Milyonlarca öğrencinin heyecanla beklediği karne günü geliyor… Uzun ve zorlu bir eğitim öğretim döneminin ardından çocuklar karneleriyle birlikte yaz tatiline girecek. Çocukların karne notuna ve başarılarına gösterdikleri tepkiler çocuktan çocuğa farklılaşıyor. Kimi çocuk karnesini neşeli, mutlu, heyecanlı, coşkulu, sevinçli karşılarken kimi çocuk ise üzgün, hayal kırıklığına uğramış, korkulu, kaygılı, öfkeli, çaresiz hissedebiliyor. Bu farklılaşmaya neden olan etkenler başarılı ya da başarısız olma durumu olduğu gibi karne notunun çocuğun beklentisine uygun olması ya da olmaması olabilir. Ancak en önemlisi karnenin taşıdığı anlam, yani karnenin çocuk için ne ifade ettiğidir.
Karne Çocuğun Zekasını Göstermez!
Aslında karne nelere daha iyi çalışmak gerektiğini çocuğa, ailesine ve öğretmene hatırlatır. Asıl işlevinin dışında karneye yüklenen anlam; çalışkan olduğunu gösteren belge, zeki olduğunu kanıtlayan belge, yetenekli olduğunu gösteren belge, hayat başarısını belirleyen belge, yeterli olduğunu gösteren belge, Uslu çocuk olduğunu gösteren belge, geleceği belirleyen belge vs. gibi anlamlar içeriyorsa bu durum çocuk için sorun olabilmektedir. Beklentiler ya da yüklenen anlam karşılanmadığında hayal kırıklıkları, üzüntü, kaygı, öfke, özgüven düşüklüğü, içe kapanma vb. olumsuz duyguların yaşandığı görülmektedir.
Okan Üniversitesi Hastanesinden Psikolog Emel Güler, ‘’Olumsuz duygu ve düşüncelerin gelişiminde ebeveyn tutumu, ailelerin, çocuğun notlarına ve performansına gösterdikleri tepkiler önemlidir. Beklenmeyen karne notları karşısında gösterilen aşırı tepkiler, çocuklar için kaygı, endişe, korku ve suçluluğa sebep olabilir. Çocuğun karne notu üzerinden değerlendirilmesi kendilik algısı üzerinde olumsuz etkiler yaratarak özgüvenini zedeleyebilir. Karneden beklenti ne kadar yüksekse, karneye yüklenen anlam ne derece büyükse karşılanmadığı durumlardaki hayal kırıklığı da o derece büyüktür’’ açıklamasını yaptı.
Okan Üniversitesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikoloğu Emel Güler, ailelerin çocuklara yaklaşımı konusunda önemli tavsiyelerde bulundu.
- 1.Ailelerin çocuktan beklentileri, çocuğun yaşına, gelişim düzeyine, ilgi ve yeteneklerine, sorumluluklarına ve olanaklarına uygun olmalıdır. Çocuğu suçlamak, eleştirmek, kıyaslamak kendisini daha da kötü hissetmesine sebep olacağı için öncelikle çocuğun olumlu yönleri ön plana çıkarılmalıdır.
- 2.Aileler karne ve karne notuyla ilgili duygu ve düşüncelerini çocuklarıyla paylaşmalı ve çocuğun da duygu ve düşüncelerini ifade etmesi için onu desteklemeli.
- 3.Düşük notlar hakkında karşılıklı konuşularak nedeni tespit edilmeye çalışılmalı, amaç çocukta farkındalık yaratmaya çalışmak olmalı.
- 4.İşbirliği içerisinde düşük notların nasıl telafi edileceği konuşulmalı, etkili çözüm yöntemleri gözden geçirilmeli.
- 5.Çocuklar kendilerini güvende hissedecekleri sınırlara ihtiyaç duyarlar. Ebeveynlerin aşırı müdahale etmeden, sınırlar çerçevesinde çalışma planı oluşturmaları çocuğun kendi sorumluluklarını almalarına yardımcı olmalı.
- 6.Çocuğun aldığı not üzerinden değerlendirme yapmak yerine dönem boyunca gösterdiği çabası vurgulanmalıdır.
- 7.Dışarıdan sürekli müdahale etmek yerine, çocuğun zorlandığı alanlarda içsel motivasyonunu harekete geçirmesine yönelik yaklaşımlarda bulunmak önemlidir. Çocuk başka çocuklarla kıyaslanmamalıdır. Her çocuk biriciktir.
- 8.Çocukla ilişki sadece okul, ders ve karne başarısı üzerinden olmamalı, her koşulda sevildiğini çocuğa hissettirmek özgüven gelişimi açısından oldukça önemlidir.
- 9.Olumlu yönleri mutlaka övülmeli ve desteklenmelidir.
Unutulmamalıdır ki, alınan karne tüm akademik hayatı belirleyen tek gösterge değildir. Eğitim ve öğretim bir süreçtir ve bu süreçte zaman zaman dalgalanmalar da olabilir. Alınan karne çocukların hayatları boyunca alacakları ne ilk ne de son karne olacaktır. Bu nedenle çocuğun karnedeki notlarına değil, dönem boyunca gösterdiği performansına itibar edilmelidir.
Çocuğa kızmak veya olumsuz duygular aşılamak yerine, ona değerli olduğunu hissettirmek çok önemli.