İftar Sofralarımızı Sevdiklerimizle Paylaşalım
Hanelerimizi ve gönüllerimizi orucu bizimle idrak eden herkese açık tutalım…
Ramazan ayında icra edilen oruç ibadeti iftarla nihayetlenmektedir. İftarlar kendi mütevazı hâlinde bir ziyafeti barındırmaktadır. Ancak bu iftar sofraları asla israf sofralarına dönüşmemelidir. Zira son yıllarda özellikle büyükşehirlerde gerek otel ve gerekse birçok mekânlarda hazırlanan iftar sofraları kendi içinde israfı ve gösterişi barındırmaktadır.
Ramazan iftarlarında aslolan evimizde iftar sofrası kurarak başta ailemiz olmak üzere akraba, eş ve dostlarımızla beraber olmaktır. Evlerimizi ve gönüllerimizi orucu bizimle idrak eden herkese açık tutmalıyız. Ne zenginlik müminler arasında bir statüdür, ne de fakirlik ve yoksulluk sofralarımızı kendileriyle paylaşmadığımız ayrı bir sınıfı oluşturur. Aksine müminlerin ahlâkı, camideki gibi aynı safta olanların her zaman bir ve beraber olmasını esas alır. Bu anlamıyla asgarî ücretle geçinmeye mahkûm edilmişlerle, dar ve darlıkta kalanlar, yoksun bırakılmışlar ve yolda kalanlarla zenginlerin sosyal statülerini din eşit görür ve ibadetlerimizin ihyasını bu eşitliğe göre mümkün oldukça tatbik etmeye bizleri teşvik eder.
Bu anlamıyla Ramazan gerçekten müminlerin bir ve eşit olarak Allah’ı idrak ettikleri ve kendilerine rızık olarak verilen şeyleri mümin kardeşleriyle paylaştıkları bir aydır. Paylaşımın yoğun yaşandığı bu ayda elde edilen ahlâkî meziyetleri bütün zamanlara yaymak biz müminlerden istenen davranışlardır. Elbette sosyal bir gereksinim olarak değişik mekânlarda da bu iftarları yapmak mümkündür. Ancak asıl maksattan uzaklaşılarak yapılan iftarların Ramazanın ruhuna ve maneviyatına uygun olmadığı unutulmamalıdır.
İftar çadırlarının gayesinin dışına çıkarılmasına izin vermeyelim…
Başlangıcı tamamen güzel bir düşüncenin ürünü olarak yoldan geçenlerin ve yolda kalanların bir çorbayla iftarını açmasıyla ilgili kurulan iftar çadırlarının son zamanlarda bu gayenin dışına çıkarak bir gösteri aracına dönüştürülmemesine özellikle kamu hizmeti yapanların dikkat etmesi gerekir.
Dinî hükümlerin ortaya koyulmasında ve tatbikinde aslolan bu hükümlerdeki hikmetlerdir. Hikmeti kaybolan bir hükmün tatbiki İslâm’ın istediği bireysel kemale erme yolculuğuyla oluşacak olan erdemli bir toplumun inşasını var etmez.
Ramazandaki toplumsallaşma reklam, tanıtım ve gösteriye dönüşmemeli…
Ramazan dolayısıyla müminler arasında yaşanan toplumsallaşma doğal ve kaçınılmazdır. Bu tarz sosyallikler doğal seyrinde yaşanmalıdır. Özellikle bu toplumsallaşmalar reklâma, tanıtıma ve gösteri aracına dönüştürülmemelidir. Bütün sosyal, kamusal ve ticarî kuruluşlar her yıl Ramazan ayında yaptıkları hayırlı faaliyetlere devam etmelidirler. Ancak bunu yaparken Ramazanın sükûnetine, huzuruna ve maneviyatına riayet etmelidirler.
