İnzivada yaşayan yalnız bir insan olmadığımız sürece hayatımızın her anı iletişim içinde geçiyor. Evde anne-baba olarak çocuklarla, eş olarak karı-koca arasında, kardeşler arasında, iş yerinde ast-üst veya iş arkadaşlarımız, okulda veya çevrede arkadaşlarımız, tanıdığımız veya tanımadığımız ama bir şekilde muhatap olduğumuz kişilerle sürekli iletişim kurmak zorundayız. Ve iletişim sanıldığı gibi konuşmak veya kafamızdakileri bir şekilde aktarmak değil iletişim söylemek istediklerimizi söylemektir.
Üstelik iletişim çağı denen modern zamanlarda, insanlar her ne işle meşgul olursa olsun, kalitenin doğru iletişim yöntemleriyle eş oranlı olduğunu düşünürsek iletişimin artık neden beceri olduğunu anlayabiliriz. Peki bu kadar kişiyle muhatap olup, hiç mi yanlış yapan veya hatasını düzeltmemizi istediğimiz kişiler olmayacak? Elbette olacak. Peki karşımızdaki insanın hata yapması bize onu önümüze geldiği gibi eleştirme hakkı verir mi? Tabiki vermez.
Peki Ne Yapacağız?
Eleştiri, yaygın anlamda duyduğumuzda bile bizi sıkan bir tabirdir. Çünkü birçok kişi eleştiri yaptığını zannederken hakaret eder. Halbuki eleştiri kişiye değil yapılan yanlışa yönelik olmalıdır. Kişiye yapılan eleştiriler hatayı düzeltmediği gibi, daha fazla olumsuz sonuçlar getirebilir. O yüzden eleştirilerimizi yapıcı hale getirmeliyiz. Yapıcı eleştiri için en önemli nokta; neyi eleştirdiğinizi net bir şekilde belirtmektir.
Mesela, çocuğunuz matematik dersinin bir yazılısına çalışmadığı için düşük not almışsa bu kesinlikle ve sadece çocuğunuzun o sınava çalışmadığını gösterir, tembel olduğunu değil. Çocuğunuz hiçbir dersine hiçbir zaman çalışmıyorsa bu en fazla tembel olduğunu gösterir, aptal olduğunu değil. Veya uyarmanıza rağmen yatağını toplamıyorsa ama dolabı ve çantası düzgünse bu da çocuğunuzun sadece yatağını toplamadığını gösterir, dağınık ve pasaklı bir çocuk olduğunu değil. Ve eğer çocuğunuz baştan sona dağınık bir çocuksa, bu onun sadece dağınık olduğunu gösterir, sevimsiz veya yaramaz olduğunu değil.
Karınız her gün düzenli ve güzel yemek hazırlamıyorsa bu onun en fazla kötü bir aşçı olduğunu gösterir, kötü bir eş, kötü bir anne olduğunu değil. O hafta pantolonunuzda çift ütü izi bırakmışsa bu sadece o pantolonu güzel ütülemediğini gösterir, beceriksiz olduğunu değil. Eğer karınız ailenizden birisiyle bir problem yaşıyorsa, o kişiyle arasında bir iletişim problemi olduğunu gösterir, geçimsiz olduğunu değil.
Kocanız o gün işten eve canı sıkkın bir şekilde gelmişse bu onun iş yerinde zor bir gün geçirdiğini gösterir, suratsız veya sinirli biri olduğunu değil. Sizinle izlediğiniz diziyi izlemek istemiyorsa o diziyi izlemek istemediğini gösterir, sizinle vakit geçirmek istemediğini değil. Ve eğer size çiçek alıp sürprizler yapmıyorsa sevgi dilinin farklı olduğunu gösterir, sizi sevmediğini değil.
Yani söze başlarken karşınızdakine sıfat yükleyerek yapacağınız eleştiriler ya da geçmişte de yaptıklarını bugüne taşıyarak tekrar tekrar söylemek, vermek istediğimiz mesajı vermeyeceği gibi kişiliğe saldırı olacağı için savunma geliştirilerek reddedilecek ve size karşı da cevap hakkı doğuracaktır. Siz, “tembelsin, beceriksizsin, kabasın, romantik değilsin, dağınıksın, geçimsizsin” gibi ifadeler kullandığınızda karşınızdakinin o hatasını düzeltmesini beklemeyin. Çünkü siz o hatadan bahsetmiyorsunuz bile. Ve bu ifadeleri kullandıktan sonra istediğiniz kadar hatadan ve hatasını neden düzeltmesi gerektiğinden bahsedin, hiç bir faydası olmayacaktır. Kişi sizin onu sevmediğiniz veya beğenmediğiniz mesajını almıştır ve bu tarz eleştiriler arttıkça çok daha büyük sorunlara ve tedavisi zor yaralara sebep olacaktır.
Unutmayın! Söz, karşınızdakinin anladığı kadar değil, sizin kendinizi ifade etmeyi bildiğiniz kadar tesirlidir. Anlayışlı ve sevgi dolu bireyler ve aileler olmamız dileğimle…
[…] yazımla birlikte iletişime dair değerlendirmelere değinmiştik. Bu yazımda da etkili iletişimin çocukların gelişimi üzerinden etkisiyle […]
[…] yazılarla birlikte yapıcı eleştirinin ne olduğuna ve etkili iletişim becerilerine dair ipuçları vermiştik. Eleştiri kişiye değil olaya yönelik yapılmalı ve […]