Okulların yeniden ders başı yaptığı şu günlerde , çocuklarda görülen okula karşı isteksizlik ve okul fobisi , basit gibi görünen fakat aslında ciddiye alınması gereken mühim bir konudur . Bu mesele bazı durumlarda klinik boyutlara kadar varabilmektedir . Ancak bizlerin asli görevi bu durumu klinik öncesi safhaya varmadan tespit etmek ve kalıcı çözümler üretebilmektir .
Okul fobisi ve okula karşı isteksizlik , çocuğun kuvvetli bir anksiyete ( kaygı ) nedeniyle okula gitmeyi reddetmesini kapsamaktadır . Bugün artık okul öncesi eğitimin yaygınlaşması ile de bu kaygıyı 2-6 yaş arası çocuklarda da görebiliyoruz . Aynı zamanda okul fobisinin okul öncesinden liseye kadar giden geniş bir perspektife sahip olduğunu da belirtmemiz gerekir . Okula isteksizlik , hem kız ve hem erkekler çocuklarda görülen genel bir problemdir . Ancak sebepler üzerine düşünülmelidir . Acaba çocuklar neden okula karşı isteksiz bir tutum göstermektedirler ?
Okula isteksiz çocukların gösterdiği tipik davranış kalıpları bulunmaktadır . Okula isteksiz çocuklarda genelde bedensel şikayetler önplandadır . Bu çocuklar okula gitmeden önce sabah karnının ağrıdığını , midesinin bulandığını , başının ağrıdığını iddia ederek okula gitmek istemediğini söylemektedirler . Böyle bir durumla karşılaşan aile ise çocuğun bu haliyle okula gidemeyeceğine kanaat getirir ve çocuk o gün okula gönderilmez . Öğrenciler , okula gitmeyeceğine emin olduktan sonra ise bu bedensel şikayetler kendiliğinden ortadan kalkar . Çocuk aslında yalan söylememektedir , çünkü psikolojik olarak ağrı ya da mide bulantısı yaşamaktadır ki bu durumun psikolojideki adı somatizasyon ya da bedenselleştirmedir . Bu durumun önlenebilmesi için ailenin konu ile ilgili bilgiye sahip olması gerekir. Başka bir belirti ise , okula isteksiz çocukların tatil günlerine duyduğu aşırı ilgidir . Okul fobisine sahip olan çocuklar cumartesi ve pazarları çok sevmekte , resmi tatillere eğilimli olmaktadırlar . Bu çocuklar evde çok neşelidirler ve evden uzaklaşmak istemezler . Okul dışındaki tüm ortamlarda neşelidirler . Onun tek derdi okuldur !
Okula karşı isteksiz tutumun temelinde ise başarısızlık , sınıfta popüler ve aktif olamama endişesi bulunmaktadır . Öğretmenlerin , çocukların benlik algısını zedeleyen tavırları da çocuklarda okul korkusuna zemin hazırlamaktadır . Sözlü ve yazılı sınavlarda, beceri ile ilgili projelerde başarılı olamayan çocuk aşırı bir kaygı ve üzüntü yaşar , bir zaman sonra ise küçük ruhunda tahammül edemeyeceği düzeye gelen endişeleri ile savaşamadığından okuldan uzaklaşmaya başlar . Bu noktada çocukların öğretmenlerinin , anne ve babalarının manevi desteğine her zaman ihtiyaç duyduklarını unutmamalıyız . Çünkü çocuklar öncelikle anlaşılmak ister !
Okul fobisi kalıtımsal ya da yapısal problemlerden ziyade tamamen psikolojik temelli bir problemdir . Çocuklar , ebeveynlerine neden okula gitmek istemediğine dair rasyonel gerekçeler sunamasalar da , görünenin altında çok bariz gerekçeler yer almaktadır . Bu gerekçelerin başında aile faktörü gelmektedir . Ailenin çok baskıcı , mükemmeliyetçi ya da aşırı koruyucu tutumu , çocuğun yüksek beklentiler altında ezilmesine neden olur ve bu durum zaman içerisinde okul fobisini tetikler . Çocuğunu sürekli gözünün önünde tutmak isteyen bir anne-baba tutumu da çocuğun okula başlamasında ve okula başladıktan sonra okula uyum göstermesinde bir engeldir . Yapılan çalışmalarda da , özellikle anne ve babasına saplantılı biçimde bağlanan ve çok yüksek düzeyde ayrılık kaygısı yaşayan çocukların okula karşı çok daha şiddetli bir şekilde tepkili olduğunu göstermektedir . Bunun yanısıra , anne ve babasının aşırı koruyuculuğunu fark eden bir çocuk bu durumu suistimal edebilmektedir , hatta bazen çocuğun hileye başvurmasına da neden olabilmektedir .
Okul korkusu , çocuğun eğitim ortamından uzak kalmasına neden olmakta ve çocuğun gelişimini sekteye uğratmaktadır . Okul fobisinin en yaygın olduğu yaş dilimleri 4-8 yaşlardır ve bu yaş dilimlerinde okula karşı oluşan olumsuz bir iz , çocuğun gelecekteki eğitim hayatını da etkilemektedir . Okul fobisi yaşayan bir çocuğun , öncelikle okula yeniden dönmesi amaçlanır . Bunun beraberinde okula karşı oluşturduğu negatif tutumun yerine pozitif seçenekler konulmalıdır ve çocuk böylece yeniden olumlu ve istekli olmaya yönlendirilmelidir . Gerekli görüldüğü takdirde , ilaç tedavisini içermeyecek şekilde , bir psikoterapi süreci de faydalı olabilir . Çocukların gelişim süreçlerinde neler yaşadıkları konusunda aileler de bilgi sahibi olmalıdır . ‘‘ 3 Yaş Buhran Dönemi , 7 Yaş Buhran Dönemi ve 12 Yaş Buhran Dönemi ’’olarak insan gelişiminin hassas olduğu zaman dilimleri muhakkak gözönüne alınmalıdır . Anne-baba tutumları çok titiz , baskıcı ya da aşırı rahat olmaktan uzak olmalıdır . En iyi anne-baba tutumu çocuğunu olduğu gibi kabul eden , çocuğunun belli kural ve sınırların farkına varmasına özen gösteren ve tüm bunları yaparken merkeze sevgiyi koyan anne-baba tutumudur .
Tüm öğrencilerimize yeni eğitim yılında korkmadan , başarılı , yüz güldüren ve sevgi dolu bir dönem geçirmeleri dileği ile …
Yorumlar