Ergenlik öncesinde, bir çocuğun kimliği, henüz birbirine dikilmemiş bir kumaşın parçalarına benzer. Ergenliğin sonuna kadar bu parçalar bir araya gelir ve kendine has, orijinal bir kıyafet ortaya çıkar. Bazen de çıkmaz.. Erikson gibi modern psikanalitik kuramcılar bu dönemde ergenlerin “kimlik bunalımına karşı / rol karmaşası” ismi verilen bir gelişimsel kriz yaşadığını söylemektedir. Erikson’a göre; kişi bu sürecin sonunda kendini arar, bulur ya da bulamaz ya da zaten hiç aramaz..
Bir insanın kendisine has bir kimlik ve kişilik oluşturma süreci ergenliğe dayanır. Erikson, Marcia gibi kişilik kuramcılarının da ortaya koyduğu üzere ergenler bu dönemde bir kimlik arayışına girerler. Dengeli ve tutarlı bir kimlik duygusuna ulaşmak, entelektüel ve duygusal açıdan bir yükleme sürecidir ve ergenliğe gelene kadar, kişiler bu işle başa çıkabilecek entelektüel ve duygusal kapasiteye sahip değildir.
Kimlik edinme sürecinin temeli, ergenin kendini aramasına ve çevresini sorgulamasına dayanan, kısacası bir arayışı içeren kimlik bunalımına dayanır. Ergenlikte kimlik bunalımı yaşamak olumlu bir süreçtir ve kişinin kendini aradığının göstergesidir. Kimlik dağınıklığı ya da kimlik karmaşası ise, maalesef ergenin kendini bulamadığının göstergesidir. Ergendeki kimlik karmaşasını çözebilmenin en etkili yollarından biri başkalarıyla etkileşim kurmaktır. Ergenler, başka insanlarla ve yetişkinlerle iletişim kurdukça karar verme, problem çözme, yetişkin tepkilerini değerlendirme gibi birtakım süreçler yaşarlar. Ergenin etkileşimde bulunduğu bu insanlar, onun kim olduğuna dair bir nevi ayna görevi görürler ve ergenin kimlik duygusunu biçimlendirirler. Başka insanların tepkileri aracılığıyla, biz yetkin ya da sakar; güzel ya da çirkin; nazik ya da kaba olup olmadığımızı öğreniriz. Aslında biz, kimlik edinme sürecinde ne yapmamız ve nasıl davranmamız gerektiğini başkalarından öğreniriz..
Kimliğin edinilmesi süreci psikolojik ve aynı zamanda toplumsal bir süreçtir. Özellikle bir ergenin, kendi benlik duygusunu biçimlendirmesinde toplumdaki rolü, kendisine yüklenen anlamlar oldukça önemlidir. Ergenin kimliği, ergenle toplum arasındaki karşılıklı kabulün bir sonucudur. Ergen, kimliğini bir taraftan bireysel bir süreç içinde kazanırken; diğer taraftan ise toplum ergeni kimliklemektedir. Sonuç olarak, kimlik gelişimi süreci aynı toplum içinde bulunan kültürlere, zamana göre değişim gösterir. Otuz yıl öncesinde, tüm dünyada bayanların çalışma sahaları daha dar ve sınırlı iken; bugün çok daha geniştir. Bu durum, ergen kızların kimlik gelişim doğasını değiştirmektedir. Sanayileşmiş pek çok toplumda, toplumsal değişimdeki hız, insanlara çok daha karmaşık soru alanları oluşturmaktadır. Değerler, yaşam tarzları ve diğer insanlara bağlanmayla ilgili sorunlar.
Pre-modern dönemde ergen gençler kimlik bunalımlarını çok daha kolay atlatmaktaydı. Bir erkek ve bir kız için dünya bugünkü gibi karmaşık değildi. Moderrnizm öncesi toplumlarda bu nedenle ergenlerin kimlik bunalımı süreci daha sağlıklı ve kısaydı. Bugün ise hem kızlar hem de erkekler için, kendini arama ve kendini bulma süreci, özetle kimlik bunalımı yaşama süreci çok daha zor, uzun ve meşakkatli olmaktadır.
Kimlik Bunalımını Çözmek
Erikson’a göre; kimlik duygusu oluşturmak bilinçli olarak hissedilen bir kazanımdır. İyi olma duygusu, kişinin bedeniyle birlikte bir bütün olma duygusu, kişinin nereye gittiğini bilme ve önemsendiği insanlar tarafından onaylanma duygusu Erikson’a göre kişide bilinçli olarak ortaya çıkmaktadır. Ergen genç, içsel bir güven ve zaman içinde istikrarı, aynılığı, sürekliliği hissettikçe olumlu bir kimlik oluşturma konusunda da rahatlayacaktır.
Tutarlı bir kimlik oluşturmak oldukça yorucu ve sıkıntılı bir süreçtir. Pek çok kuramcı ve yazar, kimlik keşfinin neredeyse 20’li yaşların sonlarına dek devam ettiğini düşünmektedir. Erikson’a göre de; kimlik duygusu bir defada ve bütünüyle asla kazanılamaz. Ergen, pek çok kez kendini kaybeder ve yeniden bulur. Ergenler, arayış sürecine girerler, kendilerini ve çevrelerini sorgulama süreci yaşarlar. Sonuçta bu süreç başarılı bir şekilde tamamlandığında, ergenler kendilerine özgü bir karar, ideoloji,fikir ve orijinal bir kimlik inşa etmiş olurlar.
Ergenlik döneminde kimlik bunalımını sağlıklı atlatamamak; hatta kimlik bunalımı hiç yaşamamak kişinin kimlik edinme sürecini yokuşa sürmektedir. Kişi, kendini bulamadığı için, yetişkinlik ve hatta yaşlılık dönemlerinde dahi “bitmeyen ergenlikler” yaşayabilmekte ve bir kimliğe bağlanmaktansa birden fazla kimliğe zaman için geçiş yapabilmektedir.
Sözün özü odur ki, ergenlerin 12-18 yaş arasındaki kimlik arayışları sürecinde, maddiyatın ötesinde manevi anlamda çevrelerinden destek bulmaları bu krizlerin daha kolay atlatılmasına sebep olacaktır. Ergen, erken bir süreçte kendini bulduğunda, aileler de bu fırtınalı denizde gemiyi sağ salim limana yanaştırmanın huzurunu yaşayacaktır.
Hiçbir şey artık eskisi gibi değil, ergenlik de öyle… Ergenlerimizin bu zorlu süreçten “kendilerine kavuşarak” zaferle çıkmaları temennisiyle..
İnsan olmak yetmez, yetmiyor zaten. Süperman, Süperman olmak lazım bazen..
Selam ve dua ile…
Yorumlar