“Bir kadını ortadan ikiye böl, yarısı annedir, yarısı çocuk.” demiş ünlü şair Cemal Süreyya. Yaşı kaç olursa olsun, içinde anaçlık duygusu ve çocuksu heyecanını hep taşır kadın. Bu duygular gebelik süreci ile birleştiğinde ise ortaya bambaşka bir görüntü çıkar. Anne olma süreci, bir kadının yaşamındaki en anlamlı ve özel süreçtir. Bu süreçte anne adayı hem psikolojik olarak hem de fiziksel olarak gözle görülür değişimler yaşar.

Genç anne adayları için bu dönem daha heyecan vericidir. İlk deneyimler, her zaman kalıcı bir yer edinir belleğimizde. Bebeğinizi kucağınıza aldığınız anda, bütün kaygılarınızın ve korkularınızın ortadan bir anda kaybolacağını unutmayın. O yüzden, dış dünyaya ve iç dünyanıza bakış açınızın yavaş yavaş değişmeye başladığı bu dönemi içsel bir huzurla geçirmeye çalışın. İlk hamileliğiniz, doyasıya tadını çıkarabileceğiniz oldukça keyifli bir sürece dönüşebilir. Mutlu ve huzurlu bir hamilelik dönemi geçirmek için içinizdeki anne ve çocuğun uyumlu dansına izin verin.

Olumsuz hikayelere kulak tıkayın!

Anneliği tatmış her kadının anlatacağı en az bir hikaye vardır. Olumlu hikayeler, hamilelik sürecinde size güç verir. Olumsuz anılar ise cesaretinizi kırabilir. Bu yüzden sadece kendi gebelik sürecinize odaklanın. Eşinizle bu heyecanlı dönemin tadını çıkarın. Çiçeği burnunda evliliğinizin bu güzel armağanının gelişine hazırlanın.

Bir çok anne adayının yaptığı gibi eşinizi bu sürecin dışında bırakmayın. Siz bebeğinizi karnınızda taşıyorsunuz, eşinizin de kalbinde taşıması için size destek olmasına izin verin. En önemlisi kendinizi bol bol şımartmayı ihmal etmeyin. Kendinizi unutup, sadece bebeğinize odaklanırsanız ilk şikayeti yine bebeğinizden alacağınızı unutmayın. Kendinizi dinleyin ve iç seslerinizi geçiştirmeyin. Hamilelik, kendinizle olan bağlarınızı güçlendirme fırsatı yakalayacağınız bir döneme dönüşebilir.

İç dünyanızı iyileştirin…

Hamilelik döneminde nasıl yemenize içmenize dikkat ediyorsanız ruhunuzu neyle beslediğinize de dikkat edin. Sizi üzecek durumlardan veya kişilerden en azından bir süre uzak durun. Dinlediğiniz müzik, okuduğunuz kitap, izlediğiniz film ve sohbet ettiğiniz insanların doğrudan psikolojinizi etkileyeceğini unutmayın.

Eşinizle birlikte bir kırmızı bölgeler analizi yapın ve o bölgelerden uzak durmaya çalışın. Birlikte programlar yapın, bol bol vakit geçirip, bebeğinizle sohbet edin. Dünyaya gelmeden önce, anne ve babasının hasretle onu beklediğini hissetmek gelişini kolaylaştıracaktır. Eğer psikolojik desteğe ihtiyaç duyuyorsanız bunu çekinmeden eşinizle paylaşın. İyi bir psikolog veya doğum koçu (doula), gebelik sürecinizi kolaylaştırmak için elinden geleni yapacaktır.

Bir bilene danışın…

Gebelik sürecinizle ilgili olumsuz durumlar hissettiğinizde, eşe dosta sormak veya internete danışmak yerine vakit kaybetmeden doktorunuza danışın. Hamilelikle ilgili detaylı tıbbi bilgileri öğrenmek için efor kaybetmek yerine, yolculuğunuzu alanında uzman bir doktorla sürdürün. İnsanların yüzünüze, karnınıza bakıp yorum yaparak moralinizi bozmalarına izin vermeyin.

Unutmayın ki, bedeninizin ne dediğini en iyi duyacak kişi yine sizsiniz. Bu süreçte rehber olarak doktorunuzla yürüyün. Doğum yapacağınız hastaneyi özenle seçin, karar vermeden önce aklınıza takılan bütün soruları çekinmeden sorun. Unutmayın, o hastanede her gün onlarca doğum gerçekleşiyor olabilir ama bu sizin ilk doğumunuz. İçinizin rahat etmeyeceği bir yerde doğum yapmak, doğumunuzu zorlaştırabilir. Eşinizle birlikte, evinizin yakınındaki hastaneleri tek tek ziyaret ederek içinize sinecek hastaneyi bulun.

Hazırlayan: Hümeyra Yabar