Evet Sebastian, güldük, eğlendik, capsler hazırladık, beğeni topladık ama buraya kadar. Çünkü ben söyleyeceklerimi kendim söylerim Sebastian.
Sosyal medyanın insan ilişkilerinde iletişim problemleri yaşattığı tartışılırken bunun artık “Söyle Sebastian”lı paylaşımlarla daha da kötü noktalara taşındığını gördük. Zaten sosyal medyada karşımızdakiyle direk muhatap olsak da duygusuz ve ifadesiz, mimiksiz yazı karakterleriyle sağlıksız bir iletişim oluşmuşken, artık muhatap bile olunamayan uzaktan göndermeli paylaşımlarla bu sağlıksız iletişim de koptu.
Bir yetişkin insan kendini neden ifade edemez? Karakteri, yaşıyla aynı olgunlukta olmadığı için.
Hiç şüphesiz kendini ifade etme konusunda en uzman kişiler, bebeklerdir. Hangi konuda ve hangi saatte, hangi ortamda olursa olsun ağlayarak ne istediklerini ifade ederler.
Ellerinde tek bir iletişim aracı vardır ve bunu kullanırlar. Büyüdükçe konuşmayı öğrenirler. Burada duygularını tanımaları ve bunları ifade biçimleri konusunda eğitilmeleri çok önemlidir. Buradaki eğitimde sakatlanan, duygu ve ihtiyaç bildirimi ileride psikolojik ve kişilik bozuklulara yol açar.
Herkes içindekini bir şekilde dışarı aktarmak ister. Eğer duygularını sözle ifade edemezse, bu şiddete dönüşür. Defterinin karalanmasına kızan bir çocuk bu kızgınlığı arkadaşına söylemediğinde okul dönüşü yolda gördüğü kediye zarar verebilir. Bu zamanları da atlattı diyelim. Çocukluğunda, ergenliğinde duygularını ifade edemeyen kişi ileride depresyona girer. Çünkü her dolu kap fazlaysa taşar.
Kendini ifade eden insan duygularını tanır. Duygularını tanırsa kendini tanır. Kendini tanırsa ne istediğini daha iyi bilir. Ne istediğini bilirse de hayatta daha başarılı ve mutlu olur. Mesela bir ilişkiden çıkan kişi; yaşadığı duygunun yalnızlık kaygısı mı yoksa o kişiye duyduğu özlem mi olduğunu ayırt etmezse sırf duyduğu acıdan dolayı kendini hazır olmadığı başka bir ilişkiye başlamak zorunda hisseder. Eğer kendini ifade etmesini bilseydi, eski ilişkisinde yaşadığı süreç boyunca tüm duyguları birebir ifade edebilseydi o ilişki belki bitmezdi veya bitmesi gerektiği iki taraflı bir karar olurdu. “Söyle Sebastian”la baslayan atarlı cümlelere(!) gerek kalmazdı içinde kalanları söylemesi için.
Patronunuza söylemediklerinizi eşinize, eşinize söyleyemediklerinizi çocuklarınıza kızıp meseleleri halledemezsiniz. Çocuklarınız anne ve babasıyla konuşması gerekirken, “Dur ben yumuşatarak söyler, senin için izin alırım.” diyerek çocuğunuza iyilik yapmış sayılmazsınız. Ve birilerinin sizin profilinize girip, “Aman bugun ne paylaşmış, aa bu lafı da bana mı söylemiş acaba?” diyerek üstüne alınmasını bekleyerek meselenizi halledemezsiniz. Belki bu paylaşımızla sosyal medyada daha çok beğeni alabilirsiniz ama bu sizin daha çekingen ve özgüvensiz olmanızdan başka bir şey ifade etmez.
“Amaaan canım bir iki paylaşım yapmakla ne alakası var?” demeyin. Kendinizi ifade etmeniz hayatın her anında sizi ilgilendiren bir mesele olacak. İş dünyasındaki başarısızlıkların bile %60’ı kişiler arası iletişimsizliklerden kaynaklanırken daha çok vakit geçirdiğimiz ailemizde ne kadar cok problemlere yol açabileceğini siz düşünün ve kendi duygularınızı karşı tarafla direk paylaşın.
Sebastian, sen de bundan sonra sadece bize çay söyle…
hoş:)
Birzamanlar iletişim halinde Kapalı çarşıda çay söylerdi sebastian… tüm iletişim kurma problemi yaşanlara araya aracı koymaması ümidiyle 🙂