Bir işi yapma korkusu, o işi yapmaktan her zaman daha fazla zaman ve enerji alır. Çoğu kez yapmayı ertelediğimiz işlerin, yaptığımız süreçte çok az vakit aldığını şaşkınlıkla görürüz. Üstelik yapmamız gereken bir işi ertelediğimizde üstüne bir de suçluluk duygusu yaşarız. O iş tamamlamadıkça, zeigarnik etkiden kaynaklı, iş sürekli aklımızı ve zihnimizi ve meşgul eder.
Bir işi yapma konusunda duyulan endişe, o işin ne kadar süreceğini anlamayı da zorlaştırır. Belki hakikaten çok yoğun bir temponuz olabilir. Ancak dikkat edin, ne kadar yoğun olursanız olun, elbiselerinizi asmak, bir kitabı kütüphanedeki yerine koymak, olsa olsa birkaç dakikanızı alır. Çoğu zaman kısa ve basit işler, gözümüzde büyüttüğümüz için zor ve meşakkatli görünür.
Yapmaktan Nefret Ettiğiniz İşler?
İnsanların sorumluluklarını yerine getirmekten kaçınmalarının en aşikar sebebi genelde yapılacak işin sevilmemesinden kaynaklanır. Bu nedenle de sürekli olarak o iş ertelenir. Bu bir nevi sendromdur ve insan yaratılışının doğasında vardır. Sevmediğimiz işleri ertelemek, maalesef iyi ve kalıcı bir çözüm değildir. Ertelenen her şey bir sorun yumağı olarak, eninde sonunda kendisiyle bizi yüzleştirir. Örneğin; arabanın bakımını yaptırmaktan hoşlanmadığınız için bu işi erteleyebilirsiniz ama bir gün arabanın bakımını yaptırmadığınız için yolda kaldığınızda bu duruma binlerce kez pişman olabilirsiniz. Her insan, ertelediği işin bedelini mutlaka öder. Bu kaçınılmazdır.
Sevmediğimiz için ertelediğimiz işler konusunda peki çare nedir?
Öncelikle bir gerçeği kabul etmekte fayda var. Hiç kimse, hoşnutsuzluğun olmadığı, pür mutlulukla dolu bir yaşama sahip değildir. İster kabul edin ister etmeyin ama bu bir gerçektir: “Yaşamak zor zanaattır.” Eğer sen, sevmediğin işleri yapmadığın mükemmel bir hayat ve iş arıyorsan onu bulamayacaksın. Çünkü öyle bir şey yok. Gülün dahi dikeni var. Önemli olan bu gerçeği kabullenmek ve gülün hatırına dikenine katlanma becerisini gösterebilmektir.
Hayat böyledir ve bazen sevmediğimiz işleri yaparken bulabiliriz kendimizi. Sırf sevmediğiniz için bir işi ertelemek, istisnasız sizi daha zor durumlara sokacaktır. O yüzden şöyle demelisiniz: “Bu işi yapmaktan nefret ediyorum ancak bunu yapmak zorundayım, şu an bu işi yaparsam sorunu ortadan kaldırmış olacağım.” Bu daha kolay öyle değil mi? Şöyle düşünün. Yapmanız gereken yığınla ütü olabilir ve siz ütü yapmaktan nefret ediyorsunuzdur. Ertelemek sadece iş yükünüzü ve suçluluk duygunuzu arttırır. Ertelemeyin, yapın ve çözün. Bu aynı zamanda size sevdiğiniz işleri yapabilmek için de size zaman kazandıracaktır.
Çocukluğumdan bugüne gelen bir özelliğimdir. Eğer yapılacak bir sürü iş varsa ilk yaptığım onları zorluk ve aciliyet derecesine göre bir hiyerarşiye sokmak olur. Ve her zaman o listenin en zorundan, beni en fazla yoracak olanından başlarım. Bu büyük bir kolaylık verir. Listenizde bulunan en zor işi tamamlamanın verdiği keyifle diğer daha az önemli olanlar zaten bir çırpıda yapılıverir. O nedenle bir işi sevmiyorsanız o işi ilk önce yapın ve rahatlayın. Gerisi gelecektir.
Tatsız işleri yapmak başlangıçta zor gelebilir ancak kısa zamanda bunları yapmak bir alışkanlık haline gelecektir. Öğrencilerime de bu tavsiyeyi sık sık hatırlatıyorum: “Önce zordan başlayın. Sizi en çok yoran, korkutan dersten başlayın.” Çünkü bir kere en zoru başardıktan sonra gerisi artık ne kadar zor olabilir ki? Söylenmek, şikayet etmek kimseye bir şey kazandırmaz. Onun yerine eyleme geçin ve sıkıntıyı keyfe çevirin.
Sıkıcı Bir İş Nasıl Keyifli Hale Getirilir?
Sıkıcı bir işi daha katlanılabilir kılmanın yolları herkese göre değişebilir. Bazı insanlar müzik dinlemeyi tercih eder. Müzik kimi zaman iş yaparken size enerji verir; kimi zaman da sizi rahatlatır. Televizyon izlerken reklam aralarını değerlendirebilirsiniz. Yanınızda ailenizden veya çevrenizden bir yakınınız olduğunda da genellikle o işler çok daha hızlı ve keyifli ilerler. Birlikte iş yapmaktan keyif aldığınız bir iş arkadaşınız varsa birlikten kuvvet doğar misali, o iş size zor gelmez.
Bazen iş değil de, o işi yaparken herhangi bir aşama, bir nokta sizi zorlayabilir. Böyle bir durumda işinizi kolaylaştıracak bir araç edinmek de sizi oldukça rahatlatacaktır. Örneğin; bir masa, fotokopi makinesi bazen o zor işlere sihirli dokunuşlar yapabilir. İşin sırrı şudur: Yapmakta zorlandığınız veya yapmaktan hoşlanmadığınız işin hangi kısmının sizi rahatsız ettiğini bulmak ve durumu lehinize çevirecek keyifli, kendinize has çözümler oluşturmaktır.
Ertelemeyin!…
Ertelemeyin. Çünkü ertelemek, o işi yapmaktan her zaman daha zordur. Sorumlulukları geciktirme bir akıl oyunudur ve oyunu değiştirmek için aklımızı kullanmak zorundayız. Türkler genelde işleri son dakikaya bırakırlar ve her şey keşmekeş olur. Bazı insanlar da baskı altında çok daha iyi çalıştığını iddia edebilir. Siz siz olun, işinizi ne sona bırakın ne de baskı altında insanların daha iyi çalıştığı konusunda kendinizi kandırın. Bunlar safsata. İnsan huzurla çalıştığında çok daha verimli işler ortaya koyar, bunu unutmayın. O nedenle planlı ve düzenli olun.
İşi yaparken, kendimizi nasıl hissedeceğimiz üzerine değil de; işi bitirdiğimizde nasıl hissedeceğimiz üzerine odaklanmalıyız. Ayrıca sonuç odaklı olmak da çok önemlidir. O iş bittiğinde yaşayacağınız rahatlık ve başarı hissini gözünüzde canlandırın ve o işi yapın. Ertelediğiniz her an, başka işlerinizden çaldığınız zamandır ve inanın hayat, boşa harcanacak kadar uzun değil.
Psikolojik Danışmanlık & Aile Danışmanlığı üzerine ayrıntılı bilgi almak için:
Telefon: 0 537 580 19 20
www.cozumpsikoloji.com
Yorumlar