Onsuz asla dışarı adımımı atmam dediğiniz eşyalarınız nelerdir diye sorsam; kiminiz cevap verir kiminiz veremez. Çünkü bazı alışkanlıklarımız hayatımıza öyle güzel nüfuz ediyor ki, farkındalığı gün geçtikçe yitip gidiyor.

Benim gün içerisinde hazırladığım ve giymeye karar verdiğim kombinlerimin vazgeçilmezi, genellikle kolyelerim ve olmazsa olmazım saatlerimdir. Bir arkadaşımın bana sorduğu soru üzerine bu yazıyı yazmaya karar verdim.

Onsuz dışarı asla adım atmam dediğiniz eşyanız var mı?

Çağla senin başka takacak kolyen yok mu? “Seni ne zaman görsem bu kolyeylesin” dedi çok sevdiğim bir dostum. Var tabi, olmaz olur mu? Ama bir ürünü eğer çok severek aldıysam; daha açıkçası aşık olduysam, -ki çoğu şeyi kalpten vurularak satın alırım, sanki ondan başka bir şeyim yokmuş gibi sürekli onu kullanmamdan ötürü duydum bu soruyu…

Elbette ki üzerime uymasa sürekli onu takmakta ısrarcı olmam. Ama öyle güzel almışım ki, her kombinime uyum sağlıyor. Sizde bilirsiniz ki alternatif doluyken kimimiz sürekli aynı eşarbı veya şalı takar, kimimiz aynı çantayı kullanır, kimimiz aynı ayakkabıyı giyer dururuz. Farkında olmayız çoğu zaman ama dışarıdan bakan ve sizi sürekli mercek altında tutan birileri var oldukça, bu gibi soruları duymanız da kaçınılmaz oluyor.

Manevi değeri benim için yüksek olan kolyemi öyle benimsemişim ki her kombinime uyacaksın dercesine takmışım. Ve bir ikincisi; Kol saatlerim… Bileğime taktığım anda sanki havam değişiyor. Kıyafetimi tamamlıyor ve kendimi çok şık hissettiriyor. Öyle ki, pilinin bittiğini fark etsem dahi yeni bir pil takana kadar kullanmaya devam ediyorum. Eğer saatin bileğinizde takılı olması kombininizi tamamlayacaksa, pilinin bitmiş olması çokta mühim değil.

Zaman nasıl olsa bir şekilde akıp gidiyor. Bir stil hareketi olarak gördüğüm ve hemen hemen her insana yakıştırdığım kol saatleri, hem bayan hem de baylar için inanılmaz bir aksesuar. 1812’den bu yana hayatımızda olan kol saatler iyi ki varlar.

Tehlike sinyalleri saçmadığınızdan emin olun!

Takıntı haline getirmediğiniz sürece kullanmakta ısrarcı olduğunuz eşyalarınız, görüntünüz için sorun teşkil etmiyor ve sizi mutlu ediyor ise kullanmaya devam ediniz. Yalnız üzerinize hiçbir uyum sağlamadığı halde, umursamazca kullanmakta direndiğiniz eşyalarınız göz zevkine aykırı ise bu başkalarının gözünde hakkınızda yanlış bir itibar bırakabilir. Örneğin; desenli bir bluz ve aynı desenden olan bir pantolon giyindiniz. Üzerine düz renk bir şal bağlamanız gerekirken siz ütülemeye üşendiğiniz için ütü gerektirmediğine bayıldığınız bambaşka bir desende olan şalınızı tercih ederseniz baştan aşağı out olursunuz.

“Moda zaten çoğu zaman saçmalıyor” der geçer bazı insanlar her şeyden bihaber. Modayı takip etse de, etmese de giyinmeyi seven hiçbir bayan bu gibi hatalar yapmamalı ve kullanmakta ısrarcı olmamalı. Güzel görünmek ve stil sahibi olmak, çalışkan ve başarılı bir bayan için üşengeç kelimesinin hayatından ebediyen çıkması demektir.

Mesleğim gereği modayı yakından takip eden biri olarak söylemeliyim ki, moda hayatınızda her şey demek değildir. Modayı hayatınızın merkezine koymanız, hem maddi hem de manevi zarar verebilir. Daha önceki yazılarımda da sürekli bahsettiğim üzere, zamansız parçalar ile kendinizi güzelleştirin. Moda diye tercih edip giyindikleriniz ile komik duruma düşmektense, aynı parçayı birkaç kere farklı şekillerde giyinmekten çekinmeyin. Şu hayatta mutlaka önceliğiniz kendiniz olsun. Farkındalığınızın farkına varın ve giyindikleriniz ile tehlike sinyalleri değil ışık saçın.

Şimdi kendinize bir sorun bakalım, dışarıya çıkarken vazgeçemediğiniz eşyanız nedir (nelerdir)?

Görüşmek üzere…