Tarih 27 Mayıs 2010. Henüz daha dün gibi taze. İçinde, İsrail’in Gazze’ye yaptığı ambargoyu kırmak için mücadele eden insanların ve Gazze’ye insani yardımların taşındığı bir gemi. Pek çok farklı milletten, dinden insanı bir araya getiren, pek çok gazetecinin, aktivistin ve gönüllülerin olduğu bir gemi. Geminin ismi Mavi Marmara…
Mavi Marmara gemisinde yaşananlar hepinizin malumu. Hepimiz dün gibi hatırlıyoruz tüm olanları. Gemiye operasyon düzenlemeden önce İsrail, özel bir sistemle gemideki canlı yayın vericilerini engelledi ve uluslararası kanunlarda karasuyu olarak sayılmayan bölgede Mavi Marmara gemisine operasyon düzenledi. Gemi, helikopter ve askerlerle düzenlenen bu operasyonda 9 Türk vatandaşı, İsrail askerleri tarafından şehit oldu. Onlarca insan yaralandı.
İsrail, Mavi Marmara gemisine saldırma gerekçesi olarak, Mavi Marmara’da silah ve mühimmat taşındığını ileri sürdü. Halbuki Mavi Marmara gemisi, sadece ve sadece “insani yardım” için yola çıkmıştı. Mavi Marmara gemisinin canlı tanıklarının söylemleri de İsrail’in bu sahte gerekçesini açıkça ortaya koyuyor. İsrail’in, Mavi Marmara saldırısından sonra Netanyahu özür diledi ve Mavi Marmara’da hayatını kaybedenler için bir tazminat ödeyeceklerini belirtti. Ancak İsrail’in karşılıksız çek tadında olan bu söylemleri açıkçası biz Müslümanları hiçbir zaman mutlu etmedi.
Geçtiğimiz günlerde İsrail’in Mavi Marmara gemisine düzenlediği operasyon savaş suçu olarak kabul edildi. Bu haber belki yüreklerimizi bir nebze olsun ferahlatsa da acımızı yine de dindirmedi. Ve İsrail Gazze’ye zulüm yapmaya devam ettikçe de bu sızı canımızı yakmaya devam edecek. İsrail’in geçmişine ve bugününe baktığımızda, bir Mavi Marmara’nın daha olmayacağını kimse garanti edemez. Ancak bir Mavi Marmara daha olursa biz yine orada olacağız.
İsrail, Filistin’e yıllardır uyguladığı ambargo ile ve Filistin Devleti’nin topraklarını kasten ve cebren işgal etmesiyle yıllardır savaş suçu işlemekte ve insan haklarını yüzbinlerce defa ihlal etmektedir. İsrail’in yaptıklarını unutacak mıyız? Dünya ülkelerinin, tüm bu kaosun sebebi olan İsrail’i savaş suçlusu, insan haklarının ihlalcisi olarak görmesi için daha ne gibi acıların yaşanması gerekiyor? Dünyanın gözü önünde bir devletin toprakları yok edilirken, Filistin halkı resmen soykırıma tabi tutulurken, İsrail’in savaşın baş aktörü olduğunu herkesin kabul etmesi için daha kaç insanın ölmesi gerekiyor? Filistin denildiğinde, Gazze’nin ismi geçtiğinde insanların başı öne eğilmiyorsa, bu insanlardan Filistin davasını anlamalarını hatta bu davaya yardımcı olmalarını bekleyemeyiz. Filistin şu koskoca dünyada yapayalnız bir ada gibi. Herkesin çığlıklara kulaklarını tıkadığı, olanları görmezden geldiği yapayalnız bir ada. İşte bu yüzden gün geldiğinde, İsrail’in savaş suçlarını örtbas edecek olanlar da yine Filistin’i davasında yalnız bırakanlar olacak. Ama herkes bilmeli ki, özgür Filistin’in sesi gün gelecek her yerden duyulacak…
İsrail, Mavi Marmara için binlerce defa özür de dilese, savaş tazminatları da ödese, yaptıkları operasyon dünya kamuoyunda savaş suçu da ilan edilse biz İsrail’i hiçbir zaman affetmeyeceğiz. İsrail ne yaparsa yapsın, Mavi Marmara’da yiten canları, Filistin’de yiten hayatları geri getiremeyecek. Mavi Marmara denilince içimizi dağlayan Furkan Doğan’ı unutturamayacak. İsrail güçlü ama inanmalısınız ki bir gün mutlaka haklı olan kazanacak. Bir gün mutlaka Filistin kazanacak.
Bazı şeylerin telafisi ve izahı yoktur. İsrail de bu durumu aradan yüzyıllar geçse de izah edemeyecek. Bugün dahi, İsrail askerlerinin postallarının altında zulmedilen Mescid-i Aksa’nın hesabını ödeyemeyecek. Bir gün Mescid-i Aksa’da, İsrail askerlerinin postal sesleri değil, Müslümanların secdeye yürüyen ve semada işitilen ayak sesleri duyulacak. Bir gün Mescid-i Aksa’nın kubbesinden ezan sesleri yükselecek… O gün mutlaka gelecek…
Psikolojik Danışmanlık & Aile Danışmanlığı üzerine ayrıntılı bilgi almak için:
Telefon: 0 533 692 3411
www.cozumpsikoloji.com
Yorumlar