بشنو اين نى چون حكايت مىكند
از جدايىها شكايت مىكندBişnev in ney çün hikâyet mîküned
Ez cüdâyîhâ şikâyet mîkünedDinle, bu ney neler hikâyet eder,
ayrılıklardan nasıl şikâyet eder.
Mevlana Celaleddin Rumi, Mesnevi adlı eserine muazzam bir kelimeyle başlar: Dinle. Herkesin hep konuştuğu, herkesin her zaman kendini haklı bulduğu, herkesin hep kusursuz olduğu fakat birbirine sağır olduğu zamanlarda, bu kelimenin gücünü nasıl da fazlasıyla hissediyoruz. Zihinler puslu, en az gökyüzü kadar. Gözler nemli, sadece geceleri yağan sessiz yağmurlar kadar. Konuşmalar sığ ve anlamdan, bilakis anlamadan ve iyi niyetten yoksun. Sebep belli, dinlemiyoruz. Çünkü herkes sadece kendi söyleyecelerine odaklı artık. Karşımızdaki insanı anlamaya çalışmak bir efor, bir enerji ve lüks bir durum. İnsanlar birbirine bu enerjiyi vermekten de uzak maalesef…
Duymak mı, Dinlemek mi?
Derler ki: “Az söyle, çok dinle.” Dinlemek, sadece kulakla ilgili bir şey değil şüphesiz. Bir insanı anlamak istiyorsanız önce onu dinlemelisiniz. Söylediklerine odaklanmalı ve yüzüne bakmalısınız. Bugünkü konuşmalar sanki monolog ya da en fazla kollektif monolog tadından öteye geçemiyor artık. Tabloya karşıdan bakalım: İki kişi oturuyor. Biri diğerine bir şeyler anlatıyor, diğeri elinde telefonla arada konuşan kişiye bakıyor ama daha fazla olarak telefonla ilgileniyor. Hiç konuşmasalar daha hayırlı gibi görünüyor öyle değil mi? Yazık ki bugünün insanları için sıradan bir tablo. Konuşuyoruz ama anlamıyoruz. Konuşuyoruz ama dinlemiyoruz. Sonuç mu? Sonuç, aslında konuşmuyoruz.
İyi Bir Dinleyici Nasıl Olunur?
İyi bir dinleyici olmak öğrenilen bir şeydir. Peki daha iyi bir dinleyici olmak için neler gereklidir bir bakalım:
- – İnsanlarla göz teması kurmaya özen gösterin.
- – İletişimde bulunduğunuz insanın sözel ve sözel olmayan mesajlarını iyi değerlendirin.
- – Karşınızdaki kişi konuşurken ona doğru yönelin ve konuşmasıyla ilgilenin. Çevreyle ilgilenmeyin ve akıllı telefonunuzla lütfen ama lütfen oynamayın.
- – Eleştiri yaparken yargılayıcı olmayın.
- – Sabırlı olun.
- – Karşınızdaki kişinin konuşmasını kesmeyin.
- – Karşınızdaki kişiyi dinlerken o kişiye beden dilinizle geribildirimler verin.
- – Sorular sorarak karşınızdaki kişinin konuşmasını anlamaya çalışın.
- – Empati kurun.
- – Açık görüşlü olun.
- – Önyargısız olun.
- – Her insandan yeni bir şey öğrenebileceğinizi düşünerek insanları dinleyin.
- – Sadece duymayın, dinleyin.
- – Egonuzu öne çıkarmadan dinleyin.
- – Konuşma veya sohbetinizi tamamlamadan konuşmayı bitirmeyin.
- – Karşınızdaki insana değer verdiğinizi gösteren bir dinleyici duruşuna sahip olun.
Kötü Dinleyici Olmak İçin…
- – Konuşurken göz temasından kaçının.
- – Karşınızdaki insanın sık sık sözünü kesin.
- – Karşınızdaki kişiyle değil, çevreyle ilgilenin.
- – Konuşulan konuya odaklanmayın. Konuyu değiştirin.
- – Yanıtlarınız her zaman yargılayıcı bir üsluba sahip olsun.
- – Dar görüşlü olun.
- – Empati kurmaktan kaçının.
- – Önyargılı olun.
- – Dinlemek yerine konuşun.
- – Sürekli tavsiyeler, öğütler vererek karşınızdaki kişiyi küçümseyin.
- – Dinlemek için zaman yaratmayın.
- – Konuşma süresince mütemadiyen kendinizi anlatın.
- – Karşınızdaki kişinin konuşmasına değil, karşınızdaki kişiye vereceğiniz cevapları düşünmeye odaklanın.
Dinlemek Kadar Kendinizi Dinletmek de Önemli…
İnsan beyni dakikada ortalama 500 kelime işler. Buna karşın konuşan bir insanın dakikada kullanabileceği kelime sayısı en fazla 150 kelimedir. Bunu da ancak at yarışı sunucuları başarabilmektedir. Dakikada 500 kelimeye ihtiyaç duyan beyin, konuşmacının gönderdiği 150 kelimeyi yetersiz bulur, kelimeler arasındaki sessizliklerde başka konulara atlar veya konuşmadan kısa süreli kopmalar yaşar. Bu nedenle iyi bir dinleyici olduğunuz kadar karşınızdaki kişiye kendinizi dinletebilmeniz de çok önemli. Sonuçta bizi en iyi ifade edenler elbette ki kelimelerimiz. Mevlana ile başladık Mevlana ile bitirelim. Bakalım ne diyor Rumi…
محرم اين هوش جز بىهوش نيست
مر زبان را مشترى جز گوش نيستMahrem-î în hûş cüz bîhûş nist
Mer zebânrâ müşterî cüz gûş nîstDile kulaktan başka müşteri olmadığı gibi,
mâneviyâtı idrâk etmeye de
bîhûş olandan başka mahrem yoktur.
Yorumlar