Hatice İslamoğlu Erdem’in Bursa’daki evindeyiz. Salona girdiğimizde biraz şaşırıyoruz…
Ahşap masanın üzerinde bir tarafta rengârenk ve göz alıcı desenli şallar, bir tarafta tezhip ve hat çalışmaları, diğer tarafta da boyalar, tablolar… Erdem, 25 yaşında bir ev hanımı, iki yaşında oğlu var. Onun ev hanımı olması, hayallerinden vazgeçmesine ya da ertelemesine engel değil.
Erdem, küçük yaşlarda tasarıma merak salan biri. Lise yıllarında desenler çizer, boyamalar yapar, yanı sıra hat ve tezhip eğitimi alır. 18’ine geldiğinde eşarp firmalarına tasarımcı olarak başvurur. Tasarımlarının birçoğu Türk-İslam sanatları motiflerinden oluştuğu için çizimleri kabul edilmez. Firmanın yöneticileri, desenlerinde modern tasarımlar istese de o kabul etmez, geleneksel motiflerde ısrar eder. Geleneksel ve İslami motifleri benimsemesinde, hatta tezhip ve hat eğitimi almasında ilahiyatçı Mustafa İslamoğlu’nun kızı olmasının da etkisi vardır. Erdem, bu tasarımlar konusunda ısrarcı olmasının sebebini şöyle anlatıyor: “İslamî sanatların sadece tablolarda duvarları süslemesine gönlüm razı değil. Modern çağın yöntemlerini de kullanarak bu desenleri topluma daha fazla yaymak istiyorum. Neden Batı’nın desenlerine ihtiyaç duyalım ki? Bizim, ruha çok daha fazla hitap eden desen ve motiflerimiz var. Batı da zaten buna âşık. Bizden bunu almaya çalışıyor. Biz de kendi değerlerimizi kullanmayıp onlara özeniyoruz.”
Bu düşünceyle yola çıkan Erdem, çabalarının sonuç vermediğini görünce alternatif arar. Önce başörtüsü desenleri tasarlamaya karar verir. Kumaş alır ve kumaşın üzerine batik boyalarıyla hat ve tezhip motifleri çizer. Yurt dışındaki başörtüsü firmalarıyla görüşür ve birkaç firmayla anlaşır. Hem onlara çizim yapar hem de ithal firmaların kendi motifleri üzerinde değişiklik yaparak başörtüsü desenleri tasarlar.
Hatice İslamoğlu Erdem, tasarım işine ‘Shawlland‘ markasıyla bundan altı ay önce başlamış. Markasına bu ismi vermesinin sebebi, uluslararası alanda da tanınır olmak. Şimdi hem yurt dışındaki firmalarla çalışıyor hem de internetten satış yapıyor. Tanıtım çekimlerini eşi Ahmet Erdem ile yapıyor. Aslında tasarımından satışına kadar her şeyi eşiyle birlikte hazırlıyorlar. Erdem, şal kumaşlarında daha çok ipek, pamuk ve vual kumaşı tercih ediyor. Çeşitliliği önemsiyor ve bir desenden en fazla on tane bastırıyor.
Erdem’in en büyük hedefi, hem topluma İslam sanatlarını tanıtmak hem de Türk motiflerini şallara kazandırmak. Bunun için elinden gelen gayreti gösteriyor. Geleneksel sanatların hayatımızda bir şekilde yer alması gerektiğini düşünen Erdem, “İnsanlara ne sunulursa o tüketiliyor. Bu noktada modacılara, tasarımcılara görev düşüyor. Özellikle büyük firmalar tasarımlarında geleneksel sanatlara yer verirse gelecek kuşaklara da bu değerleri aktarmış oluruz.” diyor.
Ebruyu kendi çabalarıyla öğrendi
Hatice İslamoğlu Erdem, 14 yaşındayken hat ve tezhibe merak salar. Hat üstadı Hasan Çelebi’den dersler alır. Beş-altı yıl bu sanatlarla uğraştıktan sonra Ürdün’e üniversite okumaya gider. Amman’da Arap dili ve edebiyatı okurken bir yandan da hat ve tezhip üzerine eğitim görür. Amman’da iki buçuk yıl kalıp Türkiye’ye döndüğünde tezhipte icazetini alır ve öğretmenliğe başlar. Geleneksel sanatlara gönül veren Erdem, geçtiğimiz yıl da ebru sanatına ilgi duyar. Üstelik herhangi bir eğitim almadan, kendi çabalarıyla öğrenir bu sanatı. Ebru teknesi alarak çalışmalara başlar. “Hat ve tezhibe aşina olduğum için çok zorlanmadım. Bir-iki denemeden sonra başardım.” diyor. Erdem’in duvarları süsleyen 20’ye yakın ebru tablosu var. Ayrıca geçtiğimiz hafta yayımlanan ‘Kur’an ve Akif’ isimli kitabın da yazarı.
Kaynak: Zaman
Yorumlar