerin fotoğrafı değişmek zorundaydı. Ve şimdilerde onu yaşıyoruz.

* Tüm bu yoğunluğu içerisinde bizleri kırmadığı ve samimi sohbeti için Zeynep Kamez Kaya‘ya çok teşekkür ederiz.

“Hicrete Gelin Giden Öncüler” kitabını satın almak için tıklayın.

Yorumlar

“Zeynep Kamez Kaya ile ‘Öncüler’ Kitabı Üzerine…” için bir yanıt

  1. Yasemin BÜTÜN dedi ki:

    Merhaba,
    Program gerçekten çok güzeldi. Kitabını da aldım hemen ve bir solukta okudum. Çok başarılı. Ancak şu günlerde Burç FM sanırım Küre FM oldu. Ancak Öncüler programının arşivine erişemiyorum. Hâlâ dinlemek istiyorum ibretlik hikayeleri. Hicrete Gelin Giden Öncüler kitabını okumayanlara tavsiye ederim… Sn.Zeynep Kamez Kaya güzel çalışmalarınız için tebrikler…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir