Her hafta, bu hafta ne yazmalıyım acaba diye düşünmeye başladığımda mutlaka aklıma düşen ilk üç konudan birini seçiyorum. Bu haftada daha dün okuduğum bir haberden yola çıkıyorum aslında. Yüksek lisans tezim, tarihi çevrede uygulanmış yeni yapıları ve ekleri içeriyordu. Bu nedenle hem tarihi yapıları, hemde günümüz yeni yapılarını ve teknolojilerini çok sık takip ediyorum. Dünyada bazı şehirler bu yapılar bakımından çok zengin. Paris, tarihi mekanlarını korumaya fazlasıyla özen gösteren, bunun yanısıra günümüz ileri teknolojisini de çok iyi kullanan bir şehir. Bu anlamda dünyaya bu konuda örnek veren şehirlerin başında geliyor. Louvre Müzesi, Eyfel Kulesi kadar dünyaya malolmuş, yapıldığı dönemde tüm tepkileri üzerine çekmiş, benimsenmemiş ancak değişen zaman içerisinde simge haline gelmiş bir yapıdır. Yıllarca mimarlık okullarında, tarih kitaplarında simge yapı ve hatta tarihi çevreye aykırı piramiti ile tanıtılmıştır.

Geldik bu güne..

Cam piramitin yapımının üzerinden o kadar zaman geçtikten sonra, geçtiğimiz yıl yepyeni bir projeyle Louvre Müzesi yine gündemde yerini almayı başardı. İslam eserlerini içeren, önemli bir arşivi barındıran müzeyi hayata geçiren Louvre, bir avlusunun üzerini kapatarak yeni bir alan oluşturdu. Yapının mimarları Milanolu mimar Mario Bellini ve Fransız mimar Rudy Ricciotti’dir. Uçan halı hissi veren, dalgalı bir yüzeye sahip olan kaplama en az cam piramit kadar ilgi çekmiş bulunmaktadır. İslam eserleri müzesi olarak tanıtılan müzede birçok coğrafyaya ait, daha gün yüzüne çıkmamış eserler sergilenmeye başlanmıştır. İslamın doğuşu, yayılışı ve yaşatılma dönemine ait eserler müzede bulunmaktadır.

Okuduğum ve elde ettiğim bilgiler doğrultusunda, İslam sanatları galerisinde sergilenen bir çok ürünün kaçırıldığına dair bilgiler Türkiye basınında konu edilmiştir. Ancak bilgilerin doğruluğu hakkında net bir bilgimiz bulunmadığından fikir beyan etmek doğru olmamaktadır.

İslam sanatları müzesinin açılışı, Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande tarafından yapılmıştır. İslam sanatları bölümünün yapılması çeşitli kişilerin ve kurumların bağışlarıyla gerçekleşmiştir.En büyük bağışçı ise; 17 milyon euro’yla Suudi milyarder Prens Alwarleed bin Talal olmuştur.

Louvre Müzesi; Asya’dan Avrupa’ya uzanan geniş bir islam coğrafyasına ait 18.000 eseri barındıran İslam Sanatları Bölümü için, müzeyle şimdiye kadar işbirliği yapan tüm kurumlara teşekkür etmek için verdiği davette, Türkiye’den de İslam Sanatları Müzesine bilimsel, mesleki ve eğitsel konularda katkıda bulunan S.Ü.Sakıp Sabancı Müzesi adına, SSM Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı da bulunmuştur. Güler Sabancı; “ Uzun yıllar kapalı olan İslam Sanatları Bölümü’nün daha önce hiçsergilenmemiş eserlerle tekrar ziyaretçilerle buluşmasına katkıda bulunan değerli kurumlar arasında yer alıyor olmamız yakın ve uzun dönemli işbirliğimizin sonucudur” demiştir.

Louvre müzesinin; cam piramitin ardından, uzun yıllar boyunca uçan halı diye adlandırılan dalgalı formdaki çatı kaplamasıyla anılacağı açık bir şekilde ortadadır.

En yakın zamanda gidip yerinde görmek, kişisel fikirlerimizle tekrar bu konuyu ele almak adına.

Sevgiyle kalın.

Yaradan’a emanet..