Doğacak çocuğun erkek veya kız olması bilimin sınırlarını aşan, Yüce Allah’ın dilemesine bağlı bir konudur. Kur’an’da şöyle buyurulur:
“Allah dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları verir. Yahut onları, hem erkek hem de kız çocukları olmak üzere çift verir. Dilediğini kısır yapar. O her şeyi bilen, her şeye gücü yetendir.”
(Şûrâ, 42/49, 50.)
İslâm, doğan her çocuğu cinsiyet ayırımı yapmadan eşit tutmayı ister. Allah adaletlidir, insanların da adaletli davranmasını emreder. (bk. Nahl, 16/90) Nitekim İslâm gelmezden önce insanların kız çocuklarını hor görmesi, hatta onları diri olarak toprağa gömme uygulaması Kur’an’da şöyle kınanır:
“İnsan, diri olarak toprağa gömülen kız çocuğunun, hangi suçtan dolayı öldürüldüğü konusunda sorguya çekildiğinde!”
(Tekvîr, 81/8, 9.)
Enes İbn Mâlik (r.a)’ten rivayete göre, bir adam çocuğunu öperek dizine oturtmuştu. Daha sonra gelen kız çocuğuna ise aynı ilgiyi göstermeyip önüne oturtunca, olayı izleyen Allah’ın Rasûlü şöyle buyurmuştur:
“Çocukların arasında eşit muâmele yapmalısın.”
(Buhârî, edeb, 12, 13.)
Erkek çocuklarına göre daha çok korunmaya ve şefkate muhtaç olan kız çocukları için çeşitli hadisler vardır. Bazıları şunlardır: Ukbe İbn Âmir (r.a)’ten, Rasûlullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
“Kimin üç kız çocuğu olur, onlara gücünün yettiği ölçüde sabreder, yedirir, içirir ve giydirirse, bunlar kendisi için kıyamet gününde ateşe karşı bir perde olurlar.”
(İbn Mâce, Edeb, 3.)
Ebû Saîd el-Hudrî (r.a)’ten rivayete göre, Nebî (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kimin üç kızı veya üç kız kardeşi olur, bunları eğitir, evlendirir ve kendilerine iyi davranırsa cennete girer.”
(Ebû Dâvud, Edeb, 120, H. No: 5147, 5148. bk. Tirmizî, Birr, 13, 1912)
Hz. Peygamber Sürâka İbn Mâlik’e şöyle demiştir:
“Sana en üstün sadakayı haber vereyim mi? Boşanmak veya kocası ölmek suretiyle sana dönen ve senden başka sığınacağı kimsesi olmayan kızına sahip çıkmandır.”
(İbn Mâce, Edeb, 3, H. No: 3667.)
Sevgi, ilgi ve davranıştaki eşitlik yanında, sağlığında iken mal bağışı konusunda da çocuklar arasında bir ayırım yapmamak gerekir. Aksi halde aile içinde fitne çıkar, bu durum sıla-i rahmin kesilmesine yol açar. Beşir İbn Sa’d’ın karısı, oğlu Numan İbn Beşir’e bir miktar mal bağışında bulunmak istemişti. Hz. Peygamber diğer çocuklarına bağış yapılmadığını öğrenince;
“Allah’tan korkunuz ve çocuklarınız arasında eşit davranınız. Ben çocuklardan birisini üstün görecek olsaydım kadınları üstün tutar ve tercih ederdim”
(Buhârî, Hibe, 12, 13; Müslim, Hibât, 13; Ebû Dâvud, Büyû’, 83; A. İbn Hanbel, IV, 275, 278.) buyurmuştur.
Miras konusunda kız çocuğu erkek kardeşi ile birlikte mirasçı olunca, onun yarısı kadar pay aldığı halde, (bk. Nisâ, 4/11.) bağış konusunda kız-erkek ayırımı yapmaksızın eşit muamele edilmelidir. Hanefilerde fetvaya esas olan, Şafilerde tercih edilen görüş budur.
İmam Muhammed’e ve Şafilerden başka bir görüşe göre ise, çocuklara yapılacak bağış konusunda, miras payları dikkate alınarak amel edilmelidir.
Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları
Yorumlar