Dior yine yenilikçi bakış açısıyla her ülkenin kadınına hitap eden, ama Fransız kadınının grilerini merkezde tutarak haute couture koleksiyonunu biz moda severlere sundu. Defilenin deşifrelerinde en dikkat çeken şey, erkek giyim kumaşlarıyla geniş, uzun, hantal görünümler yakalayan Dior; bele bağladığı kemerlerle feminen bir görüntü yakalamış. Grinin, siyahın, bej renginin bol bol kullanıldığı bu koleksiyonda renkli tasarımlar az ve öz kalmış olsa da, her ülkenin kadınına hitap eden tasarımları gerek uzunluk, gerek genişlik ile istediği çizgiyi yakalamış gibi.
Uzun süredir defilelerde uçarı tasarımlar görmüyor oluşumuz, giyimin giyim olma modasıyla alakalı olduğunu gösteriyor bize. Çünkü giyim, kapatan, örten ve muhafaza edendir. Bir güzelliği cuk diye ortaya koymaz, güzelliği setreder ve bedenden öte bir güzellik sunar insana. Bu çizgi sebebiyle uzun zamandır podyumlar zarafeti sunuyor bizlere. Yani uzun süredir en sevdiğimiz moda akımı oldu ‘giyinmek’. Maskülen kumaşlarla feminen kesimler birleşince ortaya çıkan güçlü kadın algısı pekişmiş oldu. Çünkü kadınlık için çıplaklığa gerek olmadığını görmek uzun süredir gözlerimizin aradığı ve gönülden beklediğimiz bir akımdı.
Dior, her zaman olduğu gibi kendi kültlerini oluşturmuş gibi duruyor bu defilede. Şimdi gelelim podyumun deşifrelerine…
Baskın olan renkler siyah, füme, bej, kırmızı ve rengarenk kumaşlar. Dior’un çıkış noktası erkek kumaşlarıyla yapılan tasarımlar olduğu için renk konusunda çok sıra dışı çıkışlar yapılamamış. Ama yine de koleksiyondaki renk olarak keskin bloklar kullanmak yerine, rengarenk kumaşlar kullanmayı tercih etmiş tasarımcı. Her parçaya ayrı ayrı baktığımızda uzun ve geniş olmasından dolayı, sanki modelsizmiş gibi duran parçaların detaylarında, farklı kalıplar ve birbirinden ayrı modeller olduğunu görebiliriz. Asimetrik ön kesimler, geniş omuz görünümleri, iç giyimin hiçbir detayını göstermeyen ön kapama modelleri derken birbirinden farklı çok model uygulandığını görüyoruz. Tek ortak nokta ise her parçanın belinin kemer ile sıkıca sarılmış olması ve aksesuar olarak başka bir ürün kullanılmaması oluyor.
Pilise her sezon sonunda bu sefer gidiyor dedirtse de, yeni gelen sezonla daha güçlü adımlarla moda dünyasında yerini sağlamlaştırıyor. Dior tasarımcısı Chiuri’de gitmek ile kalmak arasındaki pilise akımını hiç umursamadan burada pilise var diye bağıran modelleri kullanmaktan geri durmamış. Dior’un bu haute couture koleksiyonundaki kaban, palto, mont ve aralara serpiştirilmiş abiye elbiselerine baktığımızda uzun, kalın ve kalabalık görünümlü paltoların altından uçuş uçuş, ışıl ışıl çıkan gece giyimlerini görüyoruz. Abiye kıyafetlerin ince, ışıltılı ve uçuşan havayi görüntüsüne inat, belden sıkılmış kalın, kalabalık paltolarla vurgu yapılması çok hoşuma giden bir görüntü oldu.
Dior’un küçük leoparı nasıl kullanmalıyız mesajlı görünüşü, en beğendiklerim arasında yer alacak sanırım. Sıradan ama bir o kadar zarif görüntüde bej uzun elbise üzerine giydirilmiş incecik leopar kemer, bejin durağanlığını harekete geçirip dikkatleri bele toplamış. Aksesuar olarak görmeyip, bütünleyicilik açısından olmazsa olmazlardan olan ayakkabı seçimlerine baktığımızda kalın görünümlü, zarif giyim görünüşleriyle taban tabana zıt kalın erkek ayakkabısı görselleri; erkek kumaş kullanımına yapılan naif bir gönderme olmuş. Kadınların zarif olmak için ayakkabıya, çantaya ya da derin göğüs dekoltesine ihtiyacı olmadığını gözler önüne serer gibi.
Şimdi Christian Dior’un yaptığı kullanılabilir podyum görsellerine baktığımızda dolaplarımıza ayaklarımıza kadar uzanan paltolar, elbiseler, etekler koyup belimizi incecik kemerlerle sıkıştırma yılında olduğumuzu söylemekten keyif alıyorum. Ama bu görüntülerin üstüne lütfen, ince ipek şallar takmayın doku olarak ince olsa bile kalabalık duran, desenli, görseli kalın duran şallarla tamamlamalısınız. Çünkü kalın bir görüntünün üzerinde incecik uçuşan bir baş, sıkışmış gözükecektir. Moda kurbanı olmadan, stilinizin bel kemiklerini oluşturabildiğiniz günleriniz olsun.
Moda Yazarı Esra Andelip Doğan
Yorumlar