Bu hafta bu konuyu yazmak istedim çünkü bu ay ile birlikte düğün, nişan ve mezuniyet mevsimi başladı…
Çoğu bayan kendini özel hissetmek ve bu gecelerde giyinmek için moda evlerine akın etmeye başlayacaktır. Peki, giysi siparişinizi vermeden önce haute couture nedir bilmek ister misiniz? Biraz olsun farkındalığınızı arttırabilirsem ne mutlu bana…
Yüzde yüz el emeği göz nuru
Haute Couture ‘’ısmarlama’’ demektir. Yani kişinin özel zevk ve beden ölçülerine göre bire bir hazırlanan ve sadece onda bulunan özel tasarım elbisedir. Dikiminde asla dikiş makinesi ve overlok kullanılmaz. Yüzde yüz el emeği olduğundan epey pahalıdır. İnanmayacaksınız belki ama neredeyse fiyatı 30.000$ dan 200.000$’a kadar çıkar. Bir elbise için harcanan zaman ise bazen 400 saati bulur. Tamamen elit ve üst kesim varlıklı ailelere hizmet veren özel bir sektördür. Bence bu giysilerin sanat eserinden bir farkı yok. Üretimini yalnızca insanlar yapar. Tıpkı bir ressamın yaptığı tablo gibi tek ve verdiği emek kadar muazzam…
Nasıl ortaya çıktı bu Haute Couture?
Belki ismini ilk kez şuanda duyacaksınız. 1700’ün ikinci çeyreğinde Paris’te Rose Bertin tanıştırdı bizi haute couture ile. Böylesine azimli ve zeki bir kadına hayran kalmamak mümkün değil. O kraliçe Marie Antoinette’nin moda tasarımcısı. İlk önce kraliçe ile tanıştı, onun sarayına girdi, arkadaş oldu ve gardırobunu baştan aşağı yeniledi. Daha sonra tahmin edin ne oldu? Tabii ki milyoner 🙂
Ama asıl önemli isim haute couture’ü tüm Avrupa’ya duyuran ve bugün bilinirliğini sağlayan diğer bir hayran olduğum isim ise couture’ün babası İngiliz asıllı Charles Frederick Worth. Eşi için hazırladığı giysiler beğenilince (ne eşler var görüyorsunuz eşine dikiş dikiyor) aldığı siparişler sonucunda kendini burjuva sınıfına özel tasarım giysiler hazırlarken buldu. Adamın şansı varmış dediğinizi duyar gibiyim… Elbette şansta lazım, lakin en önemlisi işini iyi icra edebilmek.
Sevdiğim bir Alman atasözü vardır; “Görevin bir kibrit kutusuna çöpleri dizmek bile olsa en iyi şekilde yapacaksın.”
Worth, ismi asla basit bir ürünle anılsın istemediğinden (aynı ben hep zoru severim) sürekli gösterişli ve zor dikimler yaptı. Markasını elbiselere etiket olarak koyan ilk tasarımcıdır. Ünü öyle aldı başını gitti ki saray kadınları sıraya girdiler. Ve bilin bakalım daha sonra ne oldu? O da milyoner oldu 🙂 Hem de ardında ismini tarihe kazımış biri olarak ölümsüzleşti. Zekâlarına ve azimlerine gel de hayran kalma… Yıllar birçok şeyi değiştirdi. Her şeyi değiştirdiği gibi haute couture anlayışı da modernizmin kurbanı oldu…
Nerede o eski couture giysiler…
Biz bugün couture ün modernize edilmiş haliyle karşı karşıyayız. Müşteriyi memnun etmek için yapılan giysiden çok artık kazanılacak para düşünülmekte ne yazık ki… Her moda evi olan ben haute couture yapıyorum der oldu. Komik… Bilmeyeni kandırmak kolay tabii… Özel ürünler çalışıyordur, özel tasarımları vardır, doğrudur ama dikkat! Her özel tasarım haute couture değildir. Ölçüne göre dikilen her ürüne couture diyemezsin. Özeldir ya da özel bir tasarımdır ama couture değildir. Sende ki bir başkasına da dikiliyorsa, yapımında makine, overlok kullanılıyorsa bunun neresi couture? İşte gelin biz buna günümüz şartları ve isteklerine göre modernize edilmiş haute couture diyelim. İsim aynı, görüntü aynı, yine özel, yine tek ama oluşumu yani ortaya çıkış şekli tamamen farklı…
Bir tasarımın ortaya çıkması bazen aylar aldığından dünya da bile öyle azaldı ki, gerçek haute couture yapan moda evleri, artık yok denecek kadar az (modanın devlerinden bahsetmiyorum tabi ki de onlar hala devam etmekte ve milyon dolarlar kazanmakta) Artık hedef kısa sürede daha çok ürün çıkartabilmek. Yanlış bir gidişat mı diye sorarsanız hiçte değil diye cevap alırsınız benden… Kısa sürede kaliteli, özel, farklı ve güzel ürünler çıkartabildikten sonra nesi kötü olsun ki? Çünkü haute couture tadında bir ürüne sahip olmak kim istemez… Haute couture nedir anladık. Peki, sipariş için doğru yerde misiniz?
Sipariş için doğru yerde misiniz?
Bir moda evine gittiniz. Çünkü tasarım bir giysi giyinmek istiyorsunuz. Peki, önünüze en özelinden kumaşlar serildi mi? Bir kaç tane fikrinizle özdeşleşen özel tasarım çizimler gösterildi mi? Aksesuarlar çeşit çeşit önünüzde mi? Elbiseniz ile alakalı kafanızda ki her türlü soru cevap buldu mu? Kahveniz, çayınız ikram edildi mi? Güzel sohbetiyle moda evi sahibi gönlünüzü hoş eyledi mi? Dikilecek özel tasarım giysiniz kadar sizin de ne kadar özel olduğunuz hissettirildi mi? Karar verildikten sonra prova ölçüleriniz titizlikle alındı mı? Bulunduğunuz ortam hoş, naif ve güler yüzlü çalışanlar ile mi dolu? Eğer cevap evet ise; Tamam! O zaman doğru yerdesiniz. Giysinizi iyi günlerde kullanınız…
Daha birçok detay ve söyleyeceklerim var aslına bakarsanız. Ama ne sizi sıkmak isterim ne de söyleyeceklerimi bu haftada ki yazım ile sonlandırmak. Anlatabildiysem size özel dikim ve haute couture ün farkını ne mutlu bana…
Bir daha ki yazıda görüşmek üzere…
almak ıstedgım şeyler var lutfen bana yardımcı olurmsuunuz??