Merhabalar efendim, Yeşil’in diyarında Nimet’in kelime dünyasına hoşgeldiniz. Tanışmalar önemlidir, tanışmak rengini belirtir insanın. Kimliğini doğrular bir başka deyişle. Heycanlıyım, rengimi belli ediyorum. Yazmaya aşık birinin harflerini birleştirip, binlerce çift gözün önüne çıkarmasını izliyorsunuz şimdi. Yıllardır zevkle takip ettiğim, kendini her yeni gün yenileyen bir yeşil diyarda artık bende olacağım. Dilimiz döndüğünce, gözümün gördüğünü, kalemimin çizdiklerini anlatacağım sizlere. Mimar olmanın verdikleriyle, binlerce zevke hitap edecek paylaşımlarda bulunacağız. Renkleri paylaşacağız, yeni renkler ortaya koyacağız hep birlikte. Ben bir anlatırken, siz bin soracaksınız bana. Yazdıkça, çizdikçe, zevklerimizin kesesini dökeceğiz ortaya. Hamuru ben yoğuracağım, şeklini verdikten sonra ortaya çıkan ürünü sizlerin evinde pişireceğiz. Sonra her evde farklı bir koku uyandıracağız. Her mekan, içinde yaşayanın aynası olacak. Mimarlığı anlatacağız sizlere. Mimar olmanın getirdiklerini, sorumluluklarını, insana sunması gerekenleri konuşacağız. Her güzelliğin bir zahmeti olduğunu vurgulayacağız. Yazarken öğreneceğiz hep birlikte. Herşeyin güzel olduğunu bileceğiz ve her güzelliğin bir yeri olduğunu. Herkes güzeli arayacak çevresinde, alternatifler çoğalacak. Yerli yerinde kalmaktansa, değişikliklere açık olacağız. Acaba bu hafta ne yapacağız diye düşüneceğiz ve ekranın başında toplanacağız. Benim için bu hafta Nimet neler söylemiş diyeceğiz?
Mimarlığı anlatmaya başlarken de sizlerle ilk biz mimarların en çok karşılaştığı diyaloğu paylaşacağım. Böylelikle benim kim olduğum ortaya çıkacak..
A: Merhabalar, ne işle uğraşıyorsunuz?
Nimet: Mimarım.
A: Hımm, ne güzel, iç mi dış mı?
Nimet: Iıııı, “mimar” sadece “mimar”.
A: Hımm, peki.
Derin bir sessizlik olur ve taraflar ayrılır. A kişisinin kafasındaki düşünceler yerine oturmaz ve gördüğü bir yeni mimar arkadaşımıza aynı soruyu yineler. Uzun uzun cümlelerle de anlatıldığı oldu bu diyalogların. Ama sonuç değişmedi. İnsanlar tek mimar kelimesiyle yetinemediler. Son zamanlarda içinde barındırdıklarını tam bilmediklerinden mi hep yanına bir kelime arkadaşı aradılar.
Mimarlık; yapı kurma sanatıdır. Yapıları yaparken; insanların yaşamasını kolaylaştırmak ve barınma, dinlenme, çalışma, eğlenme gibi eylemlerini sürdürebilmelerini için gerekli mekânları, işlevsel ihtiyaçları ekonomik ve teknik olanaklarla bağdaştırarak estetik bir açıdan inşa etme sanatıdır. Mimarlar bir yapıyı tasarlarken, mekan boyutlarını, tefriş ölçülerini düşünerek, iç mekanlardaki yerlerini belirterek oluştururlar. Bu tanımı yaptıktan sonra dış mimarlık kavramının olmadığını, bu kavramın iç mimarlık varsa dış mimarlıkta olmalı deyip insanoğlunun ürettiği bir terim olduğunu söylemek en doğrusu.
Yeşil bir diyarda olmanın ilk heycanıyla;
Bilin ki; “Memleket isterim / Gök mavi, dal yeşil / Tarla sarı olsun / Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun” istiyorum.
Ve kendimi şöyle tarif ediyorum.
Nimet; tasarlar, çizer, uygular ve izler. Unutmadan ardından da gülümser.
Sizlerin de gülümseyen sabahlara uyandığınız günlerde buluşmak dileğiyle, sevgiyle kalın.
Yaradan’a emanet…
Yorumlar