Depresyondaki kişiler, kendilerini ve dünyayı olumsuz bir bakış açısıyla görmek eğilimindedir. Özbenlik değeri azalmış olan depresyondaki kişi başarıdan çok başarısızlık bekler, kendi performansını değerlendirirken başarısızlıklarını abartır, başarılarını azımsar ve gelecek hakkında bir hayli kötümserdirler. Öte yandan depresyon hali içinde bulunmayanlar yani aslında depresyon yaşayanlara göre ruhen daha sağlıklı olanlar da hayata dair bir yanılsamaya kapılabilir, tabiri caizse pembe gözlüklerle hayata bakabilir.
Yapılan pek çok psikolojik araştırma, pek çok kişinin kendi hakkında gerçekçi olmayan olumlu görüşlere sahip olduklarını, olaylar üzerindeki denetimlerini abartılmış biçimde kontrollü olarak algıladıklarını ve gelecek hakkında gerçekçi olmayan gerçekçi olmayan aşırı bir iyimserliğe sahip olduğunu göstermektedir. Taylor’ın yaptığı bir araştırmada, olumlu ve olumsuz kişilik sıfatlarından hangilerinin kendilerini nitelediği sorulduğunda, normal denekler olumlu özelliklerinin, olumsuz özelliklerinden daha fazla kendilerini temsil ettiğini belirtmişlerdir. Ayrıca yaşam içinde de birçok kişi, kendileriyle ilgili olumlu bilgileri, olumsuz bilgilere göre daha çok hatırlama eğilimindedir. Bu kişiler başarısızlıklardan çok başarılarını hatırlar ve herhangi bir görevde gerçekleştirdikleri performansı olduğundan daha iyi hatırlama eğilimi gösterirler. Aynı zamanda bu kişiler olumlu sonuçları kendi yeteneklerine, olumsuz sonuçları ise değişen etkenlere atfetme eğilimindedir.
İnsanların pek çoğu yeteneklerini diğerlerinden daha üstün görme eğilimi içindedir. Oysaki toplumdaki herkesin ortalamadan daha iyi olması mantıken de imkansız olduğu için, bu olumlu benlik görüşleri aslında gerçek dışıdır. İnsan yetenekler konusunda olduğu kadar kendi denetimlerinin de gücünü öne çıkarma eğilimindedir. Örneğin, çoğu insan tavla oynarken zarları kendi attığında daha iyi bir sonuç alacağına ve zarları kendi adına başka bir kişi attığında sonucu kontrol edemeyeceğine inanmaktadır. İnsanlar genellikle şansa bağlı olaylar üzerindeki denetimlerinin derecesini olduğundan fazla değerlendirirler. Beklenen bir olay gerçekleştiğinde bu tamamen onların kendi eseridir.
Gelecek hakkında ve dünyaya dair gerçek dışı iyimserlik elbette yaşamak için sahip olmamız gereken kaçınılmaz bir duygudur. İnsanlara gelecekte kendilerini neyin beklediği sorulduğunda, olumsuz olasılıklardan dört kat fazla olarak olumlu olasılıkları bildirirler. İnsanlar çoğu kez yaşama dair hoş olaylar yaşama ihtimallerinin ( yüksek gelirli bir iş, yetenekli çocuklara sahip olmak, mutlu bir evlilik ) diğer insanlara göre daha yüksek olduğunu düşünme eğilimindedirler. Buna karşılık olumsuz olaylar yaşama ihtimallerini, akranlarına göre çok daha düşük bir ihtimal olarak değerlendirirler.
Özetle çoğumuz, kendimizle ilgili gerçekçi olmayan abartılı olumlu düşüncelere, çevremizi denetleme ve yeteneklerimiz konusunda şişirilmiş bir inanca ve geleceğimizin ortalama diğerlerinden daha iyi olacağı inancına sahibizdir. Bu olumlu yanılsamalar, belirsiz ve bazen de korkutucu olan şu dünya ile başa çıkmamızı sağlar ve bizi ayakta tutar. Zorluklar karşısında gerekli olan motivasyonu bize bu inancımız sağlar ve elbette bizi depresyondan korur.
Ruh sağlığı açısından düşünüldüğünde, hayatı olduğu akışıyla kabul eden, gerçekçi insanlar elbette daha sağlıklıdır. Ancak bazen işler yolunda gitmediğinde her şeyin daha iyi olacağına dair içsel güdümüz de bizi ruhen sağlıklı tutmanın doğal yollarından biridir. Diğer türlü yaşamın kaotik boyutları insanları depresif, umutsuz ve kederli yapabilirdi. Geleceğe dair olumlu telkinlerimiz ve inancımız bizi her daim haklı çıkarsın ve gelecek hep güzel gelsin öyleyse.
Mutlu ve bereketli günler dilerim.
Yorumlar