En büyük derdim bugünlerde “ne olacak bu insanlık”… Nasıl kurtulacak bu ümmet ve ne zaman görülecek güneşli, güzel günler. Her günümüz kahır dolmaya başladı, her günümüz ayrı bir acı. Telafi etme çabası yok, bir şeylerin düzelmesi umudu kaybolmak üzere. Ve hal bu iken gitgide zayıflayan bir iman; batıya ayak uyduran bir milletle karşı karşıyayız.
Nasıl kurtulacak bu ümmet? “Banane” deme lüksümüz yok maalesef. İnsanlığa sığmaz, hele ki Müslümanlığa hiç sığmaz. Biz kimiz, ne için hayattayız, ne için yaşamalıyız ve ne için yaşıyoruz. Ne olur sorun bunları kendinize. Kendinizden sonra çevrenizdekilere. Biz her müslüman kardeşimizden mesulüz çünkü. Ben bu yazıyı yazma imkanı buluyorsam, sizlerle bildiklerimi paylaşmakla sorumluyum, siz bunu okuyorsanız yakınlarınıza anlatmakla sorumlusunuz. Allah indinde “ben”cilik yoktur. Bilipte yakınını uyarmayandan bunun hesabı sorulacaktır. Peygamberimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: “Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” Ben hastayım. Yaram derin. Elimden gelen bir şey yok, dua etmekten başka. Müslümanlar ziyanda. Siz de dua edin; edin ki iyileşelim hep beraber. Birlik olalım, bir olalım, Tek Olana tabi olalım.
Hz. Ali (r.a) şöyle demektedir: “Senin hakiki kardeşin seninle beraber olan, sana menfaat versin diye, kendi nefsine zarar vermeye razı olan, zamanın felaketleri kapını çaldığı vakit, senin dağınık durumunu derlemek için o, derli toplu öz durumunu dağıtandır.” Öyle bir devirdeyiz ki cahiliye devrinin tekerrürü adeta. O zamanlarda da insanlar yalnız kendinden sorumlu olduğunu düşünürdü. Kendi menfaatleri, kendi maddiyatları ve kendi maneviyatları… Hayatlarını en rahat şekilde sürdürme çabası ve kendi huzurlarıydı onların derdi. Günümüzdeki problemlerin temelini de bu görüşler oluşturmakta. Ancak öyle bir ayet ki apaçık; anlayana: “Ey bürünüp örtünen, kalk (ve) bundan böyle uyar.” (Müddessir Suresi, 1-2) Bu hitap yalnızca Peygamber’e değildir. Kur’an bütün insanlığa inmiştir ve muhatabı bütün insanlardır. Dolayısıyla uyarmak yalnızca Peygamberlerin değil, insanların da görevidir.
Hatta Kuran’da Müslümanların bütün hayatlarını tebliğ yani dinlerini anlatma üzerine bina etmelerini gerektiği bildirilir. Ama az önce bahsettiğim gibi öyle bir hal aldık ki, bırakın uyarmayı, tebliğ etmeyi, insanların kusurlarını araştırır olduk. Hemde kendi halimize bakmaksızın.. Bize bahşedilen bu yüce dinin değerini bilmeksizin yaşamak Yaradana nankörlük değil de nedir? Bu yaptığımız Allah’ın emirlerine sırtımızı dönmek değil de nedir? Ahir zamanda toparlanmayacağız da ne zaman toparlanacağız? Ecel terleri dökerken mi? Ya da sorgu melekleri yanımıza geldiğinde mi?
Böyle olmamalı. Bu düzene ayak uydurup boşvermek yerine, toparlanıp kendimize gelmeliyiz. Farkına varmalıyız İslamın gerektirdiklerinin ve Müslüman olma bilincinin. Ben yandıysam eğer; uyarmalıyım eşimi dostumu ki onlar da yanmasın. Ben kavuştuysam İslam’ın nuruna; sevdiklerimi de yanıma almalıyım. Budur Müslümanlık ve de insanlık. Aslolan budur, emrolunan da budur.
Neredeyse hepimiz biliyoruzdur komşusu açken tok yatan müslüman hakkında buyurulan hadisi ya da duyarlıyızdır, üzülürüz sefillere, yoksullara. Peki ya düşünüyormuyuz hiç? Komşusu imana aç iken sabah akşam ibadete sarılanın halini. Tabiki de Allah’ın emirlerini yerine getirdiğinden dolayı mükafatını alacaktır. Bunun cefasına ya da sefasına hüküm vermek elbette ki haddim değildir. Ancak benim meselem başka. Hadis-i Şerif’te buyurulduğu gibi: “Sizden her kim bir münkeri (kötülük) görürse onu eliyle düzeltsin.Eğer ona muktedir olamazsa diliyle, diliyle de yapamazsa kalbiyle (buğz etsin); bu da imanın en zayıf derecesidir.” Hiçbir şey yapamıyorsak dahi insanlar için, müslüman kardeşlerimiz için dua etmeliyiz. En azından bunu yapabilmeliyiz.
Yunus’un da dediği gibi;
Benim bunda kararım yok, bunda gitmeye geldim
Bezirganım mataım çok, alana satmağa geldim.
Ben gelmedim da’vi için benim işim sevi için
Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim…
O’na layık kul olabilmek, insanlara O’na kulluğun güzelliğini aşılayabilmek ve O’nun için yaşayan bir ümmet olabilmek duası ile…
Yorumlar