Çocuklar mevzu bahis olduğunda, her anne-babanın hassaslaştığı, bir kartal misali kanatlarını açarak, kendi canından olanı korumaya çalıştığı malumdur ve beklenen durumdur. Bu nedenle aileler çoğu kez çocuklarına doğru rol-modeller olmak konusunda bir çaba sarf etme yoluna giderler. Bazense, farkında olmadan çocuklara kötü örnek olabilecek bazı davranışlar da sergilemektedirler. Çocuklara kötü örnek olabilecek faktörleri dört ana başlıkta toplamak mümkündür:
- Alkol ve sigara alışkanlığı
- Eşlerin birbirlerine saygı duymamaları
- Ebeveynlerin eve geç gelmesi
- Evin düzeni
Madde madde inceleyecek olursak, çocuğun yanında içilen sigara ve alkolün, çocuğa verdiği zararın büyüklüğünü konuşarak başlayabiliriz. Sigara ve alkolün zararlarını ise konuşmaya lüzum kalmayacak şekilde zaten biliyoruz… Tüm dünyada, alkol ve sigara alışkanlığının artmaması ve yaygınlaşmaması için çalışmalar sürdürülüyor. Ancak, dünya istatistikleri bize alkol, sigara ve uyuşturucu kullanımının 8 yaşa kadar da düştüğünü gösteriyor. Tablo elbette ki korkunç ancak bu tabloda bizim hiç payımız yok mu?
Çocuklarda, özellikle 2.5-4.5 yaş arası dönemde ciddi bir egosentrik eğilim görülmektedir. Bu egosentrik dönemde, çocuklar için anne ve babaları erişilmezdirler. Bu nedenle onlar için, anne ve babalar örnek alınması gereken heybetli modellerdir. Çocukların, büyük ölçüde anne ve babayı model aldığı bu dönemde, özellikle çocukların yanında sigara içmemeye özen gösterilmelidir. Aksi takdirde çocuğa alkol ve sigaranın zararlarını anlattığınızda, bu pek de ikna edici olmayacaktır. Çocuğun gözünde, güvenilirlik vasfını yitiren anne ve baba, çocuğu yönlendirmede de başarısız olacaktır.
Çocukların kişiliğini olumsuz etkileyen bir başka davranış örüntüsü, eşlerin birbirlerine saygısızca davranmalarıdır. Derler ki büyükler, “Çocuğun aklı gözündedir.” Çocuklar en çok gördüklerinden etkilenirler. Anne ve babaların en çok sorduğu sorulardan biri: “Çocuğumuza dini eğitimi nasıl vermeliyiz?” ya da “Çocuğumuzun ahlaklı ve erdemli bir insan olmasını nasıl sağlayabiliriz?” Cevap oldukça sade ve net. Eğer siz öncelikle, çocuğunuzun gözü önünde dini vecibelerinizi yerine getiriyorsanız; eğer siz çocuğunuzun yanında, alışverişte, komşuda, her yerde doğruları konuşuyor, insanlara saygılı ve dürüst davranıyorsanız çocuğunuz da zamanla öyle olacaktır. Anne ve baba, çocuğun kişiliğini bir hamur misali ellerinde şekillendiren en önemli kişilerdir ve Albert Bandura’nın, model alma ile ilgili yaptığı sosyal öğrenme çalışmalarında, kızların annelerini, erkeklerin ise babalarını daha fazla model aldıkları görülmüştür.
Ailede, çocuklara doğru rol-model olmanın en kestirme yolu insanların birbirlerine duyduğu saygı ve sevgidir. Mutlu bir aileye sahip olmak istiyorsanız, evin annesinin mutlu olduğuna emin olmalısınız. Bir evde anne mutluysa, herkes mutludur! Eğer anne ve baba birbirlerine tahammülsüz ve saygısızca davranıyorsa, ileride çocuklarının yaptığı saygısızlıklardan şikayet etmeye pek de hakları yoktur.
