‘Peygamberlik bugün gelse, tebliğ sinema ile yapılırdı’ demişti İranlı yönetmen Mecid Mecidi. Sinema hakikati aramada, hakikate ışık tutmada ve hatta anlamada önemli bir yol, bence de. Neden mi? Unutmaya meyilli bizlerin aksine gerçeği göstermeye çalışan vicdan sahibi yönetmenler, gündelik yaşantımız içinde sayısız defa karşımıza çıkan ama bir türlü gerçekten ‘görmediğimiz’ şeyleri, görüp de göz ardı ettiklerimizi, hemen unutuverdiklerimizi gösteriyor göstermekle de kalmıyor gözümüzün ta içine sokuyor. Bir anlam çıkarmak, payımıza düşeni almak da bize kalıyor.
Sözün geldiği bu noktadan sonra elbette bir filmden bahsetmek istiyorum; Cennetin Çocukları. Mecid Mecidi’nin o harika filmi. Bir yoksulluk hikâyesini ajitasyona kaçmadan, sade ve bu kadar çarpıcı bir şekilde anlatan başka bir film var mı bilmiyorum. Bazı filmlerde, şuraya birkaç sahne koyalım da seyirci gözyaşına boğulsun filmimiz çok izlensin diye yer alan sahneler vardır, sonra onlar youtube’da ‘ıssız adamın son on dakikası ağlama garanti!’ gibi başlıklarla yayılır. Cennetin Çocukları’nda ise içimizi burkan, burnumuzu sızlatan; olmaz, bu olmaz, olmasın çocukların gözünden keder sızmasın dedirten yapmacıklıktan uzak, gerçek bir hikâye var.
Filmde fakir bir baba, hasta bir anne ve iki çocuk var; Ali ve Zehra. Ali, tamirciden kız kardeşinin ayakkabılarını alır ve eve dönerken bir şekilde kaybeder. Bütün fakir çocuklar gibi, çocuklar o kadar olgundur ki öğrendiğinde Zehra’nın söylediği şey ‘şimdi ne olacak? Babamın parası yok yenisini alamayacak, çok üzülecek!’ olur. Yüreğimize binen ağırlıkla beraber iki kardeşin çırpınmasına şahit olmaya devam ederiz. Çocuklar, anne ve babaları üzülmesin diye onları durumdan haberdar etmezler ve Ali’nin ayakkabısını ortak kullanmaya başlarlar. Biri sabah okula giderken giyer öğlen ise kardeşi okul yolunda onu bekler ve bu sefer ayakkabıyı o giyip koşarak okula gider. Derken bir gün okulda bir koşu müsabakası ilan edilir, 3.’ye verilen ödül ise bir spor ayakkabıdır. Ali, hatasını telafi etmek ve kardeşine yeni bir çift ayakkabı kazanmak için yarışmaya katılmaya karar verir. Zehra’nın ‘ya üçüncü olamazsan’ diye kaygılı sorusuna Ali’nin öyle bir ‘olacağım, yapacağım’ diyişi vardır ki insan kendini bir film karakteri için dua ederken bulur. Film boyunca bir çaresizliği paylaşan kardeşlerin öyle acılı bakışları vardır ki insan bu dünyanın düzeninden bir daha tiksinip kendini ‘cennet var’ diye teselli ederken bulur.
Hikâye kısaca budur ve bir hikâye o kadar farklı şekillerde anlatılabilir ki birinde hayran kalıp diğerinde nefret edebiliriz; biri sanat eseri olup diğeri bayağı olabilir. Müslüman bir yönetmenin anlatımı olan Cennetin Çocukları, bize öyle bir Müslüman tavrı gösteriyor ki Allah tüm Müslümanlara böyle davranmayı nasip etsin dedirtiyor. Şöyle;
‘Zehra, babasına bir bardak çay getiriyor ve babası şeker de istiyor. Fakat o sırada adamın önünde büyük bir şeker kayası vardır ve elindeki spatulayla onları küp haline getirmek için kırmaktadır. Zehra, “baba önünde bir sürü şeker var ya” diyor ve bunun üzerine baba “bu şekerler kırmam için camiden gönderildi, bizim değiller. Sen bizim şekerlerden getir” diyor.’
Bu, defalarca dinlediğimiz; kişisel görüşmesini yaparken devletin verdiği mumu söndürüp kendisine ait olan mumu yakan adaletiyle bilinen Hz. Ömer tavrı değil de nedir? Bu sözlerin bir de belini büken yoksullukla mücadele eden bir adamın ağzından çıktığını hesaba katalım…
Cennet var. Evet. En çok çocuklar için var. Cennetin Çocukları bir film elbette ama ülkemizde gerçekten tek bir çift ayakkabısı olmayan çocuklar var. Mesela biri Melek; ilkokul öğrencisi okula terlikle gidiyor üstelik bu karda kışta. Kar İstanbul’u şöyle bir selamlayıp geçti belki ama yurdun doğusuna gittikçe çocuk başına düşen ayakkabı miktarına ters orantılı olarak artıyor. Melek de yüzünde kabuk tutan soğukla, rüzgara siper ettiği montsuz sırtıyla, üşüyen ayak parmaklarıyla tüm fakir öğrenciler gibi öğretmen olmak istiyor. Sanat toplum için miydi sanat için miydi bilemiyorum ama masalların aksine bazı filmler gerçek oluyor, bunu biliyorum.
Nasıl diyorduk; komşusu açken tok yatan…?
Yorumlar