Mevlana’nın Tabiri ile Evlilik
Mevlânâ deyince tasavvuf geliyor akla. Ancak o, aile kurumunu ıslaha yönelik nice dersler işliyor eserlerinde. Boşanmadan tutun da denklik meselesine varıncaya kadar birçok konuda aydınlatıyor bizi.
Bugün tüm dünyaya hitap ediyor Mevlânâ Celaleddin Rumi. Yediden yetmişe herkes onun ismini biliyor, sözleri aforizma halinde dilden dile dolaşıyor, eserleri çok satanlar listesinden düşmüyor. Tefekkür dünyasıyla bize reçeteler sunan Mevlânâ’nın Kur’an’a bakışı, İslâmî anlayışı, tasavvufî düşüncesi ön plana çıkıyor. Ancak o, bir mutasavvıf, mükemmel bir eğitimci, akıllı bir siyasetçi, insanlar arasında kardeşliği ve barışı tesis eden bir iletişimci olmanın yanı sıra iyi bir eş ve merhametli bir babaydı… Dolayısıyla eserlerinde aile ve evlilik gibi konular da yer alıyor.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdülhakim Yüce’ye göre, tarih boyunca birçok âlim, eğitimci ve filozof, ailenin önemi üzerinde durur. Hepsi imkânları ölçüsünde bu mevzuda yazılar yazar, fikir üretir, emirnameler çıkarır. Mevlânâ da aile ve evlilik konusuna kayıtsız kalmaz, çağları aşan düşünce ve yaklaşımlarıyla yolumuzu aydınlatır. Kadın-erkek denkliğini kâinattan fıtrî misallerle nazara verir:
“Eşlerin birbirine benzemesi lâzım; ayakkabı ve mestin çiftlerine bir bak! Ayakkabının bir teki ayağa biraz dar gelirse ikisi de işe yaramaz. Kapı kanadının biri küçük, diğeri büyük olur mu? Ormandaki aslana kurdun eş olduğunu hiç gördün mü? Bir gözü bomboş, öbürü tıka basa dolu olsa hurç bineğin üstünde doğru duramaz.”
(Mesnevî, 1/2309–2311.)
Hiç kuşkusuz ayakkabının çiftlerinden tutun da kapının kanatlarına varıncaya kadar birçok konuda ölçü ve denklik var hayatta. Fakat bu uygunluğun sadece ebatlarda değil, kullanılan malzemede de olması gerekir. Nitekim Mevlânâ Celaleddin Rumi,
“Kapının bir kanadı tahtadan, öbürü fildişinden… Böyle şey olur mu hiç?”
ifadeleriyle evlilikteki denklik meselesinin ehemmiyetine işaret eder. Fahr-i Kainat Efendimiz (sav) de,,
“Kadınları denkleriyle evlendirin, onları velileri evlendirsin.”
buyuruyor.
Denklik, evlenecek kız ve erkeğin din, ahlâk, karakter, soy, fizik, yaş, servet ve meslek gibi konularda mümkün mertebe birbirine yakın değerler taşıması anlamına geliyor. Bu kavram, evlenecek kişilerin karşı tarafta olmasını arzu ettiği özellikleri de kapsıyor. Yüce, günümüzde öncelikler belirlenirken birtakım hatalar yapıldığı kanaatinde. Zenginlik, güzellik, kariyer, şöhret vb. hususlar aranan şartlar arasında ilk sıralarda yer alıyor. Oysa Efendimiz (sav), bize zamanın eskitemeyeceği şu prensipleri emrediyor:,
“Bir kadınla umumiyetle dört hasleti için evlenilir: Malı, asaleti, güzelliği ve dindarlığı. Sen dindar olanı tercih et…”
Mevlânâ Hazretleri de âdeta bu hadîs-i şerifi şerh mahiyetinde,,
“Malın sebatı yoktur, gece gelir, gündüz dağılıverir. Güzelliğin de değeri yoktur. Bir diken yarası ile renk solup sararıverir. Büyük bir adamın oğlu olmak da bir şey değil. Bu çeşit gençler malla, mülkle gururlanır. Nice büyük adamların oğulları vardır ki kötülükte bulunur, yaptığı kötü iş yüzünden babasına bir âr olur.”
(Mesnevî, 6/258) sözlerini sarf ediyor.
Sadece mal mülk, güzellik ya da soy, eş seçiminde yeterli değil. Fakat bu özelliklerin hepsi bir arada olmayabiliyor. Özellikle güzelliğin estetik ameliyatla, zenginliğin çoğu zaman gayrimeşru yollarla elde edildiği günümüzde ‘dindar eş’ tercihi daha büyük önem arz ediyor.
Kaynak: Yeni Bahar Dergisi
eşim sürekli beni kızdıracak şeyler de bulunuyor .ben kızınca da gülüp geçiyor.kızdığım zaman içimden ses çıkarmamaya çalışıyorum bi yazınızda yazmıştınız içimden dişlerimi sıkıyorum dilimi ısırıyom ama daha ileri giderek iyice hoşlanmadığım hareketler de bulunuyor beni kızdırmak ona mutlul ediyor ama böyle olunca da ben öyle kızıyorum ve bu da çocuğuma yansıyor.ne yapmam lazım rica etsem ….
Merhaba.Boşayın gitsin.Evliliğe eşe aileye saygısı olmayanın neyine harcayacaksınız ömrünüzü.20 yıl sabrettim düzelmedi.Boşandım kurtuldum.
Dağ Dağ Benzemez büyüğü kısası yükseği alçağı karlı olanı yeşil çimenli olanı var yaz kışa kış yaza gece gündüze gündüze geceye benzemez eş dediği her Zorluklara sabreder şükreder tevekkül eder Dua niyaz eder Eşin içde dışıda İman ile ihlas ile dolmuş doymuş olursa eştir yok içi dışı imansız kirliyse eş değil eşşektir.