Doğduğumuz ilk andan itibaren, etrafımızda dönüp duran dünyaya ve yanıbaşımızdaki insanlara güvenmek isteriz. Güvenmek, öyle sıradan, öyle alelade bir eylem de değildir üstelik. Yaşamak için, birbirimizi anlamak için, hata yapmamak için ve hepsinden önemlisi de salt “insan” olduğumuz için güvenmek isteriz. Ancak güvendiğimiz dağlara bazen karlar da yağar, bazen bir çığ da düşer, bazense yaslandığımız dağ, güvenilecek bir dağ değildir. Güven duygusunun yerini güvensizlik aldı. Herkes, diğerine karşı septik. Artık birbirimizle en doğal ve en şeffaf halimizle konuşamıyorsak, nedenini sormak lazım. Nedenini bulmak lazım. Gelin hem soralım, hem de cevapları birlikte bulalım.
Bugünün İnsanları
Bugünün insanı pek çok değerin yanında “güven duygusu”nu da kaybetmiş görünüyor. Hiç kimseye ve olan hiçbir şeye inanmama eğilimi, en yaygın modern buhranlardan biri. Konuyu sağlam bir iradeyle analiz edecek olursak, bugünün insanı pek de haksız sayılmaz. Bugün artık, bir insana neden güvenmeliyim ? sorusuna cevap bulmakta zorlanırken; bu insana neden güvenmemeliyim ? sorusunun cevapları hazır ve nazır orada bekliyor.” Güvenmemeliyim çünkü..” ile başlayan ne çok cümle işitiyor bu kulaklar. Haklı ya da haksız, herkes birbirini, ötekine karşı tembihliyor: “Bak şuna sakın güvenme! O çok fena bir insandır.” Hangi yüzyılda insanlar birbirlerini bu konuda, bu kadar çok uyarmıştır acaba ? Hangi yüzyılın insanları, güvene dair her şeyi ellerinden bu denli yitirmiştir bir uçurumun kıyısında ? Karşımızdaki insanın kurduğu beş cümleden birine bile zor inanacak bir hale nasıl geldik?
Aramızdaki Matruşkalar
Güven duygusunun, uçurumun kıyısında elimizden düşüşünü izlemek tüm insanlığın ortak acısıdır ve hepimizin meselesidir. Dünyanın yarın da aynı şekilde döneceğine, güneşin yarın da doğudan doğacağına olan güvenimiz tam iken; hayatımızdaki önemli insanlara mesela ailemize, arkadaşlarımıza, iş partnerlerimize aynı şiddette güven duymuyoruz, duyamıyoruz. Bugün dostumuz olan kişinin, yarın da, on yıl sonra da aynı muhabbetle dostumuz olarak kalacağından emin değiliz. Yüzümüze gülen bir insanın, arkamızı döndüğümüzde aynı insan olacağından emin değiliz. İnsanların iyi niyetinden, halis amelinden emin olamıyoruz. Velhasıl-ı kelam birbirimize güvenmeyi bir türlü olduramıyoruz.
Peki güven duygumuzu, uçurumun kıyısına getiren asıl faktör ne? İçimizdeki o çok değerli güven hissimizi yıkanlar elbette ki aramızdaki matruşkalar. Matruşkaları bilirsiniz. Açtıkça içinden giderek küçülen boyutlarda bir insan çıkar. Esasen Ruslara ait olan bu bebek geleneği bana her zaman insanların içindeki başka insanları çağrıştırmıştır. Matruşkalar, küçülen veya gözümüzde kendi kendini küçülten insanları çok iyi anlatır. Açtıkça içinden başka bir insan çıkan, ve açtıkça gözümüzde, kalbimizde, fikrimizde küçülen, ufalanan matruşka karakterler güven duygumuzu, Moğollar gibi yakıp yıkarlar.
Matruşkaları Boşver!
Güven kazanmak zor iştir vesselam. Güveni kaybetmekse sadece birkaç saniye sürer ve geriye dönüşü yoktur. Hayatta hiçbir menfaat, bir insanın güvenini kaybetmekten daha değerli değildir. Olmamalıdır. Bizler El-Emin Muhammed (SAV)’in ümmetiyiz. Bizler doğruluğun emsalleriyiz. Doğru olan insandan, matruşka olmasını bekleme. Ruhu matruşka olandan da doğru olmasını bekleme.
Her şeye ve herkese rağmen güvenmeliyiz hayata ve insanlara. İnsanlara hala güvenebiliyor olmak, psikolojik sağlamlığın ve sağlığın da göstergesidir. Yaradan’ın hatırına, kul olmanın fıtratına samimi bir sadakat duyarak, inadına güvenmeliyiz insanlara. Etrafımızdaki matruşkalara inat, birbirimize sarılmalıyız inançla. Kimin ne dediği, ne söylediği, niçin dediği inanın hiç önemli değil. Bazı insanlar böyledir, güvenilmezdir. Yapmanız gereken şey basit; güveninizi zedeleyen, içini açtıkça daha da küçülen bu insanlardan uzaklaşın. Bakınız şu an bizatihi huzurun tanımın yaptım. Uzaklaşın. Kendinize matruşkaları dost edinmeyin. Asıl dostlarınız, içini açtıkça hala aynı kalan, özü sözü bir insanlar olsun. Hayata sevgiyle bakın. Yaradan’a ve onun yarattıklarına güvenin.
Mutlu, bereketli bir hafta olsun.
Selam ve dua ile.
Yorumlar