Bazen insan içindeki küçük putları bir bir kırıp gerçeğe, gerçek ibadete yol almak ister. Sevdiklerini, nefsini ve dünyevi hırslarınıbelki farkına vararak, belki de farkına varmadan ilahlaştıran bir insanın “gerçek kulluğa” ulaşmasını sağlayan bir araca ihtiyacı vardır.
Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor: Resulullah (s.a.s.) buyurdular ki: “Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihadı hacc ve umredir.” (Nesai, Hacc 4)
Hac ve umrenin cihade benzetilmesi, bu iki amelde mevcut meşakkat ve zahmetler sebebiyledir. Cihad da meşakkat ve zahmet yönü ağır basan bir ibadettir. İnsan nefsi, her üç amelde de aynı terbiyeleri alabilecektir. Bu sebeple sevap yönüyle bunların aralarında benzerlik, yakınlık ve hatta -şartlara göre- ayniyet olduğu Resul-i Ekrem (s.a.s.) tarafından bildirilmektedir.
Yani cihada muktedir olamayan -söz gelimi çocuk, kadın veya yaşlı birisi- hac ya da umreyi yaparak aynı sevabı kazanabilirler.
“Ey iman edenler! Sizleri acıklı bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi? Allah ve Resulüne iman edip, mallarınız ve canlarınızla Allah yolunda cihat edersiniz.” (Saff Suresi, 61/10-11)
“Allah, mallarıyla, canlarıyla mücahede edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kılmıştır.”(Nisâ suresi , 4/95)
Yorumlar