Yazmak için geç kalınmış bir konuya değinelim istedim. Yaz geldi havalar boğucu sıcaklara kapıyı araladı derken, biz kadınları bir telaş sardı. Çünkü ne giyineceğim derdinden çok, bu kilolara nasıl veda edeceğim de giyindiklerim yakışacak endişesi başladı. Modanın yanı sıra sanırım bizleri ilgilendiren bir başka konuda diyet. Defalarca niyet edilir ve defalarca sonucu hüsrana bağlanır. Hep bir sebep aranır zayıflamak için. Yaz geldi kilo vereyim, evleneceğim kilo vereyim, sağlıklı olabilmek için kilo vereyim(ki bu kısım oldukça az), beğenilme duygusuyla kilo vereyim gibi çeşitli sebep ve nedenler yüzünden kilo kaybetmeyi isteriz.
Giydiğimizin yakışması için sağlıklı ve fit bir vücuda sahip olmayı hangimiz istemiyoruz ki! Örneğin; eylülde evlenecek biri olarak ben, gelinliğin içinde harika durmalıyım düşüncesine kapılarak çıktığım diyet serüvenimde tam 9 kg kaybettim. Diyetisyen eşliğinde sağlıklı bir beslenme listesiyle verdiğim kilolarımı geri almamak, sanırım şu sıralar en büyük dileğim. Çünkü istediğim şeyleri rahatlıkla giyinebilmeyi ve içerisinde arzu ettiğim gibi hareket edebilme özgürlüğünü kaybetmek istemiyorum.
Kilo vermek için zayıflamak mı, yoksa sağlıklı yaşamak için zayıflamak mı? Sizin için Dyt. Gizem Çalışkan Akgül’e sordum. Umarım sizde benim gibi faydasını görür ve zayıflamanın ne güzel bir özgürlük olduğunun tadını doyasıya yaşarsınız.
Öncelikle Gizem, kahvaltısız güne başlama alışkanlığının ortadan kalkması gerektiğinin altını çiziyor. Çünkü gece boyu uzun süreli açlık sebebiyle düşen kan şekerinizi dengeleyebilmek, metabolizmamızın yavaşlamasını önleyebilmek adına mutlaka güne kahvaltı ile başlanılması gerektiğini söylüyor. Bence de hafife alınacak bir konu değil.
Sonra su içme alışkanlığının önemine değiniyor. Hiç düşündünüz mü gün içerisinde kaç bardak su tüketiyorsunuz? Ben neredeyse 3 bardak suyu zar zor içiyordum. Ta ki zayıflamak için suyun önemini kavrayana kadar. Gizemin en sevdiğim sloganı; “Su içmek için asla susamayı beklemeyin.” Günlük minimum 8 bardak suyu tüketmemizden bahsediyor.
Bunun yanı sıra sıvı desteğinden bahsediyor. Asitli içecekler ve konsantre meyve suları tüketmek yerine daha sağlıklı tariflerden faydalanarak, vücuda şekerli sıvıların girmesine bir set çekmemizin altını tekrardan kalın kalemle çizdiriyor☺
Korkulan diyetlerin aksine aç kalmadan zayıflamanın mümkün olduğunu ve bunun içinde kendinizi aç bırakmadan ara öğünler yaparak kan şekerimizi dengede tutmamızı öneriyor.
“Diyet bir uyumdur. Yani yemek ve içmenin yanı sıra hareket, uyku düzeni, besinleri iyi çiğnemekte zayıflamanın temel gerekliliklerinden biridir”diyor. Bu demek oluyor ki, tembelliği bir kenara bırakıp hareket etmeyi, hızlı hızlı çiğneyip yutmaktan uzaklaşmayı ve vakti gelince geciktirmeden uyumayı alışkanlık haline getirmeliyiz.
Hayır demeyi öğrenin!
Nasıl ki ben çoğu yazımda her trendden uzak kalmalıyız diye üstüne basarak belirtiyorsam, Gizem’de her önümüze geleni yemememiz gerektiği konusunda yaptığı uyarısını, sonuna üç ünlem koyarak belirtiyor☺ Çünkü bizler aman ne olacak bir lokma ye, yahu bundan bir şey olmaz sütlü tatlı, daha saat erken eritirsin gibi çoğaltabileceğimiz envai çeşit cümleleri dinlemeyi çok severiz.
Lakin bunları dinlemeye devam edersek parlak bir geleceğe ışık yakacağız. Sağlıksız ve düzensiz beslenmenin lideri olmak yerine, sağlıklı ve düzenli bir geleceğe kucak açmayı gelin bu yaz bir deneyelim.
Son olarak ekliyor Gizem: “Kendinize inanın, özen gösterin ve sabırlı olun. Kilolarımızı bir günde almadığımızı hatırlayarak sabır ve özenle ilerleyin. Diyet sözcüğünü ve üzerinizde yarattığı baskıyı unutarak sağlıklı beslenmeyi yaşam biçimi haline getirmeye özen gösterin.”
Bu faydalı bilgilerinden dolayı Dyt.Gizem Çalışkan Akgül’e çok teşekkür ederim. Ben onu dinleyerek forma girdim. Umarım sizlerde başarırsınız. Çünkü 36-38 beden giyinmenin ne müthiş bir duygu olduğunu anlatmam mümkün değil☺
Yorumlar