Ne vakit Çanakkale’den geçse muhabbet , hep aynı türkü takılır dudaklara … Bir hilal uğruna ya Rab , batan güneşler anlatılır uzun soluklar ve derin bir nefes , derin bir iç çekişle birlikte …
‘‘ Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
(Nişanlımın çevresine sardılar beni)
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Ana ben gidiyom düşmana karşı
Of gençliğim eyvah … ’’
Yıllar önceydi , ilk defa gitmiştim Çanakkale’ye . İstikamet Gelibolu idi . Yaklaştıkça tuhaf bir his kapladı içimizi . Feribotla Gelibolu’ya geçerken , bizlere o güne dek masal gibi anlatılan her şeyin de ötesine geçiyorduk aslında … Deniz masmavi , gökyüzü masmavi , geçmiş sanki bu mavilikte gizli … Gelibolu’ya ayak bastığımız ilk an ölmeyen ruhların zaferini işittik kulaklarımızda . Bir rüzgarın tınısında Allah-u Ekber nidalarını duyduk ! Cengin çocukları , savaşın İsmailleriydi onlar … Sanki buyur ediyorlardı savaşın tam ortasına … Anlamak ne mümkün olanları ama yine de biz yürüdük Gelibolu’da , o ölmeyen ruhlarla …
Atmaca gibi Osmanlı üzerine saldıran Avrupalı devletlerin , yenilmez gibi gözüken donanmalarının yanında Osmanlı askerlerinin teçhizattan yoksun hali Avrupa’yı güldürüyordu . Osmanlı ordusu kolay bir lokma olacaktı . Çıkartmanın ilk günlerinde Churchill , İngiltere başbakanına şu haberi gönderdi : Majestelerinin donanması zafere gidiyor ! Avrupa bu kadar emindi zaferin kendilerine vaadedildiğinden ! Ancak , eğer savaş mecburiyse , zafer de kaçınılmazdır ! Osmanlı askerlerinin belki silahları yoktu , yiyecekleri de ama öyle bir şey vardı ki kalplerinde , ‘‘ senin iman dolu göğsün gibi serhaddin var ! ’’ dedirtecek kadar güçlü bir duyguydu bu ! Osmanlı askerleri dışında , orada bulunan hiçbir savaşçının hissedemeyeceği bir duygu …
Osmanlı askerleri , o kınalı kuzular dualar , hatimler , temenniler içinde ve ağlamadan , tek bir gözyaşı dökmeden geldiler Çanakkale’ye ! Bedenlerini kefenlere sarıp geldiler ! Ruhları yeterdi zafere ! İmanları yeterdi vatan için ölmeye … Yakarışlarında , geceleri ‘‘ Yetiş Ey Muhammed , kitabın elden gidiyor ! Yetiş , Ey Muhammed ! ’’ sesleri yükselirdi gökyüzüne . Duaları kabuldü . Muhammed Aleyhisselam o gün oradaydı !
O gün Medine-i Münevvere’de , Hindistan ulemasından bir zat ağlamaktadır . Peygamber Efendimizin (SAV) türbedarı , o zata , kalplerin bayram yaptığı böyle bir makamda neden ağladığını sorar . O zat , Medine’ye gelene kadar , mana aleminde her daim Resullallah ile görüştüğünü söyler . ‘‘ Ancak Medine’ye geldiğimden beri Resulallah ile görüşemiyorum . Acaba ne hata yaptım ki , kalp gözüm onu görmüyor . Ya ben bir hata yaptım , ya da Resulallah şu anda makamında değil ! ’’ Türbedar şaşırır , bir şey söyleyemez ve o gece rüyasında Allah Resulü ’nü görür . O an aklına , o gün gördüğü Hindistan ulemasından olan zat gelir , ancak türbedar edebinden soramaz . Allah Resulü türbedarına şöyle buyurur : ‘‘ Evet , hissedilen doğrudur ! Ben şu an Medine’mde değilim . Çanakkale’deyim ! Çok zor durumda bulunan asker evlatlarımı bırakmaya gönlüm razı olmadı . Şimdi onlara yardım ediyorum ! ’’ Ümmetinin koruyucusu ve duacısı olan Muhammed Alayhisselam da oradaydı . Zafer , artık ümmetinin yazgısıydı !
Acı ve kanlı bir savaşa şahit oldu Gelibolu … Marmara’nın mavi suları , kan kırmızı oldu … Ancak Çanakkale geçilmedi ! Geçilemezdi ! Öyle çok inandılar ki !
Hüznün de , gururun da birarada yaşandığı çok nadir bir zaferdir Çanakkale . Bir mucizedir , en ziyadesiyle tevekkülün zaferidir ! Öyle ya , her zaman silahlar kazanacak değildir ! An gelir , iman ve tevekkül bütün savaşların galibidir …
Mehmed Akif ’ in söylediği gibi : ‘‘ Allah , bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın ! ’’ Yazdırmasın biiznillah , ancak yine de insan bazen şunu da düşünmüyor değil , ya bugün savaşmak zorunda kalsaydık ? Çanakkale’nin aziz şehitleri kadar metanetle gidebilir miydik o savaşa ? Rıza makamının en ihtişamlı mertebesinde durabilir miydik onlar gibi ? Toprağı ve kutsallığı , kısacası inandığımız her şeyi var gücümüzle koruyabilir miydik ?
Çağlar değişse de , kuşaklar arasındaki fark bir uçuruma dönse de , yine de biliyor ve inanıyorum ki , bu toprağın asil çocukları , bu mabede namahrem elini sürdürmeyeceklerdir ! Çanakkale Şehitlerinin aziz hatırası , bu toprakların her bir karışında ve dualarımızda sonsuza dek yaşayacaktır .
Çanakkale Zaferi ’ni yadettiğimiz şu günlerde , Gelibolu’da , kanıyla , canıyla , imanıyla savaşan tüm şehitlerimizi dua ve rahmet ile anıyorum . Onlar zaferi yaşamadılar , onlar zafer için savaştılar . Ve arkalarında kalanlara onurlu ve faziletli bir yaşam bıraktılar . Onlar ki , şereflerin en yücesiyle müjdelendiler . Onlar ki Muhammed Aleyhisselam’ın sonsuz yoldaşları oldular . Ne mutlu onlara !
Selam olsun Çanakkale Zaferi’ni kalbinde hissedenlere ! Selam olsun o şehitlere ! Selam olsun evlatları kadar kahraman olan o annelere ! Oğlunu Çanakkale’ye , savaşa uğurlayan bir annenin mektubunda şu söyledikleri bunu fazlasıyla haklı çıkarmıyor mu ..?
Haydi oğlum , haydi git ! Ya gazi ol , ya şehit !
Gömelim , gel seni tarihe desek de , kitaplara , kelamlara sığmayacağını bildiğimiz Çanakkale Zaferi tüm maneviyatıyla kutlu olsun !
Selam Ve Dua İle …
Yorumlar