Masalımın Başladığı Mekan “Küçüksu Kasrı”

Masalımın Başladığı Mekan “Küçüksu Kasrı”

Masalımın Başladığı Mekan Küçüksu Kasrı

Bir süredir duymuyorsunuz sesimi. Çığlıklar atıyorum halbuki. Tatlı telaşlar hepsi . Gönlümün sahibini buldum bende ve erdim muradıma. Evlilikle ilgili bir şeyler söylemeye niyetim yok taze gelinim daha. Bilmiyorum evcilik tadında. Bu yazıyı okurken bazılarınız evli, bazılarınız evlilik hazırlığında, bazılarınız da bu hayalin içerisinde olabilir. Dilerim Rabbim gönlünüzdekini yolunuza çıkarsın. Ne diliyorsanız, Rabbimden dileyin o en güzelini verecektir size.

Gelelim benim hazırlıklarıma. Yoğun ve zor bir süreç elbette. Yaşayan herkes bilir. Evin tek kızı, evin tek oğluyla evlenirse ve tecrübe bakımından sıfır deneyim olursa, tedirginlik oranı artıyor. Ya güzel olmaz ise, ya başaramazsak diye. Ama burada değerli eşim ve kıymetli ailelerimizle en büyük artımız duamız ve her detayı Allah (c.c)’e emanet etmek oldu. İşte bu yüzden gönlümüzdekinden daha güzel oldu her şey.

Masalımızın başladığı mekanı seçmek bizim için en kolayı oldu. Nasıl diyeceksiniz ? Babam, ben kendimi bildim bileli “Allah nasip etsin inşAllah evlatlarımı saraylarda evlendireceğim” diye dua ederdi. Bizde hayırlısı babacığım derdik. Gülerdik. Eşimin annesi de sürekli “Oğlum seni sarayda evlendireceğim.” diye dua edermiş. Yaradan Rabbim kabul buyurmuş demek ki. Bizde dualarla bulduk düğün mekanımızı.

Masalımın Başladığı Mekan Küçüksu Kasrı

Bilememiştim öğrencilik yıllarımdan beri, mimarlık tarihinde isimleri söylendiğinde hayranlıkla eserlerini incelediğimiz, Balyan ailesinin emekleriyle inşa edilen Küçüksu Kasrında dünya ve ahiri iki cihanda gönüldaşıma “Evet” diyeceğimi.
Bu güzel mekanı önce ben sizlere anlatayım sonra da sizler mutlaka gidip, şirin kafesinde çay içip, bu keyifli Küçüksu Kasrı’nın içerisinde tarihe yolculuğa çıkın istedim.

Küçüksu Kasrı, Medeniyetler şehri İstanbul’da, Üsküdar Beykoz sahil yolu üzerinde bulunmaktadır. (Kroki bilgisi verir gibi oldu) 🙂 Kasrın tarihi incelendiğinde Bizans dönemine kadar gitmektedir. Osmanlılar dönemin de, kandil bahçesi adıyla bilinen padişahın has bahçelerinden biri olarak da kullanışmıştır. Sultan I. Mahmud döneminde Divittar Mehmed Paşa, padişah için bu hasbahçede deniz kıyısına iki katlı ahşap bir saray yaptırmış, bu yapı III. Selim ve II. Mahmud dönemlerinde de onarılarak tekrar kullanılmıştır.

Sultan Abdülmecid Dönemi, özellikle saray ve kasır mimarlığında batılı biçimlerin tercih edildiği yıllardır. Abdülmecid, Dolmabahçe ve Ihlamur yapılarında uygulattığı yenilikleri, Küçüksu Kasrı’nda da uygulatmış, eski ve ahşap yapıyı yıktırarak yerine bugünkü kasrı yaptırmıştır.

1857`de hizmete giren yeni Küçüksu Kasrı’nın mimarı Balyan Ailesinden Nikogos Balyan’dır. Bodrumuyla birlikte üç katlı olan bir yapıdır. Küçüksu Kasrı’nın kapalı alanı yaklaşık 400 metrekarelik bir alan üzerine kuruludur. Yığma tekniğiyle ve kargir olarak yapılmıştır. Bodrum katı kiler, mutfak ve hizmetçilere ayrılmış, diğer katlarsa bir orta alana açılan dört oda biçiminde düzenlenmiştir. Bu özelliğiyle geleneksel Türk evi plan tipini yansıtan yapı, genellikle dinlenme ve av amaçlı olarak kullanılan bir fonksiyona cevap vermektedir.

Masalımın Başladığı Mekan Küçüksu Kasrı

Devlete ait diğer saray yapılarının aksine yüksek duvarlarla değil, dört yönde kapısı olan ve döküm tekniğiyle yapılmış zarif demir parmaklıklarla çevrilidir. Cephe süslemeleri Abdulaziz döneminde elden geçirilen yapı, zaman zaman çeşitli onarımlar görerek günümüze ulaşmış, ancak bu arada eski saraydan kalan ve çeşitli işlevlerdeki ek yapılarını yitirmiştir.

Kabartmalarla süslü ve hareketli deniz cephesinde, bu cepheye yaslanmış şadırvanlı küçük havuzunda, merdivenlerinde çeşitli batılı süsleme motifleri uygulanmıştır. Tüm yapı değerli sanat eserleriyle döşenmiş, bu iş için Viyana Operası dekoratörü Sechan görevlendirilmiştir. Alçı kabartma ve kalem işi süslemeli tavanları, bir şömine müzesini andıran birbirinden farklı renk ve biçimde, değerli İtalyan mermerleriyle yapılmış şömineleri, her bir odada ayrı süslemeli ve ince işçilikli parkeleri, çeşitli Avrupa üsluplarındaki mobilyaları, halı ve tablolarıyla eşsiz bir sanat müzesi niteliğindeki Küçüksu Kasrı, Cumhuriyet döneminde de bir süre devlet konukevi olarak kullanılmış ve günümüzde bir müze-saray işlevi kazanmıştır. Gözetmenler eşliğinde belirli bir ücret karşılığında gezme izni olan Küçüksu Kasrı yanıbaşındaki iskele, çeşme meydanı, bahçesi eskiden olduğu gibi halkın eğlenip dinlenebildiği bir alan haline dönüşmüştür.

Bir mimar olarak, bu kimliğin değerini görmek boğazda bu tarih deniz ve yeşilin keyfine varabilmeniz adına yolunuzun bu mekana düşmesini diliyorum.

Yaradan’a emanet olun. Sevgiyle kalın.

Yorumlar

“Masalımın Başladığı Mekan “Küçüksu Kasrı”” için bir yanıt

  1. dilek dedi ki:

    Merhaba Nimet Hanım , Bende 1,5 aylık evliyim:) düğün telaşı nedir bilirim, saraylarda değil ama Gönlümüzün memnun olduğu şekilde çok güzel bi düğün nasip etti Rabbim, yazınızı okudum ,en çok da ailelerinizin ettiği dualardan etkilendim (Saraylarda evlendireceğim) ne kadar hoş, Rabbim Ne güzel de nasip eylemiş…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir