Necip Fazıl diyor ki:
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım…
İstanbul,
İstanbul…
Üstadın da dediği kadar aşık olunası güzelliklere sahip bu şehir. Havasıyla, suyuyla, taşıyla, toprağıyla… Gelip gideni eksik olmaz bir başka tabirler. Şehrinde yaşayan insanın yanı sıra dünyadan konukları olur ve mutlaka bu şehri keşfetmek için gelen her konuk İstanbul’un bu eşsiz kulelerinden birkaçını ziyaret eder. Bu kulelerin hepsi sahip oldukları fonksiyonel özellikleri dışında, yapıldığı dönem, mimari özellikleriyle İstanbul için vazgeçilmez değerlerdir. İstanbul’un silüetini tarihi yarımadanın tepelerinde inşa edilmiş mükemmel camiler oluşturmuş olsa da, bu kuleler İstanbul’un tarihine serpilmiş mücevherler gibidir.
Beyazıt Kulesi
Döneminde yangınlarıyla meşhur olan İstanbul’un harap olmaması için önemli bir konuma inşa edilmiştir. Kagir bir yapım sistemine sahip olan yapı 1828 yılında Balyan ailesinin mimar olan bir ferdi tarafından yapıldı. Çeşitli zamanlarda yangınlardan dolayı zarar görmüş olsa da kısmen onarıldı. Yangınların önlenmesi için yapılmış bir kule olan Beyazıt Yangın Kulesi’nin yangınlarda zarar görmüş olmasıda garip bir başka durum olarak notların arasına sıkıştırılmıştır. Uzun yıllar itfayeciler tarafından kullanılan Beyazıt Kulesi, günümüzde hala meterolojik gözlemlerin yapıldığı bir kule olarak ayakta durmaya devam etmektedir. Eşsiz güzellikte bir konuma sahip olan kule hala günümüzde, fotoğraf severlerin İstanbul’un panoramatik fotoğraflarının çekimi için en güzel noktalardan biridir.
Galata Kulesi
Cenevizliler tarafından, Bizanslılara karşı savunma amacıyla inşa edilmiştir. Etrafını çevreleyen küçük kuleler sayesinde oluşturulmuş surlar zaman içerisinde ömrünü doldurmuş ve Fatih Sultan Mehmet tarafından yıktırılmıştır. Ancak etrafındaki surların yıkılması ile tek başına kalan Galata Kulesi o eşsiz güzellinden birşey kaybetmemiştir. Fatih Sultan Mehmed, Galata Kulesi için birçok şiir yazmıştır. Coğrafi konumu itibariyle kulenin güzelliğinin her daim ön planda olcağı bilinmiştir. Galata Kulesi, değişen zaman içerisinde çeşitli fonksiyonlarda kullanılmıştır. 60’lı yıllar sonrasında, geçirdiği restorasyon ile beraber kulenin tepesine geçirilen konik yapılı çatı ile beraber yapı kendini daha da çok güzelleştirmiştir. Ve günümüzde seyir kulesi halinde kullanılan ve restoran olarak kullanılan bir mekana çevrilmiştir.
Kız Kulesi
Dünyada efsanelere konu olan, İstanbul’un en özel kulelerinden biridir. Yapıldığından bugüne denk çeşitli yangınlar atlatmıştır. Mimarisinde değişilikler olarak günümüzdeki haline kadar gelmiştir. Edinilen bilgilere göre belirli zamanlarda bazı devlet yetkililerinin cezalandırıldığı bir yapı olarak kullanılmıştır. 1700’lü yılların başında büyük bir yangın geçiren Kız Kulesi 1700’lü yılların ortasında, Sadrazam İbrahim Paşa tarafından, cam malzeme kullanılarak yeni bir yapı yapıldı ve bu yapının çatısı kurşunla örtüldü. Günümüzdeki yapının formu yaklaşık olarak bu döneme aittir. 1800’lü yıllarda ise, kolera salgınına karşı hastane olarak kullanılan kız kulesi 2. Mahmut tarafından bir kez daha onarıldı. 1900 lü yıllarda ise sadece deniz feneri olarak kullanılmıştır. Ve şimdiki zamanlarda ziyaret edilebilen ve restoran olarak kullanılan eşsiz güzelliklere sahip bir konuma sahiptir.
Dolmabahçe-Tophane ve Yıldız Saat Kuleleri
Sultan II.Abdulhamid’in halk arasında daha çok bulunması arzusuyla , kamusal yapılara yönelmesinin ürünü olan saat kuleleri inşa edilmiştir. Boğazın kıyısında Kız Kulesiyle çerçevelendiğinde eşsiz bir görüntü sergileyen Dolmabahçe saat kulesi, 1800’lü yılların sonunda Balyan ailesinin mimari dokunuşlarıyla inşa edilmiştir.
Dolmabahçe Saat Kulesi barok, neoklasik, ampir üslup öğelerine sahipken, Yıldız Sarayının yakınında olması sebebiyle devlet için daha çok prestije sahip olan Yıldız Saat kulesi eklektik bir tarzda inşa edilmiştir. 1900’lü yılların başında Abdulmecid tarafından inşa ettirilen Tophane Saat kulesi, Nusretiye saat kulesi olarak da bilinmekte ve üzerinde Abdulmecid’e ait bir tuğra taşımaktadır.
Kültürler başşehri, medeniyetler beşiği İstanbul…
Yazarken gözümde canlanan, adım adım dokunup hissettiğim yapılar her biri. Gezmek görmek bir yana yaşamak gibi dokunmak gerek bu yapılara…
Galata Kulesi, bir pazar sabahı, kahvaltı sofrası ve dost sohbeti, benim aklımda kalan en güzel anısı. 🙂