Toplu iftarlarımızı çalışanlarımızla beraber yapalım…
Geliniz bu Ramazanda gerek kamu ve özel kuruluşları gerekse ticarî kuruluşlar olarak toplu iftarlarımızı çalışanlarımızla beraber yapalım. Çalışanlarla, işçilerle, memurlarla ve emekçilerle, iş sahiplerinin, patronların, amirlerin ayrı dünyaların insanı olmadıklarını Ramazan dolayısıyla gösterelim. Bu iftarla oluşan manevî atmosferi bütün bir yıla yayarak bu kardeşliğin kalıcı olmasını sağlayalım. Özellikle belirmek isterim ki, yanında beraber çalışanın derdiyle dertlenmeyen, mümin idrakine sahip olmamış kimse demektir. Yanında emeğiyle çalışan birinin darlığını gidermeden sırf desinler diye Ramazan paketini dağıtan bir kişi İslâm’ın infak anlayışını anlamamış demektir. Yoksulluk ve yoksunluğun sadece bir gıda paketiyle giderileceğini düşünmek, İslâm’ın yardımlaşma ve dayanışmasını henüz tam kavrayamadığımız anlamına gelir.
Yardımlaşma ve dayanışma için yeni bir dil…
Şurası unutulmamalıdır ki onuruyla, izzetiyle yoksunluğunu belli etmeden yaşayan nice insanlar vardır. Bu insanları bulmak ve onların onurunu zedelemeden geleceklerinin inşası için çaba göstermek gerekmektedir. Bu anlamıyla yardımlaşma ve dayanışmanın yeni dilinin bulunması önemli bir sosyal sorumluluktur.
Yardımlaşma ahlâkı…
Ramazan ayı, oruç ibadetinin yanında yardımlaşma ve dayanışmayı da içinde barındırmaktadır. Tabiî ki müminlerin zekât ve fitrelerini sorumlulukları doğrultusunda yerine getirme gayretleri önemlidir. Ancak yardımlaşma ve dayanışma asgarî limitlerde ifa edilen zekât ve fitrenin dışında infakı da kapsamaktadır. İnfakla ilgili duyarlılığımızı bu ay vesilesiyle hatırlamalı ve infakta da yarış yapmalıyız. Ancak İslâm, yardımlaşma ve dayanışmanın rastgele yapılmasını değil, ahlâkî bir temele dayalı ifa edilmesini esas alır.
Yardım eden kişinin, yardım ettiği kişinin onurunu koruma mükellefiyeti vardır…
Yardım edenin yardım edilene karşı hiçbir üstünlüğü yoktur. Yardım eden kişinin, yardım ettiği kişinin onurunu koruma mükellefiyeti vardır. Kişilerin itibarının zedelenmesine imkân tanıyan yardım organizasyonlarının İslâm’ın insan haysiyetinin korunması prensibine uygun olmadığı bilinmelidir. Hiçbir sosyal yardım, insan kişiliğinin zedelenmesine asla kapı aralamamalıdır.
Bireyin onuruna yakışanı, kendi ihtiyaçlarını kendisinin almasıdır…
Yardımda esas muhtaç olanın ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Ramazan dolayısıyla son yıllarda her tarafta görünür olan gıda paketleri kişilerin ihtiyaçlarından ziyade belli başlı maddeleri ihtiva etmektedir. Bu paketlerin toplumsal yaraları ne kadar sardığı tartışmalıdır. Bireyin onuruna yakışanı kendi ihtiyaçlarını kendisinin almasıdır. Yardım edenlerin bu hassasiyeti göz önünde bulundurarak toplumsal dayanışmaya katkı vermelerinin insan onuruna daha yakışır olacağı bilinmelidir.
İyi bir insan ve kaliteli mümin olmanın yolları…
Tekrar etmek isterim ki bizler Ramazan ayını değil, Ramazan ayı bizleri değiştirmelidir. Oruç, nefislerimizi terbiye etmeli ve her türlü aşırılıktan ve kötü alışkanlıklardan bizi arındırmalıdır. Bu ay dolayısıyla orucu nelerin bozduğuyla ilgilenmekten ziyade, bozulan kişiliklerimizi orucun hikmetiyle yeniden nasıl onarmamız gerektiğiyle ilgilenmek daha önemlidir. Ramazan vesilesiyle yapılması gerekenler iç dünyamızı dengeleyerek dış dünyamızın da bozulmamasını sağlayacak olan iyi bir insan ve kaliteli mümin olmanın yollarını aramaktır.
Kaynak: diyanet.gov.tr
Yorumlar