Burberry denildiğinde hepimizin aklına klasikleşmiş ve aslında marka ile bütünleşmiş olan trençkotlar gelir. Ve büyük çoğunluğumuz da iç geçiririz…
İşte alışılagelmişin dışında, tabularını yıkan, markanın çizgisinden taşan ama aynı zamanda markanın kültürünü, tarihini özümseyip geleceğe dair vizyon belirlenerek ortaya çıkan bir marka; Burberry Prorsum. Bir de dipnot vereyim, Prorsum Latince’de “öne bakan, öne doğru” anlamına geliyor.
Burberry’e bu denli -deyim yerindeyse- çağ atlatan 44 yaşındaki harika tasarımcı Christopher Bailey, Londra Moda Haftası kapsamında gerçekleşen 2015 Sonbahar/Kış Burberry Prorsum defilesini üç kelime ile anlat derseniz süet, püskül ve etnik desen diye cevap verirdim.
Koleksiyonun büyük bir kısmına hakim olan süet uzun pançolarda, dizüstü uzunluğundaki yamalı çizmelerde, bucket çantalarda ve yine yamalı trenç-paltolarda karışımıza çıkıyor.
Püsküller ise neredeyse her kombine ufak da olsa serpiştirilmişti; kalem etekler, trenç-paltolar, pançolar bizim kanto sanatçılarımızın kıyafetlerini ufak bir tebessümle hatırlattı bana.
Güderi ile birlikte patchwork dediğimiz yamaların da geri döndüğünü podyumda görmüş olduk. Burberry Prorsum şifon kumaşı ağırlıkla kullandığı vintage esintili maksi elbiselerini bu sezon etnik ve mozaik desenlerle, daha çok hint işi elbiselerde gördüğümüz ayna nakışlarıyla, biyelerle süslemiş.
Gerek çanta gerekse mantolarda kullanılan leopar deseni oldukça dikkat çekiciydi. Tabii siz siz olun, kombininizdeki tek parçada leopar deseni kullanmaya özen gösterin.
Renkler daha derin ve karanlık, içten ve romantik kullanılmıştı. Tıpkı yaprakların sonbahardaki renk senfonisi gibi. Hardallar, zümrüt ve zeytin yeşilleri, bordolar, acı kahveler, kiremit kırmızıları, mercan mavileri…
1970’lerin update edilmiş (güncellenmiş) hippi silueti, o dönemin egzotik ruhları bu kış Bailey’nin podyumunda hayat buldu. Gerçekten her zevke uygun bir tane vardı.
Hazırlayan: Munise Boz
Yorumlar