Hep söylediğimiz, dilimize pelesenk olmuş bir cümle var: pozitif ol, pozitif düşün. Peki yetiyor mu pozitif olmak? Sadece bizatihi sizin olumlu ve pozitif bir insan olmanız yetmiyor elbette. Çevrenizdeki insanların da bu uyumda olması önemli. Siz olumlu ve pozitif olsanız bile, eğer çevrenizdeki insanlar bu düzeyde değilse sizi anlamayacaklar, anlamadıkları gibi sizden nefret etmenin yollarını bulacaklar. Çünkü huzurlu insanlar sevilmezler. Gözünüzün üstünde kaşınızın olduğunu söyleyecekler mesela. Diyeceğim o ki gün gelecek pozitif olmak, iyi bir insan olmaya çalışmak, huzurlu bir insan olmak, sakin bir insan olmak o huzursuz güruhun canını sıkacak ve sizin o muhteşem enerjiniz onların sizden nefret etmelerinin müsebbibi olacak.
Bakınız Frank Sinatra’nın bu konudaki ilham verici cümleleri…
Kafalarında yarattıkları saçma bir dünyayı senin kafana geçirerek enerjini çalmalarına izin vermeyeceksin. Bazı insanlar için pozitif olmak öğrenilen bir şeydir. Ancak bazı insanlarsa doğuştan pozitif olmaya yeteneklidir. Her iki durumda da enerjisi yüksek bir insan olmanız, yüzünüzün güleç olması dünyayı bir çiçek bahçesi yapmaya yetmez. Yetmez çünkü enerjinizden rahatsız olan insanların varlığı bu ahengi yerle bir eder. Hatta sırf hayata diğerlerinden daha temiz ve daha güzel bir pencereden baktığınız için için bile insandan sizden nefret edebilir. Aldırmayın. Gülün, geçin.
Hayatın gerçek bir mucize olduğunu, şiir gibi güzellikleri içinde taşıdığını, hayatın her insana bir şekilde gülümsediğini anlamayanlarla uğraşmayacaksın. Hayat hakikaten şiir gibi, belki de bir manzume. Bu şiiri okuyamayanlarla, gökyüzündeki o gökkuşağını göremeyenlerle vakit harcamayacaksın.
İlişkilerinde sadece sorunlarını dile getiren, yaşadıkları onca güzelliği yok sayan insanlara bir dakikanı bile ayırmayacaksın. Şikayet eden, hayıflanan, sürekli mızmızlanan insanları da ele hayatından. Güzellikleri göremeyen gözler, güzellikleri konuşmayan bir dil sana ne anlatabilir ki?
Hakkında hiç bir şey bilmedikleri halde konuşmaya kalkanları susturacaksın. Bir de bunlar olacak hayatta, evet. Seni tanımadan yargılayacaklar. Sana sıfatlar takacaklar. Kibirli diyenler olacak mesela, ukala diyenler olacak. Seni tanımadan, seni konuşacaklar. Amma velakin konuşturmayacaksın.
Değerinin farkında olmayanlardan uzak duracaksın. Değerini bilerek yok saymaya çalışanlara ise haddini bildireceksin. Hayat kısa, kuşlar uçuyor ve her insan çok değerli. Bu değeri zedelemeye çalışmalarına asla izin verme. Kıymetli olan bir şey, kıymet bilenin yanında değerlidir. Altın, sarrafın elinde kıymetlidir. Sarraf olmayanların yanında durma.
Fındık kabuğunu doldurmayan işlerle boğuşmanı sağlamaya çalışan insanları sileceksin defterinden. Hayatın içindeki saçma dedikodular, magazinel durumlar, anlamsız muhabbetler içine çekmeye çalışacaklar eni. Oralı olma. Onları, kendi deniz seviyesindeki muhabbetlerinde bırak. İnme onların olduğu kıyıya. Sana bir şey katmayan ve hatta seni tüketen insanlardan hızla uzaklaş.
Gülüşlerini çalmaya kalkanları çıkaracaksın hayatından. Gülümsemeni kıskanacaklar. Sen inadına gül. Tebessümü bir maske gibi kullananlardan olma. Senin tebessümün, gülüşlerin gerçek olsun.
İlişkileri bir yük haline getirenleri uzaklaştıracaksın yanından ve ilişkinin mutluluk getirmesi gerektiğini yazacaksın kafana. Eş olsun, dost olsun her ilişki insanı tekamül ettirmelidir. Her ilişki, insanı ruhen büyütmelidir. Sırtınızda kambur gibi taşımayın ilişkilerinizi. O kambur ile yürünmez, yürütemezsiniz. En güzeli sadeleştirmek hayatı.
Velhasıl, onca yılını vererek ışıl ışıl bir enerji deposuna çevirdiğin beynini düşünerek, beyinsizlere ezdirmeyeceksin kendini. Fransk Sinatra’nın da söylediği gibi, belki de biraz sert bir üslupla söylediği gibi, ruhunuzdaki o muazzam ışıltıyı yok etmelerine izin vermeyin. Pırıl pırıl kalbinizle gezin aralarında. Onların karanlığında kalmayın. Aksine sizin ışıltınızdan gözleri kamaşsın.
Dünya bir çiçek bahçesi olabilirdi, herkes daha güzel baksaydı bu bahçeye. Ama aramızda kimileri olacak o bahçeyi tarumar edecek kimi gelecek bahçeyi her gün daha da güzelleştirecek. Siz, o bahçeyi güzelleştirenlerden olmaktan vazgeçmeyin.
Pozitif bir insan olmak, hayatla olumlu bakmak, yüksek enerjiye sahip olmak hayatın bize verdiği doğal bir armağandır. Bu armağanı olduğu gibi kabul edip, ruhunuzda taşıyın ve etrafınızdaki insanları bırakın kendi hallerine. Hayat, herkesin kalbinde taşıdığı kadardır..
Sevgiyle…
Yorumlar