Anne ve babalar bazen birbirlerine kırgın ya da kızgın olabilirler. Bu her ailede olan normal bir durumdur. Ancak tartışmalar, çocuğun yanında yapılmamalıdır. Çünkü eşler, yaptıkları o tartışmayı unutabilirler ancak çocuklar asla unutmayacaktır! Bu nedenle, ebeveynler evde bir çocuk olduğunu ve o çocuğun gelişiminin sürekli olarak kendilerinden beslendiğini unutmamalıdır.
Çocuklar, anne ve babasının her hareketini zihnine özenle kaydeder. İleride dahi o hatıralar kolay kolay silinmez. Her davranışı bir model etkisi yaratabilir. Bu nedenle çocukta olumsuz bir model olarak eve geç gelen ebeveynleri de saymak gerekmektedir.İş gibi mecburiyetler ve istisnalar dışında burada bahsedilen kişiler, işten çıktıktan sonra vaktini evde eşiyle, çocuğuyla geçirebilecekken kahvede ya da arkadaşlarıyla geçiren ebeveynlerdir. Bu sadece Türkiye’de değil, İngiltere’de de coffee-huouse denilen, insanların sosyalleştiği yerler bulunmaktadır. Sonuçta, babanın evdeki varlığı aile için önemlidir. Vaktinin çoğunu dışarıda geçiren babalar, çocuklar için olumsuz bir rol-model örneğidir. Babanın evde eşi ve çocuklarıyla vakit geçirmediği ailelerde ; aile bağları zayıflar, çocuklarda baba figürü eksik kalır, eş ve çocuklar ihmal edildiklerini, önemsenmediklerini düşünürler.
Çocukların sosyalizasyon sürecinde yine başka bir önemli konu da evin genel durumudur. Evin temiz, düzenli ve yaşanılabilir olması gerekmektedir. Çocukların düzenli bir hayat alışkanlığı edinmesi için, en başta anne ve baba çocuğa düzenli bir hayat sunmalıdır. Çok dağınık, hijyen açısından ve fiziki açıdan koşulları çok kötü olan evlerde, bu durumdan en fazla çocuklar etkilenmektedir. Dağınık, düzensiz bir evde çocuk ders çalışmak için uygun bir yere sahip olamayacağından ders başarısı düşebilir. Yemek ve uyuma saatlerinin düzensizliği, evdeki tüm bu plansızlık çocuğun psikososyal gelişimini zedeleyecektir. Ancak bunun tam tersi de mümkündür. Obsesif ve impulsif kişilik bozukluğuna sahip ebeveynler hem dünyada hem de ülkemizde yaygındır. Bu insanlar, saçma olduğunu bildiği halde bir düşünceyi zihinlerinden atamazlar. Simetriye çok duyarlıdırlar. Ters bir terlik ya da kıvrılmış bir yatak örtüsü gördüklerinde öfkelenebilir, rahatsız olabilir ve derhal düzeltme ihtiyacı hissedebilirler. Çok yüksek düzeyde endişe ve anksiyete yaşayabilirler.
Sonuç olarak çok dağınık, düzensiz ev hallerinin ve ebeveynleri nasıl normal olarak değerlendiremiyorsak; aşırı düzenli, titiz aileleri de normal kriterler içine dahil edemiyoruz. Normalin dışındaki tüm haller patolojidir. Bu nedenle, anne ve babasını model alan çocuklara oldukça büyük zararlar verebilmektedir. Evin ve ebeveynlerin tutumlarına göre çocuk da aşırı dağınık, özensiz ya da aşırı duyarlı, takıntılı, kaygılı olabilmektedir.
Üzüm bile üzüme bakarak kendini buluyorsa, bir de çocukları düşünün. Onlar, taptaze zihinleri ve ruhlarıyla sizin söylediğiniz, yaptığınız her davranışı harfi harfine yerine getirebilecek, kişiliklerine katabilecek bir potansiyele sahipler. O nedenle önce bizler örnek bir anne, örnek bir baba, örnek bir insan olalım ki, çocuklarımıza da iyi birer vesile olalım. Biz onlara bu denli modelsek eğer, önce kendimizi düzeltmekle başlayalım.
Selam ve dua ile
Yorumlar