Şaban Ayı ve Berat Gecesi
Hazret-i Âişe-i Sıddîka (ra) vâlidemiz şöyle buyurmuşlardır:
“Rasûlullâh, öyle oruç tutardı ki, biz artık orucu bırakmayacak, derdik. Peşpeşe günlerce oruç tutmadığını görünce de Rasûlullâh artık oruç tutmayacak, derdik. Şaban ayında oruç tutmak ona daha sevimli idi. Ben:
“-Şaban’da senin (çok) oruç tuttuğunu görüyorum. (Bunun hikmeti nedir?)” diye sordum. Rasûlullâh:
“-Yâ Âişe! Bir sene içinde ölecek olan kimselerin isimleri bu ayda (yaşayanların) defterinden silinip Azrâil (as)’a teslim edilir. Ben de oruçlu olduğum hâlde ismimin defterden silinip (diğer deftere kaydedilmesini) arzu ederim.”
buyurdu. (Gunye 1/227)
Ashâb-ı Kirâm, Şaban hilâlini görünce kendilerini Kur’ân-ı Kerîm okumaya verirlerdi. Bizler de mânâsını düşünerek Kur’ân-ı Kerim okumalı, oruç tutmalı, “Şaban benim ayım!” buyuran Peygamber Efendimiz’e salât ü selâmlar getirmeliyiz. Mallarımızın zekâtını fakirlere bu ayda vermemiz, onların Ramazan’da tutacakları oruca kuvvet ve destek olması bakımından daha güzel olur.
Berâat Gecesi: Şaban ayının 15. gecesi, Berâat gecesidir. Bu gece, Kadir gecesi gibi çok kıymetli bir gecedir. Fakat aralarında bir fark vardır: Berâat gecesi belli olmakla beraber, Kadir gecesinin Ramazan’ın hangi gecesinde olduğu gizlenmiştir.
“Berâat gecesine has beş haslet vardır:
1- Her mühim iş o gece tefrik ve tanzim edilir.
2- O geceki ibâdetin fazileti büyüktür.
3- Rahmet-i ilâhiyye feyezân eder.
4- Mağfiret gecesidir.
5- O gece, Rasûlullâh (sav) Efendimize şefaat hakkının tamamı verilmiştir.” (Kur’ân-ı Hakîm, Meâl-i Kerîm, H. Basri Çantay, c: 3, s:55)
Berâat gecesinde 100 rekat nâfile namaz kılınması tavsiye edilir. Her rekatta Fâtiha-i Şerîfe’den sonra 10 İhlâs-ı Şerîf okunarak kılınan bu namaza «Salât-ı Hayr» denir. Selef-i Sâlihîn, bu namazı kılarlardı. Cemaatle değil, tek başına kılınması doğru olur. (Gunye 1 / 235)
Berâat gecesinin tamamını namaz, duâ, tevbe ve istiğfâr, zikir, Kur’ân-ı Kerîm tilâveti, Peygamber Efendimiz’e salât ü selâm gibi güzel ibâdetlerle uyanık olarak geçirmelidir.
Şaban’ın 15. gecesi geldiğinde geceyi uyanık ibadetle, gündüzü de oruçlu olarak geçirin. O gece güneş battıktan sonra Allah rahmetiyle dünya semasına tecelli eder ve şöyle seslenir:
“İstiğfar eden yok mu, affedeyim ve bağışlayayım. Rızık isteyen yok mu, hemen rızık vereyim. Başına bir musibet gelen yok mu, hemen sağlık ve afiyet vereyim.” Bu durum tan yerinin ağarmasına kadar aynen devam eder.
(İbni Mâce, İkame, 191)
Hazreti Ali’nin (ra) rivayet ettiği bu hadis-i şerifle, gecenin önem ve fazileti, bu kutlu zaman diliminin değerlendirilmesi gerektiği buyrulur. Hadiste bildirilen Cenab-ı Hakk’ın nüzul etmesi; Allah’ın kullarına mağfiret ve icabet kapısını açması, ekstra lütuflarda bulunması şeklinde yorumlanır. Hazreti Aişe’den (r.anha) gelen bir başka rivayette de İnsanlığın İftihar Tablosu (sav) bu gece ile ilgili şöyle buyurur:
“Allah Teala, Şaban ayının 15. gecesi dünya semasına rahmet, mağfiret ve lütuflarıyla tecelli eder. Tecelli eder de Kelb kabilesinin koyunlarının kıllarının sayısından daha çok insanı affeder.”
(Tirmizi, Savm, 39)
Efendimiz’in (sav) Berat gecesinde şöyle dua ettiği rivayet edilir:
“Allah’ım, azabından affına, gazabından rızana sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen Kendini sena ettiğin gibi yücesin.”
(et-Tergib ve’t-Terhîb, 2:.119, 120.)
Bazı mânâ büyükleri ise şöyle dua eder:
“Allah’ım, şayet ismimi saîdler defterine yazdıysan, orada sabit kıl. Şayet ismimi şakîler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü Sen buyurdun ki, ‘Allah dilediğini siler yok eder, dilediğini de sabit bırakır, Levh-i Mahfuz O’nun katındadır.’” Ra’d Sûresi, 39; Mecmuatü’l-Ahzab, 1:597.
Yorumlar