Disiplin denildiğinde insanlarda oluşan ilk çağrışım genellikle dayak, azar, şiddet gibi birinci tür dediğimiz ceza biçimleri olmaktadır. Halbuki disiplin kelimesi kökü “öğrenme” ve öğretme” temeline dayanır. Ceza ve disiplin aynı kefede görülmekte ancak bu iki kavram asla aynı anlamlara gelmemektedir.
Çocuk ya da yetişkin olsun, ceza her durumda onur kırıcıdır. Üstelik ceza hiçbir zaman doğru davranışı bize göstermez. Ceza sadece yapılan davranışı o an için baskılar, ancak hiçbir zaman davranışı tamamen ortadan kaldırmaz. Hatta kimi zaman davranışı ortadan kaldırmanın tam aksi olarak istenmeyen davranışı daha da arttırır. Ceza, kişinin benliğini zedeler ve çocuklarda özgüven ve kendine değer verme hissini ortadan kaldırır.
Asıl sorun cezanın ve kuralların yanlış kullanılıyor olmasından kaynaklanıyor. Çünkü insan hayatında ceza ve kurallar elbette olmalı ancak bu yöntemleri nerede ve nasıl kullanacağınızı bilirseniz ortaya bir şaheser çıkartabilecekken; etkili ve uygun kullanılmadığında var olanı da yıkmak gibi bir problem baş gösterecektir. Bunca olumsuzluğuna rağmen ceza ile çocuklarımıza doğru ve iyi olan davranışı öğretmek pek mümkün gibi görünmüyor. Başka çözümlere ihtiyacımız yok mu sizce de? Belki de cezaya olan bakışımızı değiştirmek ve hatta yeniden tanımlamak gerekiyor. İşte karşınızda ceza yerine kulağa çok daha hoş gelen olumlu bir davranış biçimlendirme yöntemi: Disiplin.
Disiplin en temel özelliği şudur: Davranışı baskılamaz, yeni ve doğru davranışı öğretir. Bu nedenle çocuklarımızı yetiştirirken cezanın yıkıcı etkilerinden onları korumalıyız. Bunun yerine sınırları olan ama aynı zamanda öğretici olan bir tutum ile onlara yaklaşmalıyız.
Çocukları cezaya başvurmadan disipline etme yolları için on bir önerimiz:
- Dayak ve fiziksel şiddeti hayatınızdan kesinlikle çıkarın. Hiçbir canlı bunu hak etmez.
- Çocukların istenmeyen davranışları yapmalarının sebeplerinden biri de ailenin çocuğa yönelik ilgisiz tutumudur. Çocuğunuzla ilgilenirseniz, sıkıntılarını da öğrenebilirsiniz. Böylece istenmeyen davranışları büyük ölçüde başlamadan önlemiş olursunuz.
- Çocuklarınıza yeni şeyler öğretin. Birlikte öğrenmenin gücünü keşfedin ve doğru davranışları hikayeleştirerek ve oyunlarla çocuğunuza aktarın.
- Sınırlar ve kurallar koyun. Bu sınırlar ve kurallar net olsun. Çocuğunuz kadar siz de bu sınırlara ve kurallara sadakat gösterin.
- Çocuğunuza doğru davranışlar sergileyerek, doğru rol-model olduğumuzdan emin olmalıyız. Bu nedenle önce siz kendi davranışlarınızdaki hataları düzeltin ki çocuğunuz da doğru olanı öğrenebilsin.
- Çocuğunuz bir misafirlikte veya bir ortamda aşırı yaramazlık yaptığında, çocuğunuzu o ortamdan kısa bir süre uzaklaştırın. Biz bu duruma “ara verme” ismini veriyoruz. Burada amaç çocuğun istenmeyen davranışa ara vermesini sağlamaktır.
- Ortamı düzenleyin. Ortamda, istenmeyen davranışa yol açabilecek eşyaları, nesneleri, ilaçları, deterjanları ortamda bulundurmayın.
- Çocuğunuzun olumlu davranışları ödüllendirin ancak olumsuz davranışlarını görmezden gelerek kendiliğinden ortadan kalkmasını sağlayın. Olumlu davranışlarının ödüllendirildiğini gördükçe çocuk istendik davranışları daha fazla yapmaya özen gösterecektir.
- İlla ki ceza verecekseniz, ikinci tip ceza dediğimiz mahrum bırakma yöntemini kullanın. Mahrum bırakma yöntemi, kişinin sahip olduğu ve sevdiği bir şeyi elinden alma yoluyla gerçekleşir. Örneğin; yemeğini yemeyen çocuğunuzun bilgisayarla oynama hakkını elinden aldığınızda, mahrum kalma duygusu ile doğru davranışı ortaya koyması gerekecektir.
- Çocuğunuza asla görev ya da ödev üzerinden ceza vermeyin. “Senin annen olmayacağım!“, “Seni sevmeyeceğim!” gibi ifadeler çocukları ciddi oranda olumsuz etkilemektedir.
- Tüm bunlardan da öte çocuk yetiştirmede ve hem çocuklukta hem yetişkinlikte en öğretici, en disipline edici, en yapıcı yöntem sevgidir. Sevginin şifalı, iyileştiren gücünü çocuklarınızı disiplin ederken kullanın.
Yorumlar